Mehmet Aslan: AKP Türkiye’yi kaostan çıkaracak reçetemizi kullanmaya yanaşmıyor

Mehmet Aslan: AKP Türkiye’yi kaostan çıkaracak reçetemizi kullanmaya yanaşmıyor

İyi Parti kurucularından genç siyasetçi Mehmet Aslan ile 20 Eylül’de kurultaya gidecek olan İyi Parti’nin kurultay sürecini ve Türkiye’nin güncel sorunlarını konuştuk.

Elif Ünsal / Yurt Ankara

20'li yaşların sonunda siyasete atılan ve aktif siyasette 10 yılı geride bırakan Mehmet Aslan, erken seçim tartışmalarından Türkiye'nin güncel sorunlarına kadar birçok konuda önemli açıklamalar yaptı. İyi Parti'nin genç ve dinamik kadrosuna dikkat çeken Aslan, partideki genç nüfustan memnun olduğunu ve her gün yeni gençleri partiye katmayı hedeflediklerini anlattı. 

Mehmet Aslan'ın Yurt Ankara temsilcisi Elif Ünsal'a yaptığı açıklamalar şöyle;

Elif Ünsal: Türkiye’nin gündemi bir süredir erken seçim, sizce Türkiye bir erken seçime mi gidiyor?

Mehmet Aslan: Türkiye’nin erken seçime gidip gitmediğini anlamak için, Türkiye’nin daha önceki erken seçim süreçlerinin iyi okunması gerek. Bu süreçten en doğru ve en gerçeğe yakın şekilde haberdar olmak için de sayın genel başkanımızın söylemlerini dikkatle takip etmek lazım.

E.Ü: Her geçen gün artan işsizlik ve güven endeksinin düşmesi ile ilgili İyi Parti’nin çözüm önerisi var mı?

M.A.: Bizim parti olarak geleceği çok parlak olan ekonomi politikalarımız var. Ekonomi politikalarımızın başında da Cihan Paçacı bulunuyor. Türkiye’yi bu kaostan, bu düşmüşlükten çıkaracak reçetemiz hazır. Ancak biz iktidar partisi gibi egoistlik yapmıyoruz, reçetemizi onlara sunmaya da hazırız. Fakat onlar bu karanlık girdaptan çıkmamayı tercih ediyorlar. Gidişatın çok kötü olduğu ortada, her geçen gün dibe batıyoruz. Halkı hamasetle kandırmak da bir yere kadar, halkın da artık buna inanmadığı açık.

E.Ü.: İstanbul Sözleşmesi çok gündemde ve şiddet olaylarının da her geçen gün arttığını görüyoruz. Bu konuda iktidara geldiğiniz takdirde caydırıcı düzenlemeleriniz olacak mı, planlarınız neler?

M.A.: Yıllardır dile getirilen sorunlar olur, mesela polis ve kamu çalışanlarına ek gösterge vereceğiz sözü verilir, şiddete karşı caydırıcı kanun sözü verilir ve tutulmaz. Biz bu konuda verdiğimiz sözlerin hepsini yapabileceğimizi biliyor ve buna inanıyoruz çünkü bunları yapmakta bir şey yok. İstanbul Sözleşmesi’nin önemini zaten sayın genel başkanımız dile getirdi, bizler de aynı fikirdeyiz. Günün şartlarına göre güncellenerek daha iyisi yapılabilir fakat bunları gerçekleştirmek için sağlam bir dirayet, taptaze bir iktidar lazım. İktidarın şu an bunlara yönelebilecek takati dahi yok.

ONU CUMHURBAŞKANI YAPACAĞIZ

E.Ü.: İyi Parti bahsettiğiniz “taptaze bir iktidar” çerçevesinde iktidara yürüyor mu sizce?

M.A.: İyi Parti kurulduktan sonra, aslında ne kadar zor bir şey başardığımızı gördük. İnsan psikolojisi şöyledir; “Siz başardıklarınızı aynı yollardan geçip sendeleyen ya da aynı zorluklarda yok olanları gördüğünüzde görürsünüz.” Yani başkalarının yapamadığını yaptığınızda neler yaptığınızı daha iyi görürsünüz. Biz imkânsızı başardık, partimizi çok zor şartlar altında kurduk. Korku imparatorluklarını ve önyargıları yıktık. Yarın biter, öbür gün dağılır, bu seçimde sonu gelir denilen partimiz her gün halkımızın da desteğiyle daha da büyüdü. Şu an olduğumuz noktada kurulduğumuz günden çok çok ileride, çok çok güçlüyüz. Bu da şüphesiz partimize gönül veren iyi insanların çalışması ve tepeden tırnağa emeği ile birlikte sayın genel başkanımızın öngörüsü, sabrı, devleti ve milleti çok iyi bilmesinden kaynaklanıyor. Her şeyi adım adım bir satranç ustası gibi dizayn etmiş “sabredin, bekleyin ve görün” diyerek bizlere yol göstermiştir. Vallahi de billahi de iktidar olacağız ve O’nu (Meral Akşener’i) Cumhurbaşkanı yapacağız

.

E.Ü.: Bu söylemden Millet İttifakı’nın adayının Meral Akşener olacağı sonucunu çıkarabilir miyim?

M.A.: Gönülden geçen o, inşallah. Sayın genel başkanımızın konuyla ilgili açıklaması yeterince açık zaten; elbette cumhurbaşkanı olur ancak kişisel menfaati için hiçbir şeyi zora sokmaz. Ama benim inancım o ki; Türkiye’nin bu karanlık günlerden çıkması devletini ve milletini çok iyi bilen, herkesi kucaklayan bir kadın cumhurbaşkanı ile mümkün olacaktır.

E.Ü.: Taptaze bir iktidar söyleminizden yola çıkarak size göre ideal bir ülke yönetimi nasıl olmalıdır?

M.A.: İlk düzeltilmesi gereken iç huzur. Bir vatandaş akşam evine geldiği zaman işten çıkmayacağını bilmeli, çocuklarının isteğini karşılayacak asgari bir maddi durumu olmalı. Devletin ona sağlıkta, eğitimde ve adalette bir altyapı sağlayacağını bilmeli ve devletine güvenmelidir. Bir devlet adil olmalı, devletin dini adalettir. Halk adaletine, polisine, savcısına güvenmiyorsa orada anarşi ortaya çıkar. Bu yüzden adaleti tahsis etmek zorundasınız. Bir siyasi sistemin, bir siyasetçinin elbette fikirleri ve ülküleri olur. Ancak bu fikir ve ülküleri büyüten ve farklı kılan kendisinin fikrine uymayan meşru düşüncelere ve yaşam tarzlarına saygı duyması ve imkân tanımasıdır. Bu yüzden haklıdan ve doğrudan yana olunmalıdır. Vatandaş devletinin haklıdan ve doğrudan yana olduğunu bilmeli, iktidara yakın olsa da olmasa da haklıysa hakkını alabileceğine inanmalıdır. Böylece dış yatırımcının da buna inanacağı bir güven ortamı tahsis edilir, ekonomi yükselir. Bunların yanında eğitim sistemi her iktidarın istek ve fikirlerine göre yeniden şekillenecek bir şey olmamalı, Anayasa ile güvence altına alınmalıdır ve her bireye eğitimde fırsat eşitliği yaratılmalıdır.

GENÇLERE İMKÂN TANIMAK ZORUNDAYIZ

E.Ü.: Türkiye’de mutsuz bir genç nüfus var, partinizin ve sizin gençlere bakış açınız nedir?

M.A.: Biz parti olarak gençleri çok önemsiyoruz. Bizim Türkiye Cumhuriyeti olarak sahip olduğumuz ve korumak zorunda olduğumuz bir gençliğimiz var. İyi Parti zaten genç bir parti, İYİ’nin başka bir açılımı da yeni insan anlamına geliyor. Partimiz, Türkiye skalasına bakıldığında gençlerden en yoğun desteği gören siyasi parti. En çok genç üyesi olan partiyiz ve bunu daha da artırmak istiyoruz. Gençlerin fikir ve düşüncelerini biliyoruz çünkü biz de genciz. Gençleri daha çok motive ederek, onlarla daha çok empati yaparak, onlara da gerçekleri göstererek; bu hayatın, bu düzenin, bu partinin bir parçası olduğunu hissettirerek oyunun içine dahil etmeliyiz. Gençler Türkiye’de kendini dışlanmış hissediyor, onları da içselleştirerek kazanabileceklerini göstermek zorundayız. Biz kimseye kumardan bir şey vaat etmiyoruz, hiçbir şey bedelsiz olmaz. Gençlere çalışır ve hak ederlerse kazanabileceklerini anlatmak ve göstermek için de imkân sağlamak zorundayız ve sağlayacağız da.

E.Ü.: Siyasete ilk başladığınız yıllarda bir röportajınızda “annem siyasete girmemden tedirgin” açıklamasında bulunmuştunuz. Şu an annenizin siyasetin içinde olmanıza bakışı nasıl?

M.A.: Aynı şekilde tedirgin çünkü şartlar o zamana göre daha da kötü. O zaman siyasetin dışındaydım şimdi içindeyim, bu onu daha da tedirgin ediyor. Her gün adaletsizliklerin yaşandığı, iktidarın zulmünün en zirveye çıktığı, konuşanın hapse atıldığı, tecavüzcünün sokakta gezdiği ve hakkını arayanın dövüldüğü bir ülkede yaşıyoruz şu an. Bu onu daha da tedirgin ediyor.

E.Ü.: Siyasete girmek isteyen herkesin mutlaka bilmesi gerek dediğiniz bir hayat tecrübesi var mı?

M.A.: Ben her zaman genç gibi değerlendiriliyorum ama aktif siyasette 10’uncu yılımı geride bıraktım. 10 yılda sürekli bir seçim yaşadım ve şunu gördüm; bir siyasetçinin Türk milletini A’dan Z’ye, Edirne’den Kars’a tanımalı ve bilmelidir. Türkiye’nin her bölgesinin röntgeni çekilmeli ve halkın ne istediğini bilmelidir. Sadece bir kesimi değil her kesimi iyi bilebilecek ve içten yaşayabilecek bir siyaset yapabilmesi lazım.

E.Ü.: Seçim konusuna değinmişken, pandemi koşullarında yapılacak İyi Parti 2. Olağan Kurultayı için gerekli tedbirler alındı mı?

M.A.: 20 Eylül’de pandemi gölgesinde bir kurultayımız var. Sağlık tedbirlerine harfiyen uyarak, sosyal mesafe ve hijyene ekstra dikkat ederek coşkulu ve demokratik bir ortamda kurultayımızı gerçekleştireceğiz. Sayın genel başkanımız Meral Akşener önderliğinde partimizi seçime götürecek kongre ve Genel İdare Kurulu üyelerini seçeceğiz. Böylece partimizi yarınlara daha güvenle götürecek adımları atmış olacağız.

E.Ü.: Son olarak, Sacit Aslan tarafından size dava açılması konusunda söylemek istediğiniz bir şey var mı?

M.A.: Bu gibi yalan ve eski haberleri pişirip pişirip önüme koyuyorlar. Benim alnım açık, başım dik ve hesabını veremeyeceğim hiçbir şey yok. Güneş balçıkla sıvanmaz, ben böyle karartıcı, yıpratıcı, yalan ve iftira dolu haberlere alışkınım. Siyasette olduğum sürece 15 sene önceki yalanları pişirip karşıma çıkarmalarını normal karşılıyorum. Bunlar elbette sürekli karşıma çıkacak ancak Allah’a şükür veremeyeceğim bir hesap olmadığı gibi kalbim ve vicdanım da son derece rahat.