İBB Şehircilik Grubu şirketleri; KİPTAŞ, İstanbul İmar AŞ ve BİMTAŞ tarafından kurulan 'İstanbul Yenileniyor Platformu' kapsamında riskli yapıların dönüşümü devam ediyor. Kadıköy, Kartal ve Şişli’de yer alan depreme dayanıksız blokların yerine yapılacak 4 projenin temeli; CHP Genel Başkan Yardımcısı Gamze Akkuş İlgezdi, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Kartal Belediye Başkanı Gökhan Yüksel, Kadıköy Belediye Başkanı Şerdil Dara Odabaşı, CHP İBB Grup Başkanvekili Tarık Balyalı, milletvekilleri, milletvekili adayları ve coşkulu bir vatandaş topluluğunun katılımıyla atıldı.
Toplu temel atma töreni, deprem riski altında olduğu için yıkılan, Kartal Hürriyet Mahallesi’ndeki Kaper Sitesi’nin bulunduğu alanda yapıldı.
"TEMEL GERÇEK OLUNCA TOPLULUK DA GERÇEK OLUYOR"
Kendisinden önce konuşan KİPTAŞ Genel Müdürü Ali Kurt’un, atacakları temeli 'gerçek' olarak nitelemesine atıfta bulunan İmamoğlu şunları söyledi:
"Temel gerçek olunca, topluluk da gerçek oluyor. Böyle samimi bir iletişim kuruyoruz. Coşkunuz için teşekkür ediyorum. Türkiye 17 Ağustos 1999 İzmit depreminden gereken dersleri çıkaramadı. Kentsel dönüşüm, bambaşka bir yere evrildi. Halbuki kentsel dönüşüm, varlık-yokluk sorunu gibi ele alınmalıydı. Ama İstanbul'da bunun modeli değişti. Ama biz, 4 yıldır göreve geldiğimiz an itibariyle, bu konuyu çok ciddiye alarak, her anında tekniği, bilimi önümüze yol haritası olarak koyarak, bu işin dayanışma olmadan çözülmeyeceğini bilerek; sadece bir belediyenin, büyükşehir belediyesinin, ilçe belediyesinin değil, topyekûn bir mücadeleyle mümkün olduğunu bilerek hareket ettik."
"BU ÜLKEDE İNSAN HAYATI BU KADAR UCUZ OLMAMALI"
"İnşallah göreceksiniz, önümüzdeki süreç, şöyle bir süreç olacak. Her sorunu titizlikle ele alan, devlet terbiyesi taşıyan yöneticilerin içinde var olduğu, memleketin ve milletin çıkarını önceleyen, hak, hukuk, adalet noktasında her bireyin hakkını gözeten ve gerçekten insanlarıyla bir arada olan, kendini insanlardan koparmış bir süreç değil, insanlarıyla iç içe bir anlayışla hizmet üreten bir dönem olacak. Size bu sürecin lideri olarak Millet İttifakı’nın 13. Cumhurbaşkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun selamlarını getirdim. Bakın ranta dayalı yönetim anlayışı deprem hazırlığı konusundaki en büyük engeldir. Ne yazık ki 21 yılı aşkın süredir bu hükümet, bunu kanıtladı. Yani öncelikleri hep rant oldu. Bu ülkede insan hayatı bu kadar ucuz olmamalı. Bu işi mutlak bir sorumluluk gerektirir. Buna göre 14 Mayıs'a hep birlikte yol almamız gerektiğini hepinize hatırlatmak istiyorum."
"YANİ HORTUMDAN BETON DÖKÜLÜRKEN DEMİRLER HORON OYNAMAYACAK BURADA"
"Kaper Sitesi sakinlerini mutlu edecek temeli atacağız. Evet, temelimiz gerçek. Hatta beton da gerçek. Bir de bu beton ve atılacak temel, insanlarımıza sıcacık yuvalarını teslim edecek. Yani hortumdan beton dökülürken demirler horon oynamayacak burada. Burada demirler yerinde sapasağlam duracak. Size şunu tavsiye ediyorum sevgili halkımız: Sizi aldatacak aklın içinde bulunduğu bir mekanizmaya, asla güvenmeyin, asla. ‘Ya öyleydi, kerhendi, şuydu, buydu…’ Hayır; küçük detaylarda saklıdır insanların ve süreçlerin kişiliği ya da metodu, yöntemi. Biz, işimizi ciddiye alıyoruz. Neyse doğru, onu söylüyoruz. Yakın zamanda, İstanbul'dan milletvekili adayı olunca, İstanbul'la ilgili konuşmaya başlayan sevgili Çevre ve Şehircilik Bakanı diyor ki ‘Beş yılda depremle ilgili sorunları çözeceğim.’ Ya Allah aşkına, 21 yıldır iktidarsınız, son 5 yıla da baksanız, yani demek istiyor ki; ‘Benim 5 yıl yaptığım görevde, İstanbullulara o görev süreci heba oldu, bir 5 yıl daha istiyorum.’ Vallahi de billahi de işte bu siyaset aklı, insanları kandırma, aldatma aklı, bizim insanımız tarafından kolayca anlaşılacak ve kesinlikle reddedilecek bir akıl."
"POLİSİMİZİ BU GÖRÜNTÜYE MAHKUM EDENLERİ KINIYORUM"
Bu açıklamayı yapan arkadaşlara bir hatırlatma yapacağım. Gerçekten utanç verici bir olay anlatacağım size. Üsküdar'da, İstanbul'un en güzel hattı olan Boğaz’ın hemen kıyısında bir cami var: Kuşkonmaz Camii. Naif, dünya güzeli bir camidir. Hemen Boğaz’ın kıyısında, rüzgâr çok estiği için de kuş konamazmış. Onun için caminin adı Kuşkonmaz Camii olmuş. Biz, o caminin önüne kısacık bir platformla geçiş yaptık. Cumhurbaşkanlığı’na varıncaya kadar, orasıyla ilgili açıklama yapıldı. ‘Efendim bu doğru mu yapılıyor? Eksik mi yapılıyor? Oraya çakacağınız kazık camiye zarar verir’ falan... Kalktık biz burayla ilgili teknik açıklamamızı yaptık. Hatta ben o zaman, ‘Biz aynı zamanda bu caminin etrafını, benzetmek gibi olmasın, bir ur gibi saran o çirkin, sözüm ona kafeleri, baraka gibi kafeleri de yıkacağız’ dedim. Ve o günden sonra hukuki işlemlerimizi başlattık. Biz oraya gidiyoruz. Yıkım yapmak için tebliğ yapıyoruz, pat diye yürütmeyi durdurma vesaire… Yine yıkıma gideceğimiz esnada, bu sefer ne oldu biliyor musunuz? Kafeyi kim koruyor biliyor musunuz? Polis koruyor. Ve polisimizi bu görüntüye mahkûm eden kim yetkiliyse, emniyet müdüründen valisine, bakanına varıncaya kadar kınıyorum. Hepinizi kınıyorum. Ayıptır. Devletin zabıtasına karşı bir kafeteryayı koruyacak kadar akıl gitmiş. Bir bakıyoruz; ‘Efendim AK Parti'nin aday adayı sahibi vesaire.’ Bu kadar kötülük olmaz.
"MİLLETİN HAKKINI, ÇOCUKLARIN HAKKINI, GENÇLERİN VE KADINLARIN HAKKINI KORUMAK İÇİN GELİYORUZ"
Mahkeme İBB’nin yıkım kararını kabul etti. Şehircilik Bakanı, işte bu binalarla uğraşacak olan, esas işi bu olan Şehircilik Bakanı, alelacele 2 ay önce buraya bir de imar vermiş. Sevgili halkım; bakın benim paylaşımlarıma, bunların basınının o yalan uydurma işlerine değil. Lütfen dikkat edin. Ben de diyorum, ‘Allah aşkına sizin nerede çevreniz, nerede şehirciliğiniz? Vallahi çevreye verdiğiniz duyarlılığınız da batsın. Şehirciliğe verdiğiniz duyarlılığınız da batsın. Sizin çevreniz de şehirciliğiniz de bir kafeteryayı koruma işi. Bu kadar basit. Bütün bu haksızlıkları ve hukuksuzlukları, hep beraber bertaraf edeceğiz. Biz bir avuç insanın değil, milletin hakkını korumak için geliyoruz. Milletin hakkını, çocukların hakkını, gençlerin hakkını, kadınların hakkını korumak için geliyoruz. Ve bütün çeşitliliğimizle geliyoruz. Sadece saygıdeğer 13. Cumhurbaşkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu değil; evet farklı görüşlerde olan o Altılı Masa’nın zenginliğiyle beraber, ortak akılla beraber hep birlikte mücadele edeceğiz.
MUSTAFA DESTİCİ'NİN ERKAN BAŞ'A YÖNELİK IRKÇILIĞINA TEPKİ GÖSTERDİ
Önümüzdeki dönemin siyasi bir yarış değil, revizyon ve restorasyon dönemi olacak. Milletimizi ayıran, ayrıştıran, bölen, bölüştüren, parçalayan, o taraf bu taraf… Milleti bırak; iki komşuyu bile birbirinden soğutacak kadar acımasız davranan bir siyasal süreçle, en tepesinden ilçedeki yöneticisine kadar, bizim derdimiz bunlara büyük bir ders vermek. Bunun adı demokrasi dersi olacak. Halbuki biz meseleye şöyle bakıyoruz: Bu memleketin her inancı bizim. Bu ülkede yaşayan herkesin yaşam biçimi bizim; giyimi, kuşamı hayata bakışı. Bu memleketi her etnik kökeni; Türk'ü, Kürt'ü, Laz'ı, Çerkez'i, benim Boşnak kardeşlerim. O, Boşnak kardeşlerime laf eden, bu milletin çimentosu, taşı, toprağı olan Boşnak kardeşlerime laf eden aklı da buradan kınıyorum. Sadece Boşnak kardeşlerimden, hemşerilerimden, vatandaşlarımdan değil, bütün milletimizden özür dilemeli. Bir vatandaşımıza bile hakaret ederek siyaset ya-pı-la-maz. Onun için, işte bu değerlere müdahale, bu tür insanları ayrıştıran aklı, aynen 31 Mart'ta ve 23 Haziran'da sandığa gömdüğünüz gibi, evlerine yollamaya hazır mıyız? Çok çalışacağız mı? Sandıklarda görev alacağız mı? Hep birlikte sandığa gideceğiz mi? Herkesi ikna edeceğiz. Var mısınız sevgili gençler? Gençliğimiz var. Yolumuz uzun. Değil mi? Hep beraber yol yürüyeceğiz. Ve bu seçim, bir demokrasi bayramına dönecek. 15 Mayıs'ta pırıl pırıl bir güne uyanacağız. Ve sevgili hemşerilerim; size söz, Allah şahit, Ramazan ayında söz. Çok çalışacağız. Var mısınız çalışkanlıkta benimle yarışmaya? O zaman söz veriyoruz burada. Söz mü? O zaman bir şey kalıyor; hiç unutmayacağız, herkesi kucaklayacağız, herkese güler yüzlü konuşacağız, kalplerini kazanacağız. Seksen altı milyon insan için kazanacağız. Ve her şey çok güzel olacak."