‘İmamoğlu’na inanıyorum... Oğlumu hapisten çıkaracak!'

‘İmamoğlu’na inanıyorum... Oğlumu hapisten çıkaracak!'

Cumhuriyet gazetesi yazarı Balbay, bugünkü köşesinde ‘İmamoğlu’na inanıyorum... Oğlumu hapisten çıkaracak!’ başlıklı bir yazı kaleme aldı.

Cumhuriyet gazetesi yazarı Mustafa Balbay ‘İmamoğlu’na inanıyorum... Oğlumu hapisten çıkaracak!’ başlıklı yazısında 2 yıldır oğlu için hukuk mücadelesi veren bir anneyi anlattı.

İşte Balbay'ın o yazısı: 

Hükümetten kimseye ulaşamıyoruz. Ulaşabildiklerimiz, biz bilmeyiz, reis bilirdeyip işin içinden çıkıyor. Siz halden anlarsınız, bir şey yapın...” 
Son telefonunda ise şöyle diyordu: 
Her şey çok güzel oldu. Devamı da gelecek. Hele biraz rahatlasın, gideceğim İstanbul’a, dayanacağım İmamoğlu’nun kapısına. Anlatacağım durumu; çıkar artık şu çocuğu hapisten, diyeceğim. Olacak bu, olacak. Sonrasında işe koyması zaten kolay...” 
Araya girmeyi denedim: 
İmamoğlu’ndan biz de çok umutluyuz... Çok şey yapacak, ama oğlunuzunhapisten çıkması onun işi değ...” 
Kesti sözümü: 
Olur mu öyle şey... İmamoğlu yapar... O bizi anladı... Sizce de öyle değil mi?” 
Annenin kurduğu umut kulesini yıkmaya içim elvermedi. “İstanbul seçimininardından devran döndü, devamında daha güzel bir Türkiye bizi bekliyor, o zaman zaten hukuksuzluklar da son bulacak” diyebildim. 
Anne ısrarla, İmamoğlu’nun biricik evladını hapisten çıkaracağı umuduna beni ortak etmek istiyordu. Sohbetin son bölümü, İmamoğlu’nun yakın gelecekte hangi makamlarda olacağına ilişkin sıralamayla geçti.

***

İmamoğlu’ndan beklentilere ilişkin çok şey dinledim. Anneninki beni ayrıca etkiledi.
Biz kolay umut üretebilen bir toplumuz. Umutperestiz desek abartmış sayılmayız.
Ancak İmamoğlu’na yönelik beklenti yüksekliği sıradan bir umut bağlama değil. 
Yılların birikimi şimdi onun barajında doluyor. Daha şimdiden daha üst sorumlulukların sahibi yapıldı. 
Öncelikle olayın güzel yanına bakalım. Siyasetin onlarca tarifinden biri şudur:
Siyaset umut üretme sanatıdır! 
İmamoğlu bu sanatı çok iyi icra etti. Toplumun arayışlarının tam karşısına çıktı. Seçmen de, “Buldum... Buldum...” diye sandığa gitti. 
İmamoğlu’na yönelik beklenti yüksekliği sadece onun çok güzel şeyler vaat etmiş olmasından kaynaklanmıyor. Zira ondan daha ileri şeyler vaat edenler de oldu. Toplum, İmamoğlu’nun söz verdiği şeyleri yapacağına inanıyor. İşte bu inanç da annenin evladını hapisten çıkarmasını istemeye kadar varıyor. 
Başarıyı elde etmek kadar o başarıyı yönetmek ve başarılı kalmak da önemlidir.
Artık bu aşamaya geldik. İmamoğlu’nun konuşmalarının değil, yaptıklarının haber olacağı dönemdeyiz.

***

İmamoğlu’na yönelik beklenti yüksekliği derken şunun da altını çizelim:
İmamoğlu’nun başarısızlığını bekleyenlerin sayısı da az değil! 
Bu da madalyonun öbür yüzü... 
Olası ilk “hayal kırıklığını” kim bilir kaç cenahta, kaç kişi istiyor! 
İmamoğlu da bunun farkındadır elbet. Bu tür karşı atakların, oyunların tümünü göğüsleyecek bir enerji, özgüven, inanç, azim, kararlılık görüyoruz kendisinde.
Bunun hep pozitif karşılıklar bularak devam etmesi, halkın yüksek beklentilerinin adım adım gerçekleşmesi, devamında dünya şehri İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nın hakkını vermesi en büyük dileğimiz... 
Bu ülke için, Cumhuriyet için, ürettiği umuda sarılan milyonlar için... 
Anadolu’da başarıyla yürümekte olanlara şu dilekte bulunulur: 
Ayağına taş değmesin...” 
Biz de bu dileği yürekten paylaşıyor, son bir söz armağan ediyoruz: 
Bir insanın en zayıf anı, kendisini en güçlü hissettiği andır!