HDP Eş Genel Başkanı Temelli, 'ekonomi bildirgesi'ni açıkladı
Halkların Demokratik Partisi (HDP), 24 Haziran’daki seçimler için hazırlanan ‘ekonomi bildirgesi’ni yayınladı. HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, Ekonomiden Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Garo Paylan ve İstanbul Milletvekili Adayı Erol Katırcı’nın katılımıyla tanıtılan ‘Hakça Dağıtım Programı’nda ekonomik krizden çıkış için öncelikle güven ortamına ihtiyaç olduğuna dikkat çekildi.
OHAL’in kaldırılmasının HDP iktidarında atılacak ilk adım olduğu defalarca vurgulanırken; ‘barışçı ve katılımcı güven ekonomisi’ programının hedefi, “Kararların halkın iradesiyle alındığı, toplumsal ihtiyaçları karşılamayı esas alan, dayanışmacı, doğa ile uyumlu, emekten yana bir ekonomik perspektifle üretenlerin ekonomik ilişkiler üzerinde denetimini artırmak” olarak belirtildi.
Programın tanıtıldığı toplantıda yaptığı konuşmada, “Ekonomik krizi aşmanın yolu, demokratik krizi aşmaktır” diyen Eş Genel Başkan Temelli, OHAL’de döneminde çıkarılan kanun hükmünde kararnameler konusunda da, “Tabii ki hızla kaldıracağız. 10 binlerce insan mağdur edildi, yüzbinlerce insan etkilendi” diye konuştu.
"Panama, Malta, Man adalarındaki servetler, işçilerin sömürülmesiyle kazanıldı”
Yurtdışındaki hesaplarda tutulan kayıtdışı paralara da değinen Temelli, “150 milyar doların üzerinde varlık var, vergisiz. Panama, Malta, Man adalarına vergi dairesi açacağız. Madem onlar gelip vermiyorlar, biz gidip alalım. Bu servetler bu ülkedeki işçilerin sömürülmesiyle kazanıldı, bunlardan vergi alacağız” ifadelerini kullandı. Temelli, “Bu durumu tespit edilen siyasetçiler ve birinci dereceden akrabaları için hukuki denetimle alır hapis cezaları getireceğiz, hesap soracağız” diye ekledi.
"Etraf Deli Dumrul köprüleriyle dolu"
HDP’nin önerdiği programla Gelir Vergisi Kanunu’nda sadeleştirmeye gidileceğini, vergi dilimlerinin yeniden düzenleneceğini kaydeden Temelli, “Yüzde 5’ten başlatacağız, 55’e kadar kademeli bir şekilde vergide adaleti sağlayacağız. Yoksulluk sınırının altındaki vatandaşlarımızın vergi yükünü düşüreceğiz” dedi. Aynı zamanda kamu kaynaklarının kullanımındaki israfa da son verileceğinin altını çizen Temelli, şöyle devam etti:
“AKP anlayışı bugün kamunun kendi olanaklarıyla yapması gereken yatırımları yapmayıp, kamu özel işbirliği adı altında çeşitli yöntemlerle yatırımlar yapılmakta ve bir israf, yolsuzluk ekonomisi ortaya çıkmakta. Etraf Deli Dumrul köprüleriyle dolu. Öyle anlaşmalar yapılmış ki, geçiş garantileri verilmiş, ama o sayıya ulaşması mümkün değil. Tüm bu anlaşmalar gözden geçirilmeli, birçoğu hızla iptal edilmelidir.
“Nereye harcanıyor bilinmez ama sürekli artan bir örtülü ödenek de var. Sarayın giderleri ayrı ama Cumhurbaşkanlığı bütçesi devasa boyutlara ulaşmış. Selahattin Bey kusura bakmasın, mütevazı bir hale getireceğiz bu bütçeyi. Paralel bütçe uygulamasına son vereceğiz.”
Tanıtılan ekonomik programın 2 yıllık bir geçiş süreci öngördüğünü, 5 yılda ise kapsamlı bir şekilde işletileceğini ifade eden Temelli, bildirgede yer alan hedeflere ulaşmak için şu programların uygulanacağını söyledi:
“Çok az bir bütçe açığı var ki"
Temelli, ekonomi programının finansmanının adaletli ve etkin bir vergi sistemi kurarak yaratılacağını ifade etti. Meclis’in bütçe yapım ve denetleme hakkının sağlanacağını, yerel yönetim bütçelerinin yerel meclislerde oluşturulacağını, güvenlikçi politikalara ayrılan kaynağın azaltılarak ‘savunma’ temelli hale getirileceğimi, şeffaf olmayan ihale usüllerinin kaldırılacağını, israf ekonomisine son verileceğini kaydeden HDP Eş Genel Başkanı, önerilen programların bütçesi ve yaratılacak kaynaklar arasındaki mali farkla ilgili olarak da, “Çok az bir bütçe açığı var ki, bu çok rahatlıkla taşınabilir bir açıktır. Ekonomideki gelişmelerle, kaynakların tabana yayılmasıyla çok kolay kapatılabilecek bir açıktır” dedi.
"Kişi başına kimin 10 bin dolarlık geliri var derseniz kimse yok!"
HDP’nin ‘Hakça Dağıtım Programı’nı tanıtan Temelli’nin açıklamalarının satır başları şöyle:
-Kişi başına düşen gelirde 10 bin dolar düzeyine düşüş söz konusu. Kişi başına kimin 10 bin dolarlık geliri var derseniz kimse yok! Gerçeklik aslında yoksulluktur. Yoksulluk haritalarına baktığımızda Şırnak’ta, Hakkari’de kişi başı gelir 500 dolar, Karadeniz’in bazı bölgelerinde 700 dolar. Asgari ücretin 1600 lira olduğu bir ülkede, kişi başına 10 bin dolara ulaşılmayacağını da görüyoruz. Gelir dağılımındaki adaletsizlikte bunu görmemiz mümkün.
"TÜİK güvenilirliğini yitirmiştir"
-Resmi rakamlara göre işsizlik yüzde 10-11 gibi gözüküyor ancak Türkiye’de işsizlik olandan az gösteriliyor. TÜİK güvenilirliğini yitirmiştir, nasıl Merkez Bankası sarayın emrine girerek yapması gerekenleri yapmadıysa aynı şeyi TÜİK de iktisadi olarak doğru kararlar verilmesini engellemiş oluyor.
-Üniversite okumak geleceğinize katkı sağlamıyor, sadece bir süreliğine genç işsizler bir süre niteliksel olarak da düşmüş bir eğitimle karşı karşıya kalıyorlar.
-Reel ücretler sürekli azalıyor. Ortalama, 2018 başı 421 dolardı, şimdi 341 dolar.
-Yoksullaşmayı çiftçilerde de görüyoruz. Bir ton buğday, 218 dolara kadar düşmüş. 2010-2011 döneminde 437 dolardı. Gübreye, mazota yapılan zam yüzde 27-30’larda, çiftçi buğdayını toplayamıyor. Üreticilerin durumu ortada. Hangi alana baksak; aynı sorunları görüyoruz. Ciddi bir yoksullaşma, adaletsizlikle karşı karşıya insanlar.
-Ne yapmalı? Çok güçlü bir demokrasi programımız var. Demirtaş’ın cumhurbaşkanlığı programıyla HDP’nin programı arasında bir akış oluşturduk. Programımız 2 yıllık geçiş, 5 yıllık iktisadi bir düzenlemeyle hakça dağıtım programı. Hem ülke ekonomisinin krizden çıkması hem de bugün yaşadığımız adaletlere son vermesi açısından önemli.
"Ekonomik krizi aşmanın yolu, demokratik krizi aşmaktır"
-OHAL’in kaldırılması tabii ki birinci önceliğimiz ve beraberinde de bize sorulan soru KHK nedeniyle ortaya çıkan mağduriyetleri ne yapacaksınız? Bunu da tabii hızla kaldıracağız. 10 binlerce insan mağdur edildi, yüzbinlerce insan etkilendi. Ekonomik krizi aşmanın yolu, demokratik krizi aşmaktır.
-Asgari ücretin net 3000 lira olmasını ısrarla savunuyoruz. Asgari ücret işe başlama ücretidir, bu da yoksulluk sınırının yarısıdır. İki kişi çalışıyorsa bir ailede, en azından yoksulluk sınırında gelirleri olmalıdır diye düşünüyoruz.
-Kamu çalışanlarına 1000 lira zam. AKP bütün tasarrufu kamu emekçileri üzerinden yaptı. Hem gelir kaybına sebep oldu hem de özlük haklarını ellerinden aldı. Sadece kamuda değil, tüm çalışma hayatında güvenli çalışmayı öneriyoruz.
"Aslolan gelirin adaletli bir biçimde yeniden dağıtılması"
-(Emekli geliri) En düşüğü 3000 lira. İnsanlar emekli olunca sanki yaşamdan çekiliyormuş gibi yaparak, onları açlık sınırına mahkum eden zihniyetten kurtulmak gerekiyor. Gelir iyileştirmesi sayesinde emekliler çalışmak zorunda kalmayacak. Açılacak yeni istihdam olanakları da işsizlikle mücadelede önemli bir adımı oluşturacak.
-(İşsizlik ödeneği) İşsizlik fonundan müteahitler yararlanıyor, bir tek işsizler yararlanmıyor. Süresiz, şartsız, işsiz olduğu sürece ödenecektir. İşsizlik ödeneği verildikçe ekonomi canlandıkça işsizler iş bulur. Merkez Bankası, yönetememesinden kaynaklanan sorunları, emekçilerin bu fonlarıyla tasarrufta bulunarak kullanmak istiyor.
-(Tarım desteği) Bu bir anayasal hak. Bunun yerine çiftçiye yüksek faizli kredi veriliyor.
-Bu harcamaları bütçeden yaparken nasıl bir modelle yürüyeceğiz? Aslolan gelirin adaletli bir biçimde yeniden dağıtılması. Gelir ve servet adaletsizliğini ortadan kaldırmamız gerekiyor, bir düzeltme yaparsak Türkiye’de hem iktisadi hem de demokratik sorunları aşmak için önemli adımlar atacağız.
-(Gençlere Genç Kart) Gençlerin birçoğu işsiz, harçlığı olmadığı için, sosyal yaşamın içinde yer almadığı için iş bulma olanağından mahrum kalabiliyor gençlerimiz.
-(Yoksulluk sınırının altındaki haneler) Elektrik, su ve doğalgaz ücretsiz. Bu rakamın bütçeye yükü sadece 25 milyar lira.
"Borç yükünden, girdabından insanları kurtarmak lazım"
-İhtiyaç duyduğu için borç almış ama hem durumunu düzeltememiş, hem de borcunu ödeyememiş geniş bir kitle var. Borçluluk ortalaması 8 bin lira civarında. Borçlanmasın, borç harcamasın ama bunun için de borç yükünden, girdabından insanları kurtarmak lazım. Bankalarla oturacağız, faizleri sileceğiz, kalan borcu da yeniden yapılandıracağız (en az 3 yıl vadeyle).
-Hakiki, gerçek bir ekonomiden bahsediyoruz. Kredi kartları, kredilerle banka arasına sıkışmış yaşamlar değil; sokakta, çarşıda, pazarda varolan bir yaşamdan bahsediyoruz.
-Nasıl yapacağız? Geliri yeniden düzeltmek, adaleti sağlamak ve 16 yıllık AKP iktidarında ortaya çıkan tabloyu nasıl değiştireceğiz?
"Servete duyarlı bir vergilendirme sistemine bu ülke acil ihtiyaç duyuyor"
-(Vergi adaleti): Bir ülkede vergi adaleti yoksa, o ülkede hiçbir alanda adaleti tesis edemezsiniz. Bir toplumu bir arada tutan vatandaşlık aidiyetiyse, onu da vergi bağı sağlar. Çok kazanandan çok, az kazanandan az. Eğer adaleti sağlamak istiyorsanız vergi sisteminizi bu esasa dayandırmak zorundasınız. Yatay ve dikey adaleti muhakkak yapılandırmalısınız. Servete duyarlı bir vergilendirme sistemine bu ülke acil ihtiyaç duyuyor.
-ÖTV ve KDV oranı Türkiye’de yüzde 70’tir, 30’lara çekeceğiz. Aslolan gelirden, kazançtan alınacak vergi olmalıdır; dolaylı yoldan aldığınızda vatandaşın üzerine yük olmaktadır. Nispi paylarını düşürerek, gelir, kurumlar gibi vergilerin payını artıracağız.
-150 milyar doların üzerinde varlık var, vergisiz. Manama, Malta, Man adasına vergi dairesi açacağız. Madem onlar gelip vermiyorlar, biz gidip alalım. Bu servetler bu ülkedeki işçiler sömürülerek kazanıldı, bunlardan vergi alacağız. Kurumlar vergisinin herkese aynı oranda uygulanması sağlıklı değil, adil değil.
"Kent rantlarından, finansal rantlardan artan oranda vergi alacağız"
-Gelir vergisi kanununu sadeleştireceğiz. Dilimleri yeniden düzenleyeceğiz. Yüzde 5’ten başlatacağız, 55’e kadar kademeli bir şekilde vergide adaleti sağlayacağız. Yoksulluk sınırının altındaki vatandaşlarımızın vergi yükünü düşüreceğiz.
-Kent rantlarından, finansal rantlardan artan oranda vergi alacağız. En çok istisna uygulanan kısım bunlar.
-Vergide adaleti sağlarken, kamu kaynaklarının kullanılmasında israfa son vereceğiz. AKP alayışı bugün kamunun kendi olanaklarıyla yapması gereken yatırımları yapmayıp, kamu özel işbirliği adı altında çeşitli yöntemlerle yatırımlar yapılmakta ve bir israf, yolsuzluk ekonomisi ortaya çıkmakta. Etraf deli dumrul köprüleriyle dolu. Öyle anlaşmalar yapılmış ki, geçiş garantileri verilmiş, ama ulaşması mümkün değil. Tüm bu anlaşmalar gözden geçirilmeli, birçoğu hızla iptal edilmelidir. Ş. Hastanesi hasta garantisi verilerek yapılan bir şey. Hastane, köprü yatırımlarında böyle bir akıl söz konusu değil.
-(Nükleer santral): Türkiye, temiz enerji kaynaklarıyla yol alması gerekirken şimdiden 3 tane projeyi öne koymuş, hem doğayı geri dönülemez şekilde kirletebilir.
-(Örtülü ödenek): Nereye harcanıyor bilinmez ama sürekli artan bir ödenek, sarayın giderleri ayrı ama cumhurbaşkanı bütçesi devasa boyutlara ulaşmış. Selahattin bey kusura bakmasın, mütevazı bir hale getireceğiz bu bütçeyi. Paralel bütçe uygulamasına son vereceğiz. Bütçe hakkı toplumundur, temsilcileri de parlamentoda yapacaktır. Bütçenin demokratikleşmesi ön koşullardan biridir. Kayyımcı zihniyetten ülkenin kurtulmasıyla birlikte yerel bütçelerin güçlendirilmesi büyük önem taşıyor.
-Toplumsal cinsiyete duyarlı bütçeler muhakkak sağlanacak.
"Savunma bütçesi muhakkak olacaktırama savaş konsepti içinde olmamalıdır"
-Güvenlikçi politikalara son vereceğiz. Bunların yegane nedeni savaş politikası anlayışından kaynaklanmaktadır. Kürde düşman bir anlayışla ülkeyi kamplaştırmaktadır. TR’nin bir savunma bütçesi muhakkak olacaktır. Bu savunma anlayışında olmalıdır, savaş konsepti içinde olmamalıdır. Burada çok ciddi bir tasarruf yapacağız. S-400’e harcanan parayla bütün atanamayan öğretmenleri atayabilirsiniz. Neden yapmıyorsunuz? Çünkü onların derdi Türkiye’de eğitimin iyileştirilmesi değil, iktidarda kalmak, yolsuzluk çarkını döndürmek.
-(Kamu İhale Kanunu): Artık iyice dejenere edilmiş durumda. İhale yapılarına baktığınızda, çok büyük bir israf karşınıza çıkıyor.
-Nasıl finanse edeceğiz? Çok az bir bütçe açığı var ki, bu çok rahatlıkla taşınabilir bir açıktır. Bizimki ekonomideki gelişmelerle, kaynakların tabana yayılmasıyla çok kolay kapatılabilecek bir açıktır. Emekçi bu programda hakkını alacak. Haftalık çalışma saati 35’ indirilecek. Yasal olarak 5 saat gözükmesine rağmen insanlar 60 saat çalışıyorlar. Hem de hiçbir ek mesai almadan. Taşeronlaştırmayı kaldıracağız, KHK’lilerin geri dönmesini sağlayacağız. Ev işçilerine, kadınlara işçi statüsü, erken emeklilik hakkı vereceğiz.
-KOBİ’lere destek. Bugün özellikle ülkede büyük sermaye aktarılan kaynaklar finans sermaye alanında sıkışıp kalmakta, üretim alanına aktarılamamaktadır. Bunun için KOBi destek, teşvik sistemine ihtiyacımız vardır. Bunun denetim mekanizması altında yapılması da büyük önem taşıyor. Teşvik şimdi Hakakri’ye veriliyor, pralar İstanbul’da yeniliyor. Borçluluk en yüksek bu illerdedir ama AKP döneminde çıkan 6 teşviğin hiçbiri bölgeye yansımamıştır.
"Halk çiftlikleri kuracağız"
-(Çiftçiye destek): HDP olarak öncelikli sektörümüz tarımdır. Tohum, hastalıklı et, ithal eden bir duruma sürüklendik. Buna son vermenin yolu çiftçiye destekten geçiyor. Ürün alım garantisi sağlayacağız. Halk çiftlikleri kuracağız, kentlere yığılmış işsizliği yoksullukta azalmayı sağlayacağız. Bu sayede sadece tarımsal üretime değil, işlemesi ve kentlere ulaşması; KOBİ’ler, esnaf üzerinden de topluma ucuz gıdanın ulaşmasını sağlayacağız.
-(Temel kamu hizmetleri) Çocuklarımız nitelikli, kamusal, ulaşılabilir eğitimden yoksundurlar. Ana dilinde, çok dilli bir eğitim programını, her farklı inancın kendi inancında eğitim görmesi…
-Eğitim ücretsiz deniyor ancak aileler ortalama yıllık 7 bin liraya kadar maddi yük altında.
"Emeklilik yaşını Türkiye gerçeklerine uygun hale getireceğiz"
-Almanya'ya bakıp emeklilik yaşı belirlenemez. Mezarda emekliliğe son diyerek bunu seslendirdik, hayata geçirmek için emeklilik yaşını Türkiye gerçeklerine uygun bir yaşa getireceğiz. Bu bir zarurettir.
-Öğrencilere kredi değil, katkılar sunacağız. Burs olanağını geliştireceğiz.
-(Güvenli kreş hakkı): Çocuklarımızı nereye emanet ettiğimizi çok iyi bilmeliyiz. Tacizin, tecavüzün 16 yılda geldiği nokta içler acısıdır.Kreş önemli bir haktır, her mahalleye en az bir kreş açacağız. Bu, 210 bin kişiye istihdam demektir.
"İmar barışını savunuyoruz ama AKP’nin yaptığı yöntemle değil"
-(Barınma): Evler boş duruyor, inşaat sektörü krizde, bankalar nasıl kredileri geri alacağının derdine düşmüş halde. İstanbul’daki kiracılar, kiralarını ödeyemez durumdalar. Konut alanının yeniden planlanması, arz fazlasının vadeler uzatılarak yeniden dağıtımı, satılması şeklide bir konut kredilendirme sistemini hayata getireceğiz.
-İmar barışını savunuyoruz ama AKP’nin yaptığı yöntemle değil. Adaleti önceleyerek. Yüzde 3 değli, yüzde 1 vergi alacağız. Bir konuttan vergi almayacağız ama fazlasından alacağız. İmar bir yerel yönetim meselesidir, TOKİ’ci akılla tahribata son vereceğiz.
-5 yılda 5 milyondan fazla istihdam yaratmayı hedefliyoruz. İşimiz, aşımız, güvenceli bir yaşamımız olacak. Siyaset tercihte bulunmaktır, biz tercihimizi işçiden, emekçiden, öğretmenden, esnaftan, kadından, gençten yana yaptık. Bu tercih, Türkiye’ye demokrasiyi de getirecektir.