CHP Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Fethi Açıkel, "Pek çok özgürlük alanında yaşanan gerileme ve Saray rejiminin neden olduğu demokrasi krizi, Türkiye’de gazeteciliği bitme noktasına getirmiştir. Saray rejimi, gazetecileri adeta persona non grata yani istenmeyen kişi olarak görmektedir" dedi.
Açıkel, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü dolayısıyla Türkiye’de gazetecilerin sorunları ve medyanın durumu ile ilgili bir çalışma yaptı. Kılıçdaroğlu, “Türkiye, AKP’nin 18 yıllık iktidarı sonucunda bütün özgürlük alanlarında olduğu gibi basın özgürlüğü alanında da büyük bir gerileme yaşamıştır. Otoriterleşen ve keyfileşen AKP’nin uyguladığı baskı ve hukuksuzluğun en fazla gözlendiği alanların başında medya gelmektedir” dedi.
Basının gerçek anlamıyla özgür olduğu, gazetecilerin haber yaptıkları için tutuklanmadığı ve baskı görmediği, anayasal hakları olan koşullarda çalıştığı ve özlük haklarının iyileştirildiği 10 Ocak’larda Çalışan Gazeteciler Günü’nün gerçek bir bayram olarak kutlanacağını vurgulayan Açıkel’in araştırma sonuçları şöyle:
“SARAY GAZETECİLERİ İSTENMEYEN KİŞİ OLARAK GÖRÜYOR”
“Türkiye, 2002’de 99. sırada olduğu Basın Özgürlüğü Endeksi’nde 2020 yılında 154. sıraya kadar gerilemiş ve diplere saplanmıştır. Pek çok özgürlük alanında yaşanan gerileme ve Saray rejiminin neden olduğu demokrasi krizi, Türkiye’de gazeteciliği bitme noktasına getirmiştir. Saray rejimi, gazetecileri adeta persona non grata yani istenmeyen kişi olarak görmektedir.
"YANDAŞLAR ŞİRKET ALMAYA BAŞLADI"
Geçtiğimiz 17 yılda AKP, medya sektöründe sermaye ve sahiplik ilişkilerini doğrudan müdahalelerde bulunarak çarpık bir biçimde dönüştürmüştür. Nesnel ve bağımsız medya kuruluşları, çeşitli sindirme ve yıldırma yöntemleri ile sektörün tamamen dışına itilirken, yerlerini medya alanında hiçbir deneyimi olmayan, yandaş iş adamlarının sahip olduğu şirketler almaya başlamıştır. AKP’nin baskıcı ve kayırmacı politikaları sonucunda, yurttaşlara doğru haber ulaştırmakla yükümlü medya kuruluşları büyük oranda denetim altına alınmıştır.
AKP’nin medya üzerinde %95’e varan kontrolü ve bağımsız medya kuruluşlarına ve bu kurumlarda çalışan gazetecilere uyguladığı baskı sonucunda, Türkiye’de gazeteciler haksız ve hukuksuz yargılama süreçlerine tabi tutulmakta, haberleri nedeniyle tutuklanmakta, işsiz kalmakta ve anayasal haklarından uzak koşullarda çalışmaya mecbur bırakılmaktadır.
"İŞLEYEMEZ NOKTAYA SÜRÜKLEMEYİ AMAÇLIYORLAR"
Saray rejimi, RTÜK ve BİK üzerinden bağımsız medyayı cezalandırmakta, maddi yaptırım ve karartma cezalarıyla televizyon ve gazeteleri işleyemez bir noktaya sürüklemeyi amaçlamaktadır. Maddi ve hukuki yaptırımların gölgesindeki medya kuruluşlarında çalışan gazeteciler de bu süreçten doğrudan etkilenmektedir.
"TAHAMMÜL EDİLEMEZ BASKI"
Sözcü, Cumhuriyet, BirGün, Evrensel, YeniÇağ, Milli Gazete başta olmak üzere hükümete yakın olmayan gazeteler üzerinde ve bağımsız çizgide yayın yapan TV kanalları ve internet medyası üzerindeki baskılar ve erişim engelleri tahammül edilemez noktaya gelmiştir. Cumhuriyetimizin İkinci Yüzyılı’nın arifesinde bu utanç tablosu Türkiye’ye yakışmamaktadır.