Görevimiz Mustafa Kemal Atatürk'ü anlatmak

Görevimiz Mustafa Kemal Atatürk'ü anlatmak

Semra Atasoy, çocuklarını büyütürken yazmaya başladı. Şimdilerde 16 kitabı olan üretken yazarlardan. Hem yetişkinlere hem de çocuklara anlatıyor hikâyelerini. Çocuk yayınlarını da oldukça önemsiyor. Bunun için  'Çocuklara Öykülerde Mustafa Kemal Atatürk'ü Anlatmak' projesini başlattı. Madem öyle, biz de nedir bu proje diye sorduk.

Gamze Medeni-YURT Gazetesi

Sizi tanımak istiyorum öncelikle. Semra Atasoy kimdir?

Samsun’da lise bitti, Ankara Üniversitesi Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi’nde Arkeoloji okudum. İnanılmaz keyifli bir bölümdü ve arkeolog olmak hepimizi çok mutlu ediyordu ta ki mezun olana kadar. Mezun olduk ve tarih açısından cennet olan vatanımda arkeologlara iş yoktu. Büyük hayal kırıklığıyla Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesinden Pedagoji eğitimi aldım, gidip öğretmen olayım dedim.   Öğretmenlik de kısmet olmadı çünkü iki çocuğumu ben büyütmek istedim. Çocuklarımı büyütürken yavaş yavaş yazmaya başladım. İlk kitabım çıktı, ardından diğeri ve derken şu an on altı kitabım yayınlanmış oldu.

Yazmak hep  içinizde yatan aslan mıydı?

Hayat hepimize kimi zaman uzun kimi zaman oldukça kısa bir anmış gibi geliyor. Kelimelerin dünyasına geçtiğimde zaman benim için duruyor. Harflerden sözcüklere, oradan cümlelere ve her kelimenin yarattığı dünyaya savrulmak müthiş keyifli. Kendimi bildim bileli hep bir şeyler yazdım, çocukken yazar olmak aklımda var mıydı, aslında yoktu. Yazar olmak öyle yüksek bir noktaydı ki benim için, oraya ulaşmak gözümü korkutuyordu.

Neden?

Başaramazdım diye düşünüyordum o yıllarda. Lisede okul dergisinde köşe yazıları yazmaya başladım, üniversitede derslerin yoğunluğundan dolayı yazmayı bıraktım fakat okumayı hiç bırakmadım. Sanırım bini geçti okuduğum kitap sayısı, o kadar çok kitap okudum ki bir öncekileri unutuyorum, elime aldığımda “ben bunu okumuştum,” diyor başka kitaba geçiyorum. İnsan hafızasının belli bir kapasitesi vardır, zihin üstte yeni bilgiler ekledikçe alttakileri siler ve geri plana atar. Bir kelime veya bir görsel ile geriye atılan bilgi çağrışımla tekrar hatırlanır. Benim zihin şu an bu durumda.

Yayınevleri kazanıyor, yazarlar kazanmıyor

Yeni yazarlar ilk kitaplarını büyük bir yayınevinden bastırabilir mi? Yoksa küçük yayınevlerini mi denemeliler?

Kitaplarımın yayınlanma süreci çok da kolay olmadı. Türk filmlerine konu olacak kadar trajikomik olaylar yaşadım. Yayınevleri ile görüşüyorum, diyor ki; ünlü yazarların kitaplarını basıyoruz. E benim ünlü olmam için birinin kitabımı basması gerek. Sonra ünlü oluyor muyum olmuyor muyum anlarız. Yayınevleri hayır diyor, o riski göze almıyoruz. E ünlü yazarlar öldüğünde ne olacak, arkasından yazar çıkartmıyorsunuz ki? Yayınevlerinin acımasızlığı bu ülkede çok fena ve gerçekten yalnızca onlar kazanıyor, yazarlar kazanmıyor maalesef.

Romanlarınızdan geçinebilecek kadar para kazanabiliyor musunuz?

Yine başıma gelen olayla anlatayım, bir romanımı yayınevi bin adet bastı, telif ücreti olarak yüz adet kitabı bana gönderdi. Para değil kitap. Ben çıkıp nasıl kitap satayım, ticaret kafası yok ki, yalnızca hikâye öykü roman yazma yeteneğim var. Telif olarak gönderdikleri kitaplarımı eşe dosta imzalayıp hediye ettim. Yayınevi, dokuz yüz kitabımı tanesini 10 TL den satmış olsa bile dokuz bin TL kazanmış oldu. Ben ise ne kazandım diyeyim, emeğe saygı maalesef böyle. Türkiye’de yazar olacak olanlar, bu ince hesapları bilerek yola çıksın derim.

Yazmayı bırakmayışündünüz mü?

Para kazanmak hedef olmamalı, geleceği ve bireyi kazanmak için yazmalı yazar…Hem çocuklara hem de yetişkinlere kitaplarım olunca her iki tarafın ilgilerini ölçme şansım oluyor. Evet, yetişkinler kitap okumuyor. Türkiye’de ayda 200Tl cep telefonuna veriyoruz, yılda 6 TL kitaba veriyoruz. Durumun vahameti ortada. Buna rağmen yazmaya devam dedim…

Çocuk edebiyatına merakınız var mıydı? Sizi yazmaya özendiren şeyler neler?

Kitap yazan bir anne olarak kızımın kitap okumadığını fark ettim. Nedenini sorunca çocuk kitaplarının kötü yazıldığını ve ilgisini çekmediğini anlattı. Ne istiyorsun bir kitapta diye sordum ve onun anlattıklarını dikkate alarak, arkeoloji ve mitolojiyi de öykü içine katarak, aldığım pedagoji eğitiminden de faydalanarak çocukların yaşlarına ve seviyelerine uygun çocuk öykü kitapları yazmaya başladım. Kızım şu an kitap okuma çılgını, kitap almaya yetişemiyoruz.

Öyküleriniz sizce bu soruna çözüm getiriyor mu?

Çocukların kitaplara olan ilgisi çok güzel ve yazar olarak bana gelip sorular sorması, “hayatımda ilk defa yazar görüyorum,” deyip sarılmaları her zorluğa değdi. Gerçekten çocuk öykü kitaplarının çoğu fayda sağlayacak içeriğe sahip değil. Oysa çocuk zihni ekilmemiş boş tarlaya benzer. Oraya ekeceğimiz her bilgi, fikir, öykü, düşünce, yetişkin olduklarında karşımıza çıkacaktır. Bu yüzden olumlu faydalı ve değer kazandıran bilgi fikir düşünce katmalıyız kitaplara. Çocuk öykü kitaplarında bunlara önem vermeliyiz ve burada da yazarlara çok iş düşüyor.

Konularınızı nasıl seçiyorsunuz? Tesadüfi mi oluyor ya da hayatta karşılaştığınız bazı olaylardan mı etkileniyorsunuz?

Romanlarımda özellikle kadın öykülerine çok yer verdim. Çünkü İstanbul Beylikdüzü’nde Kent Konseyi Kadın Meclisi başkanlığını yapıyorum ve yazar olduğumu duyanlar öyle hayat öyküleri anlatıyorlar ki hepsini yazmaya ömrüm yetmez. Özellikle yetişkin romanlarımın ilginç ve sıra dışı yazılma öyküleri var. Okuyanların birçoğu hemen mesaj atıp bunun ne kadarı gerçek diye soruyor. Romanlarımın yarısı gerçek yarısı kurgu ve hayal gücü üzerine yazıldı.Yalnızca liseli gençliğe yoktu, onu da bu yıl kısmetse bitireceğim.

'Kuransızlar Coğrafyası' geliyor

Gelecek ile ilgili projelerinizden söz eder misiniz?

Şimdi yeni bir kitabın hazırlığı içindeyim, 'Kuransızlar Coğrafyası' adlı kitabımın da yine çok ilginç bir yazılma öyküsü var. İnsanlarımızın din kılıfı adı altında nasıl kandırıldığını, gerçek İslam’ı anlatmaya çalıştık fakat bu kitabı iki kişi yazdık. Bir gün kitaplar üzerine sohbet ederken fikirlerini ilgiyle dinlediğim gizli kalmayı seçen ve adına Derviş dediğim kişiye birlikte kitap yazalım teklifi yaptım. Kendisinin on yıl öncesinden böyle bir planı varmış ve bir ajandaya notlarını almış. İlginç olan ajandaya aldığı notlarında da karşısında Yazar bir kadın varmış gibi soru cevap şeklinde bir kitap taslağı oluşturmuş. On yıl sonra, bu tarzda bir kitap yazalım teklifi yaptığımda gülümsedi ve “demek ki on yıldır aklımdaki kitap yazılmak için sizi bekliyormuş,” dedi ve kitabı birlikte yazdık.

Ne zaman okuyacağız bu kitabı?

Yayınevlerinin benmerkezci zihniyetlerine olan kırgınlığım ve kızgınlığım nedeniyle şu an bu kitabımı yayınlayacak kitaba okura ve yazara hak ettiği değeri veren bir yayınevi arayışındayız.  Bakalım yazılmak için beni bekleyen kitap, okura ulaşmak için de yayınlayacak yayınevini bekliyordur. Vakti geldiğinde o da çıkar karşımıza

Gelelim bu harika projeye... 'Çocuklara Öykülerde Mustafa Kemal Atatürk'ü Anlatmak' nasıl bir proje?

Bu yıl Çocuklara Öykülerde Mustafa Kemal Atatürk'ü Anlatmak' projesini başlattım ve beş adet Atatürk konulu çocuk öykü kitabım çıktı. Ödevimiz Anıtkabir, Atatürk’ü Gördüm, Atatürk Gibi Düşün Defteri, Atatürk’ün Çocuklarıyız ve Atatürk and Children.  Ulusların tarihinde bir devlet kuran, aynı zamanda eğitim uygulayıcısı olan, öğrenmeyi ve öğretmeyi seven, eğitimci kişiliği ile çocuklarımızı aydınlatan, eğitime olan inancı ve tutkusu sayesinde milletimizin başöğretmeni olan tek lider Mustafa Kemal Atatürk’ü anlatmak özellikle biz yazarların görevi diye düşünüyorum.  

Bu işi meslek olarak düşünenler için neler söylemek istersiniz?

Yazar olmayı hayal edenler için Yazarlığa Yolculuk Atölyesi yapmaya başladım. Yetişkinlere ayrı, çocuklara ayrı sekiz haftadan oluşan ve yazar olmanın ayrıntılarını anlattığım bu atölye çalışmaları çok ilgi gördü. Herkesin içinde yazma arzusunun olduğunu görmek beni mutlu etti. Yazmak ve bu yolda yürümek oldukça meşakkatli bir süreç ve çoğu yazar adayı, zorlukları görünce vazgeçiyor. Bir yazar olarak üzerime düşen görevlerimi yerine getirmeye çalışıyorum ve yazarlık atölyelerini yazar olmak isteyenler için yapmaya devam edeceğim.