Sahi seçim mi var?

Öğrenci derneği seçimlerinden genel seçimlere kadar bir sürü seçim gördüm geçirdim. Bir bölümünün tam orta yerinde bulundum ama böyle sessiz sedasız bir seçim hiç yaşamadım. Hâlbuki önümüzdeki Pazar günü çok önemli bir seçim yaşayacağız.

Türkiye coğrafyasının o eşsiz güzelliğinde, kâh sevişe kâh dövüşe yaşayan ama (insanlığın değişmez yazgısı üzere) hep biraz daha ileriye, biraz daha aydınlığa, biraz daha refaha yönelmeye mecbur halkları, 13 yıldır ayaklarına vurulan prangayı çözmek için önemli bir adım atacaktır o Pazar günü.

Sessizlik, “Sahi seçim mi var?” sorusunu sorduran o acılı bekleyiş, inanıyorum ki önümüzdeki Pazartesi günü bir şenliğe dönüşecek. Türkiye halkları, 13 yıldır kendisini boyun eğmeye zorlayan, o kibirli, o ilkel, o bağnaz, o bölücü iktidar sahiplerinden kurtulmak için sıkı bir adım atacak. O adım, Ay’a ilk adım atan astronotun söylediği gibi, o yönde oy kullananlar için ‘küçük’ bir adım olabilir, ancak tüm ülkemiz ve uygar dünya için ‘dev’ bir adım olacaktır.
Şu saptamaya dikkat isterim: “İyi bilinen bir gerçektir ki halka hükmetmeyi en çok isteyenler, ‘ipso facto’ (Latince: Bu nedenle, fiilen) bu işi yapmaya en az uygun olanlardır. Bu nedenle kendisinin ‘başkan’ yapılmasını sağlayabilecek kişilerin bu işi yapmasına hiçbir surette izin verilmemesi gerekir.” (*)

Son günlerde okuduğum çok zevk verici bir kitapta bu saptamayı okuyunca, “İşte...” dedim, tam bizim önümüzdeki seçimlere doğru, aklımızı kullanmamızı, bizi ‘başkan babaların’' lümpen, yetersiz, hırçın, kibirli, kavgacı, bölücü yönetimlerine duçar olmamamız için uyaran, evrensel felsefi bir saptama. Evet, ben de vurgularım ki ‘en yetersizler en talepkâr olanlardır’ ve onlara yol verilmemelidir.

Bu, seçimlerden önceki son yazım. Bundan sonraki yazımı bu sütunlarda 2 Kasım Pazartesi günü okuyacaksınız. O sırada berber işini bitirmiş, saçlar ak mı kara mı ortaya çıkmış olacak. Ben o manzarayı görmeden bir yazı daha yazmış olacağım. Sonuç ne olursa olsun o yazı ‘umut üzerine’ olacak.

1 Kasım Pazar günü sandığa gideceğim. Oyumu Cumhuriyet Halk Partisi’ne vereceğim. Bu '’yönetemeyen yönetimden’ kurtulmak için çare olarak bunu görüyorum. Sizi de, ülkemizin bu ‘acılı bekleyişten’ kurtulması için en çok güven veren örgütlü güç olan CHP’ye oy vermeye çağırıyorum.

NOT: Çetin Altan öldü. Benim, dünya ile bütünleşen bir devrimci, demokrat, sosyalist olmak için ölene kadar sürecek çabalarıma, yazıları, romanları, kavgaları ile öncülük eden Çetin Bey’in anısı önünde, saygıyla eğiliyorum.
(*) Douglas Adams: ‘Otostopçunun Galaksi Rehberi’ Cilt 2; Bölüm 28, s. 262

Önceki ve Sonraki Yazılar