S. Ersu Hızır

S. Ersu Hızır

Sarraf ve hesap

New York’ta görülmekte olan Reza Zarrab davası, ABD’nin kendi çıkarlarını koruyabilmek için Ortadoğu’da dün göz yumduklarına bu gün bir tür hesap kesmesi değil mi?
Dava ilerledikçe görülüyor ki Zarrab itirafçı olmak için Amerika’ya gitmiş.
Yargılama sonucu ceza mı alır, serbest mi kalır göreceğiz?
Zarrab’ın tutuklanmasından sonra Halk Bankası Genel Müdür Yardımcısı Hakan Atila’nın da ABD’ye gitmesi manidar değil mi?
Gidince oda tutuklanıyor.
Zarrab dava sürecinde ona yönelik suçlayıcı ifadeler kullanmamaya özen gösteriyor.
Hakan Atila ya ben temizim, rüşvet alış verişim olmadı diye düşünerek, ya da bu rüşvet çarkına dibine kadar bulaşmış genel müdüründen intikam almak için gidiyor.
Ya da bizim bilmediğimiz farklı nedenler?
Vatandaş; bu davada Türkiye’nin İran’a uygulanan ABD ambargosunun delinmesinden ziyade, bakan düzeyinde siyasilere ve banka genel müdürlerine verilen rüşvetlerle ilgileniyor.
Rüşvet konusu özünde bizim iç hukuk sistemimizi ilgilendirmekte.
Bu yargılama devam ederken ya da bitince sonuçları mutlaka Adalet Bakanlığı ve Cumhuriyet Başsavcılıklarınca değerlendirilip soruşturma konusu yapılacaktır.
Bu davanın baş aktörü Royal Holding’in sahibi Reza Zarrab.
Gerçek adı bu!
Türkiye’de biz onu Rıza Sarraf olarak tanıdık.
Bu zatın hangi işle uğraştığı Türkiye’de kullandığı soyadından belli.
Biraz ironi yaparsak ona akıl verenler ya da kendisi, yaptığı işe uygun soyadı kullandırmışlar.
“Rıza Sarraf”…
“Sarraf” altın, gümüş, pırlanta, elmas gibi kuyum işi yapan meslek erbaplarına verilen ad.

Konuştuğum kuyumculuk yapan esnaflar mesleklerinin bu şekilde anılmasından rahatsız ve üzüntü duyuyorlar.
Yakında çapraz sorgulaması yapılacak olan Zarrab’ın ağzından daha başka hangi inciler dökülecek acaba?
Davayı izleyip, göreceğiz.
Bu dava bize ülkemizde yaşanan bazı acı gerçekleri de bir kez daha hatırlattı.
Önceki gün Niğde milletvekili Ömer Fethi Gürer’in soru önergesini yanıtlayan Aile ve
Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya, iki milyon haneye sosyal yardım kartı teslim ettiklerini açıkladı.
Her hanede ortalama beş kişinin yaşadığını kabul edersek Türkiye’de yaklaşık on milyon kişinin sosyal yardım aldığı gerçeği ortaya çıkmakta.
Bu rakam belediyelerin yaptığı sosyal yardımları kapsamıyor…
Sosyal devlet anlayışı içerisinde yardıma muhtaç ailelere, bireylere elbette ki yardım yapılacak.
Bu devletin görevi…
Bu açıklama; ülkemizdeki işsizliğin ulaştığı boyutları göstermekte.
Türkiye’nin istikrarlı bir ekonomik büyümeye kavuşabilmesi, ithalata dayalı değil üretime dayalı ekonomik büyüme ile mümkün olabilecektir.
Ekonomide istikrarın olup olmadığı en kolay orta sınıf diye tanımladığımız esnafımızın durumuna bakarak anlaşılabilir.
Kredi kullanan esnaf sayımız 2002 yılında altmış dört bin (64.000) iken, 2017 yılı Ekim ayında dört yüz kırk sekiz bine (448.000) ulaşmıştır.
Ayrıca, kredisini, borçlarını ödeyemediği için yeniden yapılandırmaya giden çok sayıda da esnafımız bulunmakta.
Sonuç olarak; esnafımız durumunu koruyabilmek, ayakta kalabilmek için her geçen gün daha fazla kredi kullanmakta.
Tacir hesabını en iyi yapan, kârını zararını en iyi hesaplayan kişidir.
Esnafımız hesabını tutturmakta zorlanıyor, ticaretini sürdürebilmek için kredi kullanıyorsa ekonomimizdeki dalgalanmalardan etkileniyor demektir.
Esnafımız böyle de çiftçimizin durumu farklı mı?
Mazot, gübre, ilaç bedelleri yükselirken birçok tarım ürününde destekleme fiyatları sabit tutulmakta.
Özelleştirilen birliklerde tüccar düşük fiyattan ürün aldığı için çiftçi mağdur olmakta.
Ekim ayı itibari ile vadesi geçmiş borçlarını ödeyemediği için icra takibine alınmış çiftçi sayısı altı bin altı yüz dokuz (6.609).
Bu tablo bize gıda, tarım, sanayi, enerji hedeflerimizi, yatırım önceliklerimizi yeniden reel gerçeklerle uyumlu olarak belirlemeliyiz.
Kalkınma planlarımızı ve geleceğe yönelik hesaplarımızı yeniden gözden geçirmeliyiz.
Ülkemizin gelişmesi ve kalkınması için bunlarla birlikte; üretime dayalı ekonomik gelişmeyi hedeflemeli, yeni teknolojik yatırımlara önem vermeli, eğitimde kaliteyi yükseltmeliyiz.
Yoksa gelecekte ülke olarak hesabımızı tutturmakta zorlanacağız.

Önceki ve Sonraki Yazılar