Osmanlı'nın çıplakları 3

Osmanlı'nın çıplakları 3

Avni Lifij - Ölüm

“Hoşgeldiniz irfan ordusu. Zaferi kazandık ama savaş bitmedi, gerçek savaş şimdi başlıyor. Bundan sonra cehaletle savaşacaksınız. Bu savaşın ordusu sizlersiniz.”
Mustafa Kemal 9 Eylül sonrası Bursa’da kendisini karşılamaya gelen yaklaşık 500 öğretmene bu sözleri söyler. Düşman denize dökülmüş ama dediği gibi savaş yeni başlamıştır. Bu öğretmen ordusu sonradan ilan edilecek cumhuriyetin adeta bir neferi olacak, resimden heykele, edebiyattan müziğe bir çok alanda amansız bir savaşa girişeceklerdir.
Bu öğretmenler içerisinde Avni Lifij de vardır. Fransızca ve resim öğretmenliği yapan Lifij, Osmanlı dönemi boyunca bir çok eser üretmiş, Paris’te Osman Hamdi bey aracılığıyla eğitim görmüştür.

Osmanlı'nın çıplakları 3
Çalgıcı

Avni Lifij Mustafa Kemal’in özel davetiyle ertesi gün öğle yemeğine, oradan da Ankara’ya çağrılır. Buradan Kazım Karabekir ve Fevzi Çakmak tarafından misafir edilir. Fevzi Çakmak portresini de bu dönem yapar.

Osmanlı'nın çıplakları 3
Fevzi Çakmak

Ankara dönüşü cumhuriyet devriminin iki önemli tablosunu yapar. Akgün ve Karagün isimli bu iki tablo dönemin çok ilerisinde birer başyapıttır. Karagün tablosu emperyalist devletlerin işgali sırasındaki anadoluyu temsil ederken Akgün tablosu da kurtuluşu temsil eder. Karagün tablosunda bir anadolu kilimi üzerinde öldürülen çıplak bir kadın ve çocuk vardır. Yıkılan binaların ve kartal figürlerinin göze çarptığı bu kompozisyon dönemin ilk tarihi alegorik bir tablosu sayılabilir.

Akgün tablosunda ise gururlu bir asker ve ferah bir gökyüzü bulunmaktadır. Yunan bayrağı ise 9 Eylül kurtuluşunu simgelemektedir.

Osmanlı'nın çıplakları 3
Karagün

Osmanlı'nın çıplakları 3
Akgün

Avni Lifij cumhuriyetin sanat alanındaki çalışmalarında bunlarla yetinmez. Fotoğrafçılıktan, heykele bir çok alanda yazılar yazar. Bu yazıların bir kısmı Hakimiyeti Milliye’de sanat yazıları olarak yayınlanır.

Cumhuriyetin ilanından bir hafta önce Ankara’da Türk Ressamlar Cemiyeti’nin “Birinci Ankara Resim Sergisi” açılır. Cumhuriyet öncesi bu sergi Lifij’de büyük heyecan uyandırır. Lifij serginin öneminden Hakimiyeti Milliye’de şu şekilde bahseder:

“Şimdi büyük bir memnuniyetle görüyoruz ki bugünün hükümeti geçen hükümetlerden irfanca çok yüksektir. Seleflerinin anlayamadığı bir çok şeyleri idrak ve icra ediyor. Hayat’ı medeniyemizin ta ortasında karanlık bir çukur gibi duran ve memleketimize yakışmayan bir boşluğu doldurmaya teşebbüs ediyor.”

“Müzeleri, galerileri bulunmayan diyarlarda sanayi-i nefise an’anesiz, köksüz, şahsiyetsiz, renksiz kalmaya mahkumdur.”

Osmanlı'nın çıplakları 3
Son Otoprotre

Avni Lifij son yıllarında resimlerini sergilemez ve sanat eleştirmenliğine devam eder. Bazı sergi, resim eleştirilerini bizzat Mustafa Kemal’e iletir. Tüm çabası modern bir sanat anlayışının topluma kazandırılması yönündedir. Öyle ki posta kartlarında mührün posta resminin üzerine vurulmasını bile eleştirir. Posta İdaresine bu konuda yazı yollar. Ona göre posta kartlarındaki o tablolar bir insanın tüm benliğini sarsaracak düzeydedir. Bu derinliği Nurullah Berk şu şekilde ifade eder:

“Arkadaşlarının pek önemsemedikleri deseni sanatının temeli bilmişti. Arkadaşları acele çiziktirilmiş desenleri boyanın tatlı renkleriyle örtmede acele ederken, o, önündeki modelin, kişinin, görünümünün çizgi yapısını tespit ederdi ilkin. Füzenle, karakalemle, pastelle meydana getirdiği desenlerin ustalığına, biçim bilgisine, ışık ve gölge dağıtımındaki güce bugün de şaşarız.”

Cumhuriyetin ressamı, sanat eleştirmeni Avni Lifij 41 yaşında hayata veda eder. Geriye yüzlerce tablo, eskiz ve yazı bırakır. Osmanlı’da doğup modern cumhıriyette ölen bu pipolu genç adamın mezarı kayıptır. Makam mezarı Piyerloti Kahvesi’nin yakınında, eşinin mezarının yanındadır.

Fırçasının izinden yürümemiz dileğiyle…