Salı günleri

Türkiye'de hayat gailesinden başını kaldırabilip de siyasete kulak veren insanlar için, haftanın en önemli günü, salı günü.
Salı günleri Mecliste grubu bulunan partilerin grup toplantıları oluyor. Parti liderleri, kendilerine ayrılan salonlarda toplanan milletvekillerine, arka sıraları dolduran partililere, AKP'nin balkonda yer alan, bir örnek giysili alkışlama, slogan atma, yuhalama timlerine karşı konuşuyorlar. Bu işe uyanan Tayyip Bey de o güne mutlaka bir etkinlik koyuyor. Ya muhtarları topluyor ya da çeşitli meslek erbabını, başta Ana Muhalefet lideri olmak üzere, o günün gündeminde hangi düşmanı varsa, örneğin akademisyenler gibi, açıyor mübarek ağzını, saydırıyor.
Cahil diyor; Çirkef diyor; Yarım porsiyon diyor; Namus ve şeref fukarası diyor; Serseri mayın diyor velhasıl Kasımpaşa kahvelerinde kullanılır diye düşünebileceğiniz bir lügat ile siyasete katkıda bulunuyor.
Başbakan Ahmet Bey salı salvolarında büyük reisinden geri kalmamak için benzer şeyler söylemeye yelteniyor ama garibin naturasında yok. O'nun sözleri, piyade tüfeğinin yanında mantar tabancası gibi kalıyor.
Ben bir CHP'li olarak salı günleri Genel Başkanım Kemal Bey'i seviyorum. O da çıkıyor kürsüye, terbiyesinin elverdiği ölçüde büyük ve küçük reislere giydiriyor. Biraz içim soğuyor.
Kendimde bir sonraki salı gününe kadar dayanabilecek morali toplamaya çalışıyorum ama ucundan, bucağından da olsa siyasete bulaşmış bir kişi olarak bu haftalık muhabbetler beni kesmiyor. Partimin başka türlü bir muhalefet yapmasını istiyorum.
CHP'nin 35. Olağan Kurultayı geçen hafta toplandı. Kurultay yalnızca parti içi seçimlere odaklıydı. Sonuçta Kemal Bey Genel Başkanlığını sürdürüyor. Parti Meclisi yenilendi. İçinde dost ve arkadaşlarımın da olduğu 60 güzide politikacı yönetime seçildi. Şimdi onlardan beklentilerim var. Eski yöneticilerin, Kemal Bey'in önderliğinde bana (bize) reva gördüklerini artık yapmasınlar. Örneğin Ankara Belediye Başkanlığı seçimlerinde olduğu gibi, üç-beş oy fazla alacağız diye, CHP düşmanı ülkücü bir başka Mansur Yavaş'a oy vermeye beni (bizi)  mecbur bırakmasınlar. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde olduğu gibi, şu anda MHP Milletvekili olan, nereden çıktığını bir türlü  anlayamadığımız Ekmeleddin İhsanoğlu'na -gözlerimiz yaşararak da olsa- oy vermeye icbar etmesinler.
7 Haziran seçimleri sonrası, kör parmağım gözüne- MHP'nin AKP hamlesini hesap edemeyip Meclis Başkanı seçimlerinde CHP'nin iyot gibi açıkta kalmasına yol açmasınlar.
''Tabanımızı genişleteceğiz'' rüyası ile Mehmet Bekaroğlu, İlhan Kesici benzeri sağ siyasetin ağır toplarını partiye alıp yönetici, milletvekili, belediye başkanı falan yapmasınlar.
Bu partinin her salı günü(çarşamba da olabilir) Türkiye'nin önemli bir sorunu üzerine kapsamlı bir incelemeyi ve tutarlı bir çözüm önerisini Türkiye kamuoyuna sunacak akıllı, bilgili, birikimli kadroları vardır.
Muktedirlerin sövgülerine böyle yanıt vermek, Cumhuriyetin kurucu partisine daha çok yakışır.

Önceki ve Sonraki Yazılar