CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, bugün TBMM’de düzenlediği basın toplantısında, gündemi değerlendirdi.
Altay, şunları söyledi:
"BİR FETÖROMAN YAZILDI SAYIN SOYLU"
"Soylu deyince aklıma dört şey geliyor. Şantaj, iftira, kumpas, yasa dışı dinleme ve izleme. Mesela Ekrem İmamoğlu’nun MOBESE kayıtlarını servis etmek, yasa dışı dileme ve izlemedir. Mesela İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde 557 terörist var deyip, bir kişiyi bile hakimin önüne koyamamak; iftiradır. Mesela ayda 10 bin dolar mafyadan rüşvet alan milletvekili var demek, Erdoğan’a karşı bir şantajdır. Mesela Sezgin Baran Korkmaz için ne demişti? Yukarından aşağıya devlet operasyonu planladık. Yukarıda kim var? Onun üstünde kim var? Sezgin Baran Korkmaz’ın yurt dışı yasağını kaldırmayı, mal varlığından konan tedbiri kaldırıp yurt dışına göndermeyi yukarıdan aşağıya yaptığımız bir devlet operasyonu diye Meclis’te söyledi. Bence bu Erdoğan’a bir kumpastır. Anlar, anlamaz; ben onu bilmem. Bir fetöroman yazıldı Sayın Soylu. Sen yeni belge gösterme, dosya sallama. Hem de 10 Ekim 2017’de. TBMM’de 15 Temmuz darbe araştırma komisyonu kuruldu, çalıştı, çalışmaları engellense de çalıştı. CHP’nin ikinci muhalefet şerhinin içine konmadığı bir rapor da basıldı. Meclis matbaasında. Fetöroman o işte. Nerede rapor? Rapor yok ya. TBMM’den 15 Temmuz Darbe Araştırma İnceleme Komisyonu’nun raporu çalındı. Fetöroman o işte. Elinden geleni ardına koyma. O dosyayı sallamakla olmaz. Aç o dosyayı. Orada bir suç varsa ve sen bunu bekletiyorsan, zaten yeni bir suç işliyorsun."
"EY SAVCI, ADINI DA VEREYİM!"
"Neye güveniyor? Şuna güveniyor: Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Parlamento Büro. Grup Başkanvekilimiz Engin Özkoç, Süleyman Soylu hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na bir suç duyurusunda bulundu. Nedir içerik, derseniz. Şudur: Süleyman Soylu, Sayın Genel Başkanımıza ağzıma alamayacağım kadar ağır ifadeleri CHP ve Kemal Kılıçdaroğlu için zikretti. Belgeli, kayıtlı. Hepsinin de kaydı var. Çok ağır şeyler var burada. Sonra savcı beye bak, savcı. Savcıya bak hizaya gel. Savcı bey şöyle diyor: Türkiye Cumhuriyeti İçişleri Bakanı Süleyman Soylu hakkındaki iddiaların görevinden kaynaklanan eylemlerle ilgili olup, bakanlık görevi kapsamında bulunduğu… Pes, yazıklar olsun. Türkiye’nin ikinci büyük partisinin genel başkanına ağza alınmayacak hakaretleri edeceksiniz, toplumu kin ve nefrete sevk eden bir ton laf edeceksiniz, CHP il başkanlarının şehit cenazelerine alınmamasını talimat olarak vereceksiniz. Ettiğin küfürleri saymıyorum… Ey savcı, adını da vereyim. Hamza Yokuş. Sen nasıl savcısın? Soylu hakkındaki iddiaların görevinden kaynaklı olduğunu yazıyorsun. İçişleri Bakanı’nın görevi ana muhalefet partisinin genel başkanına küfretmek değildir. İçişleri Bakanı’nın görevi, CHP’li belediye başkanlarına kumpas kurmak değildir. AK Parti’ye oy vermeyen tüm ahaliyi terörist ilan etmek değildir. Uyuşturucu baronları ile kara para aklayıcıları ile fotoğraf çektirmek değildir."
"FOTOĞRAF ÇEKTİRDİĞİ KARA PARA AKLAYICISINA POLİS MÜDAHALE EDEMİYOR"
"Senin fotoğraf çektirdiğin kara para aklayıcısına sokaktaki polis müdahale edemiyor. Senin kripto para yolsuzluğunu yapan insana polis müdahale etmiyor. Hatta giderken kapıyı açıyor. Ne bu, suçluyu kayırma. TCK 283. Başka, tutuklu, hükümlü veya suç delilini bildirmeme. TCK 284. Ne bu? Ayda mafyadan 10 bin dolar alan milletvekili… Suç delilini bildirmeme maddesine giriyor bu. Türk Ceza Kanunu’nun 13 ayrı maddesinde belirtilen suçları işlemiş bir İçişleri Bakanı orta yerde duruyor. Nasıl olacak? Bu ülkenin iç barışı nasıl sağlanacak? Bu ülkede demokrasiden nasıl söz edilecek?"