Abdurrahman Dilipak Yurt gazetesine konuştu

Abdurrahman Dilipak Yurt gazetesine konuştu

İslâm referanslı aydınların önde gelenlerinden Abdurrahman Dilipak Yurt Gazetesi’nden Jülide Aydoğan’a konuştu. Dilipak, AK Parti’ye karşı yaptığı sert eleştiriler, ‘Süslümanlık’ kavramı, Türkiye’de yaşanan kadın cinayetleri ve erken yaşta evlendirilen kız çocukları hakkında sorduğumuz sorulara yanıt verdi.

SORU: AK Parti'nin kuruluşundan bu yana hep destekçisi oldunuz, eleştirilerinizi yine ufak dozajlarda yapıyordunuz ama özellikle 2010 yılından bu yana eleştirileriniz biraz daha sertleşti bunun nedeni nedir?

Abdurrahman DİLİPAK: Bu güne has bir durum değil. Mesela, tezkere günlerinde çok daha radikal. Meydanlara çıkıp bu tezkere geçmeyecek, geçmemeli diye, Türkiye genelinde etkili bir kampanya uygulamıştım. Dolayısıyla bugün eleştiriyorum değil, dün de eleştirdim, bugün de eleştiriyorum. Fiilen AK Partiyi destekliyorum, ama ben onların sözcüsü değilim. Tezkere günlerinde 3 ayrı grup vardı. Bunlardan bir tanesi İslamî kurum, bir tanesi liberal kurum, birisi de sol gruptu. Ben bunların üçünün de ortak sözcüsüydüm ve çok etkin bir şekilde kampanya yürütüyordum.

SORU: ‘Süslümanlık’ diye bir kavram gelişti, özellikle son zamanlarda. İslamiyet gösterişi kabul etmiyor, ama muhafazakâr kesimde düzenlenen düğün, nişan, doğum günü gibi etkinliklerde giyilen kıyafetler, seçilen ortam, takılan takılar çok gösterişli. Bu konuda düşünceniz nedir?

DİLİPAK: Bu konuda eleştirilerim çok açık. İnsanların sadece Müslümanlar olarak değil, birlikte yaşadığımız toplum içerisinde de, gösteriş yapacak ya da sadece paramız olduğu içinmiş gibi, ötekileştirip üstün tutup konuşmanın da doğru olmadığını düşünüyorum.

Her türlü davranışın, meselâ, bir belediye başkanının yanından geçerken ayağa kalkmadı diye cezalandırılan bir işçiye karşı toplumda bir tepki de var. Bu olayların tümü, kimden gelirse gelsin, neye yönelik olursa olsun, yanlış olduğunu düşünüyorum. Bunun sadece Müslümanlarla ilgili değil, İslâm ile ilgisi olmayan, ama birtakım şımarık zenginlerin başkalarına karşı da yaptığını geçmişte gördük.

Bu sadece mal ve servet ile ilgili değil, makam yolu ile ya da kendini çok üstün gören insanlar için de geçerli olduğunu görüyorum. Başkalarına karşı tepeden bakan, kendi literatürüm açısından, başkalarına İlâhlık ve Rab’lık taslayan, başkalarını adam etme, onları terbiye etme, otorite kurma adına, her türlü kaba davranışın olumsuzluk getirdiğini düşünüyorum. Bunu ister kendi ırkınız adına yapın, ister sınıfınız adına yapın, ya da kendi inancınız adına yapın, her kısmın dini kendinedir.

SORU: Ülkemizde hep olan, ama özellikle son zamanlarda yaygınlaşan erken yaşta evlilik söz konusu. Siz de bu durumu savunanlardan birisiniz. Bu konu hakkında neler söyleyeceksiniz?

DİLİPAK: İslâm’ın bu konu hakkında getirdiği kurallar vardır. O da, akil ve bali olmak üzere. Ergenlik oturmuş ve zekâ yaşı itibariyle.

Bugün 20 yaşına gelip zekâ yaşı itibariyle aileyi yönetemeyecek olan kişilerin evliliklerini nereye koyacağız peki? 9 yaşında üniversite mezunu olanlar da olabiliyor. İngiltere’de birisi olmuştu. Ama o yaşta evlenemez, çünkü biyolojik olgunluğu yeterli değildir. Hazır değildir, evliliği kaldırmaya.

Bugün dünyada, 16 yaşın üstünde evlilik yasalarla korunuyor. Örneğin, Amerika’da kimse bu tartışmayı yaşamıyor. Ama İslâm konu olunca, birileri şuur altında garip bir şekilde, kendi inancına karşı reaksiyonlar geliştiriyor.

Zekâ yaşını dünyada Müslümanlardan başka konuşan kimse yok. Az önce de dediğim gibi, akil olmak. Birileri hala akil olmadığı için, benim söylediklerimi anlamadığı için çarpıtıyor. İslâm çok net bir şekilde, aile kurabilmeyi iki şarta bağlıyor, bunlardan birisi biyolojik olgunluktur, biride zekâ yaşıdır. Amerika’da 16 yaşında bir kız çocuğu birisi ile yaşayabilir dendi. Böyle aşağılık bir komplo ile karşı karşıyayız. Konu aile kurmaya gelince birileri tepki gösteriyor, ama ben onları pek ciddiye almıyorum.

SORU: İslâm barış dini diyoruz. Ve barış dininin bu kadar egemen olduğu bir ülkede kadına cinayet neden bu kadar arttı? Bu konu hakkındaki düşünceleriniz neler?

DİLİPAK: Cinsiyet üzerinden bu tür tanımlamalar hiç bir zaman bizi doğruya götürmeyecek. Erkek intihar sayısı çok daha fazla. Kan tartılarak adalet sağlanamaz. Haksızlık kimden gelirse gelsin, kime yönelik olursa olsun, mazlumdan yana, zalime karşı, zalim babamız da olsa, mazlum düşmanımız da olsa.

Adaleti cinsiyet ile ilişkilendirmek adalete karşı suikasttir. Gelin-kaynana kavgasını nereye koyacağız peki? Orada intihara sürüklenen kadın sayısı daha mı az? Hayır. Kaynanalara karşı kampanya mı yapacağız? Haksızlık kimden gelirse gelsin, kime yönelik olursa olsun mazlumdan yana, zalime karşı. İslâm’ın ölçüsü budur. İslâm hoşgörü dinidir. Önce bir bakalım, Müslüman hoşgörülü mü?

Allah’ın görüşü yoktur. DEAŞ da Müslümanım diyor. Hangi Müslüman, diye sorarız. Müslüman ahlâklı olmalıdır, ince olmalıdır. Adalet arayışında din, mezhep, ideoloji, politik düşünce, felsefî, vicdanî kanaat farklılıklarını referans gösteren her yaklaşım aldatmacadır.

Kimin kimi öldürdüğü beni ilgilendirmiyor. Ben öldürülenden yanayım. Çocuk annesini öldürüyor, eroin parası vermediği için. Çocuğun erkek mi, kadın mı olduğunu sorgulamak cinsiyetçiliktir. Biz suça karşıyız.

Dilipak ile yarın: Ak Parti’den ayrılıp yeni parti kuranlar hakkında ne düşünüyor? Kenevir ekimini neden destekliyor? Uyuşturucu bağımlılarına devletin madde temin etmesini gerçekten istiyor mu?

YURT HABER