Aşı faydalı mı? zararlı mı? - 2

Yurt Gazetesi, okurları için aşı ile ilgili gerçekleri bilirkişilere sorarak tüm sorulara cevap arıyor ve bu konuyu tüm yönleriyle ele alıyor.

Gerekliliği ve maliyeti üzerinden herkesin fikir beyan ettiği aşıya dair yaratılan olumsuz algının insan sağlığına maliyeti ne? Aşının faydaları ve zararları mukayese edilebilir mi? Aşı ithalatı güvensizliğe sebep oluyor mu? Türkiye tarihinde aşı üretimine dair yapılan çalışmalar nelerdir? Yurt Gazetesi, okurları için bilirkişilere sorarak tüm sorulara cevap arıyor ve bu konuyu tüm yönleriyle ele alıyor.

Aşı ekonomisi ve yerli üretime dönüş

Dünya’daki aşı pazarı 44 milyar dolara ulaşmış durumda. Türkiye’nin 16 milyar dolarlık ilaç harcamaları içindeki yıllık aşı gideri ise 200 milyon dolar. Faydası sağlık, yokluğu acı olan aşının ekonomisi, hangi yönleriyle tartışılabilir?

Kimyager Mustafa Hacıömeroğlu, Türkiye’nin Kâr zarar hesabı yapmadan, ne olursa olsun aşı üretimine geçmesi yönünde fikir beyan ediyor. Bu görüşünü, aşının aynı zamanda bir biyolojik silah olması durumuna dayandıran Hacıömeroğlu; ‘’Türkiye’nin aşı pazarında yeri olmadığına dair yaklaşımlara şiddetle karşı çıkıyorum. Ne olursa olsun üretilmelidir. Günü gelir, paramız olmasına rağmen aşı alamayacak durumda oluruz. Aşıların bir kısmı Fransa bir kısmı da İngiltere’den geliyor, bu ülkelerin olası ambargosunda aşı alamayız. Türkiye’nin bir yıllık aşı ithalat gideri olan 200 milyon dolar ile Türkiye’de tesis kurularak yeniden üretime başlanabilir. Üretimler, devlet gibi statik bir yapı yerine, daha dinamik olan özel sektör yoluyla da yapılabilir. Devlet eliyle yapılması için Abdulhamid kararlılığına ihtiyaç var. 2002’den itibaren, düzgün bir perspektifle yıllar içerisinde bu işi çözebilirdik. Bakanlarımız şu anda uygulanan aşı miktarıyla övünüyor ancak bu övünülecek bir şey değil.’’ dedi.

Şu an Bazı aşıların antijen birleştirme ve şişelemesinin Türkiye’de yapıldığını belirten Dr Özlem Sezen ise. Ortalama olarak, 1 dolarlık aşı bazında 60 dolarlık bir sağlık harcaması tasarrufunun ortaya çıktığı verilere dikkat çekiyor. İnsan sağlığının söz konusu olduğu durumlarda maliyetin tartışılmayacağını savunan Sezen ‘‘Örneğin kızamık vakalarında gözlemlenen artıştan ötürü, aşı takvimine bebekler için 9. ayda yapılacak bir ara aşı daha eklendi. Burada bebeklerin sağlığının önüne koyabileceğimiz başka bir unsur yok. Devletimizin yerli aşı üretimi konusundaki çalışmalarının sıklaşacağını umuyoruz’’ açıklamalarında bulundu. 

Aşının tarihi

Uzun yıllar Hıfzıssıhha bünyesindeki aşı-serum üretim ve araştırma merkezinde görev yapan Mustafa Hacıömeroğlu, Türkiye’nin aşı üretimine dair süreçlerine dair de gazetemize bilgi verdi. Hıfzıssıha’dan bahsetmeden aşı konusunun konuşulamayacağını dile getiren Hacıömeroğlu, bu sağlık geleneğinin Osmanlı’ya dayandığını anlatıyor.

‘‘Geçmişte, batı aşıyı bilmezken, biz aşıyı üretiyor ve batıya gönderiyorduk. Batılı kaynaklarda da buna dair bilgiler yer alıyor’’ diyen tecrübeli kimyagere göre, sağlıkta üretim ve araştırma süreçlerine dair aşamalar şu şekilde;

1887-1894 arasında Sarayburnu askeri tıbbiyesinin bahçesinde, Abdulhamid’in çabası ve takibiyle ilk Hıfzısıhha kuruluyor. Burası bir kuduz tedavi merkezidir ki enstitü olarak kurulan ilk bölüm burasıdır ve aynı zamanda bu topraklarda ilk mikrobiyoloji çalışmalarının yapıldığı yerdir.

1892’de Hüseyin Remzi bey öncülüğünde telkihhane-i şahane(çiçek aşısı üretim enstitüsü) kuruluyor.

1893’te Bakteriyolojihane-i şahane

1894 Kimyahane

Bu 4 yapı, Hıfzıssıha’nın ana yapısını ve kültürünü oluşturur.

Bakteriyolog Ahmet Refik Güran öncülüğünde, 1911 yılında tifo, kolera, dizanteri aşılarının üretimi yapılmaya başlanıyor.

1922 yılında adı Hıfzıssıha müessesine dönüştürülen yapının başında da 1927’ye kadar Güran vardır. Ahmet Refik Güran 1927 yılında Türkiye’de ilk defa verem aşısını üretiyor.

1917  yılında Sivas’ta da Tevfik Sağlam yönetiminde bir Hıfzıssıhha merkezi daha kuruluyor.

Hıfzıssıhha’yı, disiplin, kültür, bilgi ve birikimin olduğu aşı ve serum üretimi ile hastalıklarla savaşma konusunda en önemli ve etkin yapılardan biri olarak niteleyen Mustafa Hacıömeroğlu, 2003 yılında yürürlüğe giren beşeri tıbbi ürünler imalathaneleri yönetmeliğiyle, Hıfzıssıhha’nın aşı ve üretim işinin bittiğini aktarıyor. Ferhat SEVİM

Güncel Haberleri

Türkiye'nin en yaşanabilir 10 şehri belli oldu
Erdoğan Kılıçdaroğlu'na sahip çıktı
'Beni betona gömmek istiyor'
'Keşke 13 yıl halkı sevindirseydiniz'
AFAD duyurdu: Akdeniz'de deprem