Süleyman Karan

Süleyman Karan

SALGINDA BİLE BÖLÜCÜLÜK VE YAĞMA YAPIYORLAR

“Saf kötülük nedir?” sorusunun yanıtının, siyasal islam ve ırkçılık olduğunu biz biliyorduk, milletin yüzde 55’i de biliyordu, artık büyük çoğunluğu biliyor. Bu 19 yıllık süreçte, millet ağır bedeller ödeyerek öğreniyordu ne ahlakdışı bir siyaset olduklarını... Son beş yılda tüm din sömürüsüne ve milliyetçi demagojilerine rağmen erimeye başlayan bu şer ittifakı, gücünü yitirdikçe daha da kindar ve halk düşmanı oldu. Salgında ise bu şer yumağı tam anlamıyla bir kötülükler silsilesi halini aldı. Bunları artık tek tek isimleri ile bile anmak bir züldür yurdunu seven her insan için. Çünkü artık kast ettikleri bu vatanın ve bu milletin canıdır!

Şeytan bile şaşırır!
Salgını bilgi karartarak karşılayan, uzun süre ne yapacakları konusunda bir karara varamayan, hazineyi tamtakır bıraktıkları için felaket döneminde asgari vatandaş geliri uygulamasını hayata geçirmeyi bir kenara bırakın, sokağa çıkma yasağı ilan edemeyecek kadar dökük bir ekonomi ve devlet yapılanması bırakan bu şer ittifakı, devletten umut kesmiş yurttaşların kurdukları dayanışma ağlarını engellemek için kaymakamları seferber ederek başladı kötülüğe... Başaramadılar, onurlu ve yurtsever insanlar tınmadan devam ediyor dayanışmaya...

Yardımlaşmaya da düşmanlar
AKP Genel Başkanı bir hafta ortadan kaybolmuşken, CHP belediyeleri yardım kampanyalarını organize etmeye başlamıştı bile. Ne zaman ki bunu fark ettiler, alelacele belediyelerin önünü kesmek için harekete geçtiler. Bu ülkeyi kutuplaştırma konusunda AKP Genel Başkanı ve MHP Genel Başkanı ile yarışabilecek tek isim olan İçişleri Bakanı’nın nasıl bir kin ve nefret içinde, başta İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Ankara Büyükşehir Belediyesi başkanlarına çamur atmaya çalıştığını izledik ekranlardan. Karşısındaki gazeteci müsveddesinin çanak soruları ile yoksullara el uzatan eli kırmak için her türlü laf canbazlığını yaptı.

Salgında bile talana devam
İşbirlikçileri ile bu vatanın taşını toprağını satan, yolsuzlukta sınır tanımayan bu kötülükler silsilesi, salgında iyiden iyice zıvanadan çıktı. Bir yandan halkın yardımlaşmasını, bir yandan halk ile iç içe olan belediyelerin yardımlarını engellemeye çalışıyorlar, öte yandan tüm dünyada devletler milletine parasal destek çıkarken, bunlar tarikat ve yolsuz vakıflar ile bağış kampanyasında bile bölücülük yapıyorlar. Bir yandan da yandaş ve ahlaksız iş dünyası ülkenin kalan son birkaç arazisini yağmalamayı sürdürüyor.

Utanmazlığın daniskası
Ve her zamanki gibi arsızca bu ülkenin yurtseverlerine hakaret etmeye kalkıyorlar. AKP Sözcüsü bir de utanmadan, “Milli Dayanışma Kampanyası’na kinle yaklaşan hastalıklı bir zihniyet var. Bu hastalıklı zihniyet, umudu, dayanışmayı, doğruluğu ve iyiliği yücelten her adımın düşmanı” demiş. Bunu diyen sözcünün yolsuz partisi, Muratpaşa Belediyesi’nin yoksullara yemek dağıtımına yurttaşların yaptığı yardımı bile engelliyor. Yoksulu aç ve açıkta bırakıyor. Felaket döneminde milleti ikiye bölmeyi çalışıyor.

Önce virüs, sonra bu illet
Bunlar öylesine yüzsüz ki, kendilerini tarif ediyor aslına bakarsanız herkese çamur atmaya kalkarken... İşte o uğursuz partinin sözcüsünün lafları, tam da kendilerini tarif eder cinsten: “Umudu, hayatı, doğruluğu ve iyiliği yücelterek zor günleri aşacağız. Kötülük siyaseti yine kendi hastalıklı dünyasında kalacak. Bir krizi aşarken nasıl davranırsanız, kriz sonrasında karakterinize o damgayı vurursunuz. Bu zor günlerde iyilikle hareket edenler iyilikle anılacak. Kötülükle hareket edenler kötülükle anılacaklar. Bu ülkenin adının karşısında hep iyilik yazıldı. Bundan sonra böyle olacak”.
Evet tam da öyle olacak... Kim iyi, kim kötü ayan beyan ortada artık. Bu millet önce SARS-CoV-2’den kurtulacak. Sonra sıra, bu ülkeyi yok eden iki illete, siyasal islam ve ırkçılık virüslerine gelecek.

Önceki ve Sonraki Yazılar