Önce Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyinde güvenli bölge teklifine karşı açıklamalar yapan Bakan, ABD’nin taahhütlerini yerine getirmemesi sonrasında, Türkiye'nin Suriye'de kendi insiyatifi ile oluşturmak istediği güvenli bölgeye uluslararası barış gücünün konuşlandırılmasını teklif etmişti. Bu teklifin kabul görmeyeceği açıktı. Suriye’nin toprak bütünlüğü konusunda taşıdığı “hassasiyeti” bu güne kadar kamuoyunda hiç öne çıkarmayan Kramp-Karrenbauer, bu kez de Türkiye'yi Suriye topraklarının bir kısmını “ilhak etmekle” suçladı.

Bakan Annegret Kramp-Karrenbauer "NATO müttefikimiz olan Türkiye'nin devletler hukukuna aykırı bir şekilde bir bölgeyi ilhak ettiği ve insanların buradan sürüldüğü, bir gerçektir." dedi. Bölgeden sürüldüğü iddia edilen “yüzbinlerce mültecinin” nereye gittiğini açıklayamayan, ama terör örgütünün iddialarını gerçek kabul eden Alman Bakan, anlaşılan Türkiye’nin bölgeyi en kısa sürede terk edeceği konusunda verdiği güvenceye de itibar etmiyordu!

Gerçekte ise, Türkiye güvenli bölge tartışmalarının en başından bu yana, Suriye'nin toprak bütünlüğünün önemine vurgu yaptı ve Suriye topraklarının Esad güçlerinin kontrolüne geçmesine itiraz etmeyeceği mesajını verdi. Nitekim, hem Zeytin Dalı ve hem de Barış Pınarı Harekâtı ile birlikte, işgal edilmiş pek çok bölge meşru Suriye Cumhuriyeti’nin yönetimine geçti.

Soçi'de Rusya ile Türkiye arasında varılan mutabakat hem Suriye topraklarında tek egemen güç olarak Şam yönetimini tanıyor ve hem de Türkiye’nin teröre karşı mücadelesinin ülkenin kuzeyinde sürdürülmesini onaylıyor. Mutabakat metninde öte yandan, TSK’nin Suriye topraklarında kalacağı süre konusunda da kesin bir ifade kullanılmamıştı. karar alınmıştı. Bununla birlikte,  oluşturulan güvenli bölgeye Türkiye'nin 12 ayrı gözlem noktası kurması da planlanıyor.

Alman Savunma Bakanı Annegret Kramp-Karrenbauer'in Trump’tan daha Amerikancı çıkışları Almanya’nın siyasetine hangi yönde etki edeceği merakla izleniyor.