Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eski metin yazarı Aydın Ünal, Yeni Şafak'ta yayımlanan yazısında son haftalarda iktidar partisi liderinin yüzünde 'farklı bir ifade' olduğunu savundu.
"BU İFADEYİ 'KADERE TESLİMİYET' OLARAK OKUMAYI YEĞLİYORUM"
"14 Mayıs seçimlerini kazanacak olmanın verdiği rahatlık mı? Hayır, bunun ötesi. Zira o kadar çok seçime girdi ki Erdoğan, seçim öncesi yüzüne yansıyan o rahatlığı, o kendinden eminliği çok iyi tanıyoruz. Bu yeni ifadede fazlası var. Çevremde kimileri bunu 'umursamazlık', 'aldırmazlık' olarak tanımladılar. Öyle mi? Sanmam. Şahsen bu ifadeyi 'kadere teslimiyet' olarak okumayı yeğliyorum" diyen Ünal, devamında Erdoğan'ın siyasi hayatından bahsettikten sonra şunları kaydetti:
"(...) İnşa ettiği yollar, konutlar, köprüler, hastaneler, okullar, havalimanları, hızlı tren hatları ile Türkiye’nin standartlarını çok yükseğe çıkardı. Savunma sanayiinde gerçekleştirdikleri ile hayallerin ötesine geçirdi ülkeyi. Türkiye’yi, içerde ve dışarda karşı karşıya kaldığı krizlerin her birinden 'diklenmeden dik durarak' çıkardı.
Bir insan ömrüne sığmayacak kadar çok ve büyük işler yaptı Erdoğan.
Benim okumam o ki; son haftalarda yüzüne yansıyan o ifadeyle Erdoğan 'ben yapacağımı yaptım. Sorumluluğumu yerine getirdim. Hayatımı ülkem ve milletim için feda ettim. Eğer tekrar seçilirsem daha fazlasını da yaparım. Durmam, duraklamam, dinlenmem. Tecrübemi ve enerjimi son damlasına kadar yine ülkem ve milletim için feda ederim' diyor. Bunun rahatlığı içinde. Kadere ve milletin takdirine teslim olmanın verdiği bir rahatlık, bir eminlik, bir sükûnet hali yansıyor yüzüne.
'Biz bu yola kefenimizi giyerek çıktık' dedi defalarca. Bu sözünde ne kadar samimi olduğu tekrar tekrar test edildi. Ölümü öldürmüş bir mü’mini korkutamazsınız, kaygılandıramazsınız. Onun yüzünde stres, bunalım, tedirginlik göremezsiniz.
'Ne yazıldıysa o' diyor Erdoğan. 'Kahrın da hoş, lütfun da' rahatlığını sergiliyor. Aslında yüzündeki bu ifadeyle, bu teslimiyetle, sorumluluğu üzerinden atıyor, 'ben yapacağımı yaptım' diyor ve bütün sorumluluğu millete yüklüyor. Topu penaltı noktasına koyup kenara çekiliyor; 'ister gol at, istersen tribünlere fırlat' diyor. (...)"