Gazeteciler İsmail Saymaz ve Barış Terkoğlu, Diyarbakır'ın Kulp ilçesinde meydana gelen kaymakam - imam kavgasının AKP ile MHP arasındaki ilişkilere yansımalarını değerlendirdi.
"GERİLİM 31 MART SONRASINA ÖTELENMİŞ GÖRÜNÜYOR"
Sözcü yazarı İsmail Saymaz, genç kaymakamlar üzerindeki MHP elinin, İçişleri Bakanlığı bünyesindeki milliyetçi ve ülkücü yoğunlaşmayı ortaya koyduğu görüşünü dile getirdi.
"Milliyetçiler takıyyeyi din bellemiş İslamcılardan farklı olarak, devleti sahiplenen ideolojik tutumlarını dışa vurmaktan çekinmiyorlar. Kulp Olayı'nda görüldüğü üzere topluca tavır alabiliyor ve meydan okuyabiliyorlar" diyen Saymaz, şöyle devam etti:
"Tuzla Piyade Okulu'nda 10 Kasım'da Atatürk'ün fotoğrafını asmayanlara müdahale edenlerin de ülkücü teğmenler olduğunu işitmiştim. Takip eden günlerde Bahçeli, bu askerlere sahip çıkmaktan geri durmadı.
Ayrıca AK Partililerin Şeyh Sait övgüsü Bahçeli'nin 'Hınıslı Sait vatan hainidir' çıkışıyla bıçak gibi kesilivermişti. O gün bugündür Şeyh Sait'in adını anan yok. Kulp Olayı Cumhur'daki ilişkilerin kırılganlığını dışa vuruyor.
"İMAMLA KAYMAKAM KAVGASI, İSLAMCILARLA MİLLİYETÇİLERİN KAPIŞMASINA DÖNEBİLİR"
AK Parti ve MHP arasındaki gerilimin bir ayağında Kürt sorunu, diğer ayağında Sinan Ateş soruşturması var. İktidar Sinan Ateş'teki tutuklamalarla MHP'ye bıçağın ucunu göstermiyor değil. Ancak gerilim 31 Mart sonrasına ötelenmiş görünüyor.
AK Parti 31 Mart sonrası Anayasa'yı değiştirmek için DEM'in oyuna ihtiyaç duyduğunda Cumhur İttifakı'ndaki örtülü gerilim açık bir çatışma halini alabilir. İşte, o gün... Kulp'taki bir camide imamla kaymakamın kavgası İslamcılarla milliyetçilerin kapışmasına dönebilir."
"17-25 ARALIK ÖNCESİNDE KARŞI KARŞIYA GELİŞLERİ HATIRLATIYOR"
Cumhuriyet yazarı Barış Terkoğlu da AKP'li siyasetçilerin MHP'nin devletteki kadroları ile kendilerini destekleyen memurlar arasındaki savaşı sessizlikle izlediğine dikkati çekti.
"DEVA ve Gelecek partililer bile konuşurken onlar sustu. Tıpkı AYM ile Yargıtay arasındaki krizdeki gibi" ifadesini kullanan gazeteci, şunları kaydetti:
"Bir tarafta İslamcı memurlar öte yanda Ülkücü mülkiye. Bir tarafta Memur-Sen öte yanda Kamu-Sen. Bir tarafta seçim öncesinde 'bölgenin hassasiyetleri' diyen iktidarın İslamcıları, öte yanda 'Ya devlet başa kuzgun ya leşe' diyen iktidar ortakları. Bir tarafta atamalarda ilk üyeliğine bakılan ve bu sayede büyüdükçe oteller bile açan kamu sendikası; öte yanda yargıyı, istihbaratı, Emniyeti ve mülkiyeyi kontrol eden Ülkücü kadrolar.
Kulp’taki olay, AYM-Yargıtay krizi gibi belirginleşen devlet içindeki fay hatlarının daha da görünmesini sağladı. Şimdilik seçim sonrasına ertelenmesi beklenen Kulp krizi, teşbihte hata olmaz, 17-25 Aralık öncesindeki karşı karşıya gelişleri hatırlatıyor. Herkes sanki biraz 'son kavgaya' hazırlanıyor."