Şamar oğlanı

Tayyip Bey, Japonya'daki G-20 toplantısı sırasında, ABD Başkanı Trump ile görüştü. Ana konunun Türkiye'nin Rusya'dan satın aldığı S-400 füzeleri olduğu açıklandı.

Tayyip Bey, Trump'ın bu satın almayı anlayışla karşıladığını; şimdiye kadar sözü edilen "yaptırımlardan", yani "cezalandırrma" uygulamalarından vazgeçildiğini söylediğini açıkladı.

İnandınız mı?

Ben zerre kadar inanmamıştım. Nitekim birkaç gün sonra hem Trump hem de ABD Dışişleri sözcüsü, Türkiye'ye S-400 füzeleri yerleştirilirse bunun bedelinin hem siyasl hem de ekonomik yöntemlerle ödetileceğini söylediler. Tayyip Bey, "Ama biz böyle konuşmamıştık" diye sızlanmaya başladı.Akacak kan damarda durmazmış. Füzeler geçen cuma günü Ankara'ya geldi. Bakalım sonucu ne olacak?

Ama konumuz o değil. AKP'nin yani Tayyip Bey'in ülkemizi tek başına yönettiği şu 17 yılın sonunda ülkemizin itibarı yerlerde sürünüyor. Ona değineceğim.

Tayyip Bey yabancı konukları Osmanlı’dan kalma saraylarımızda ya da kendisinin yaptırdığı sarayda, altın kaplamalı koltuklarda oturtuyor. Soranlara "itibardan tasarruf olmaz" diyor ama ne kendisinin ne de yönettiği ülkenin -maalesef- beş paralık itibarı bulunmuyor.

Trump denen terbiyesiz mahluk, Japonya'daki Türk diplomatik heyeti için, "Holivut'taki hiçbir figüran bulma şirketi böyle bir heyet oluşturamaz" deyip dalgasını geçiyor, bizim yalaka medyamız bunu iltifat zannediyor.

Damat Bey Amerika'ya, İngiltere'ye para dilenmeye, yabancı iş adamlarını Türkiye'ye yatırım yapmaya davet etmeye gidiyor. Adamlar Damat Bey'in cehaletine, Türkiye'nin ekonomik durumuna ilişkin sıktığı palavralara bakıp alay ediyorlar. Bizim ekonomimizin "hal-i pür melalini" bizden iyi biliyorlar. Damat Bey’i tefe koyuyorlar.

Tayyip Bey, Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda, her ülkeye tanınan konuşma hakkını kullanmak üzere kürsüye yürüyor. Bir anda bütün salon boşalıveriyor. İçeride Türk heyeti ve hizmetlilerden başka kimse kalmıyor. Reis Bey, boş koltuklara, boş sözlerle hitap edip çıkıyor.

Afrika'nın, Asya'nın adı bilinmez ülkeleri, Türk vatandaşlarını vizesiz sınırlarından sokmuyor. Türk lirasının dışarıda kağıt mendil kadar değeri yok.

Atatürk'ün, İnönü'nün kurduğu, o onurlu, gururlu, cesur, başı dik ülkemizi, 17 yılda, dünya devletlerinin "şamar oğlanına" çevirdiler. Bu ihanetin en büyüğüdür.

Bizi bu hale koyanlardan bunun hesabı bir gün mutlaka sorulacaktır.

Önceki ve Sonraki Yazılar