Kalın'ın açıklamalarından satır başları şöyle:
"Cumhurbaşkanımızın 13 Kasım'da gerçekleştirdiği ziyaretin bizim açımızdan başarılı geçtiğini ifade etmek isteriz. Sayın Cumhurbaşkanımız tabloyu net bir şekilde ortaya koymuştur. Sayın Trump'la ikili konular etraflı bir şekilde ele alınmıştır. S-400'den F-35'e kadar açık ve samimi biçimde ele alınmıştır. Sayın Cumhurbaşkanımızın 5 senatörle yaptığı görüşmede Türkiye'de beklentileri, güveenlik kaygıları açık bir şekilde ifade edilmiştir. Dolayısıyla toplantı öncesi 'radikal kopuş olacak' beklentilerin boşa çıktığını söyleyebiliriz. Egemenlik hakları çerçevesinde ABD ile ilişkilerimizde eşit anlayışta temel prensibi oluşturmaktadır.
"Türkiye Cumhuriyeti'nin kendi imkan ve kabiliyetleriyle geliştirdiği bu harekat, terör devletine çok ciddi bir darbe vurulduğunu mutlaka tarih yazacaktır. Harekatın başarısını ve sonrasında elde ettiklerimizi gölgeleyecek spekülasyondan uzak durulması gerekiyor. Uluslararası arenada bu çerçevede 3-4 Aralık'ta Londra'da NATO zirvesi gerçekleştirilecek. Sayın Cumhurbaşkanımız bu zirvede birtakım tespit, değerlendirme ve suçlamaların olduğu ortamda ciddi bir hazırlık yaparak gidecektir. NATO'nun 21. yüzyıldaki konumu, pozisyonu, öncelikleri bakımından bir zihni berraklığın olması gerekiyor. Bu zirvenin NATO'nin geleceğine ilişkin daha berrak, aydınlık bir tablonun çıkmasına vesile olmasını ümit ediyoruz.
"Avrupalı mevkidaşlarımızın önerisi bu zirvenin bir defalığına mahsus olmak değil düzenli olarak yapılamsı önerileri var. Prensipte böyle bir platformun etkin şekilde kullanılmasının iyi olacağı kanaatindeyiz. Suriye Milli Ordusu unsurlarının bölgede güvenlik ve istikrar çalışmalarının devam ettiğini belirtmek istiyorum. Sahada tahrik ve tacizlerin olduğunu hep birlikte görüyoruz. 17 Ekim-22 Ekim anlaşmalarının muhatabı olan ABD ve Rusya Federasyonu'na mutabakat şartlarının yerine getirmesini yineliyoruz.
"Aynı anda Irak, Suriye ve Türkiye Cumhuriyeti topraklarında farklı üç büyük askeri operasyonunun yapılmakta olduğunu hatırlatmakta fayda var. Bu tabyola baktığınız zaman PKK terör örgütü ve Suriye'deki uzantılarına, DEAŞ terör örgütüne karşı hamdolsun ciddi neticelerin alındığını görmekteyiz. Sayın Cumhurbaşkanımızın koordinesinde İçişleri Bakanlığımız, Milli Savunma Bakanlığımız, Milli İstihbarat Teşkilatımız, jandarmamız ve polisimiz eşgüdümlü olarak çalışmaları yürütüyorlar. Resulayn-Tel Abyad bölgesinde YPG'nin planının ne olduğu açıkça ortaya çıkmaktadır. Aslında YPG, DEAŞ'ın geri gelmesini istiyor. DEAŞ tehdidinin devam etmesi gerektiğini gayet iyi biliyor. 'DEAŞ tehdidi geri geliyor, canlanıyor' gibi söylemler gündeme geldiğinde bunlara dikkatle bakmak gerekiyor. Terör örgütünün DEAŞ'la mücadele gibi bir önceliği yok.
"Suriye'de bir seçim yapılması gündeme gelecektir. Anayasa Komisyonu çalışmalarını tamamlaması ve ardından seçimler yapılması Suriye'deki siyasi sürecin ilerletilmesi bizim için hayati öneme sahiptir. Seçimlerin uluslararası gözlemciler nezdinde yapılması büyük önem arzediyor.
"ABD'nin İsrail'in Batı Şeria'da işgal ettiği yerlerin uluslararası hukuka aykırı olmadığı açıklamasını kınıyoruz ve kabul etmiyoruz. İsrail'in yaptığı işgaldir. Bunun adı işgalin meşrulaştırmaktır. Batı Şeria, Kudüs, Gazze'de Filistin topraklarının işgal edilmesini hiçbir şekilde kabul etmediğimizi, Filistin halkının meşru davasının yanında olacağımızı özellikle ifade etmek istiyorum. ABD Büyükelçiliği'nin Tel Aviv'den Kudüs'e taşımasının ardından gerginlikleri hep birlikte gördük. Golan Tepelerinin adeta İsrail'inmiş gibi takdim edildiğini nasıl sorunlar yarattığını gördük. Bu kararı kınadığımızı, reddettiğimizi ifade etmek istiyorum.
"Ahıska Türklerinin sürgününün 75. yılını idrak ediyoruz. 100 bini aşkın Ahıska Türkü asırlardır yaşadıkları topraklardan uzaklaşmak zorunda kaldılar. Sürgünün gayri insani sonuçları Ahıska Türkü kardeşlerimiz tarafından yaşanmaya devam etti. Ahıska Türkleri dünyanın 9 farklı ülkesinde yaşıyor. Bizim neredeyse 20 yıldır devam ettirdiğimiz bir çalışma var. Ahıska Türklerinin tarihi yurtlarına geri dönmesiyle ilgili. Bu konuda maalesef özellikle AGİT bünyesinde yürütülen çalışmalar kısmi bir katkı sağladı. Sürgünün 75. yıldönümünde Ahıska Türkleri kardeşlerimizin bulundukları yerlerde güven ve refah içerisinde yaşamaları için ellerimizden geleni yapmaya devam edeceğiz. Ahıska Türkleri gittikleri yeri abad etmişlerdir. Sürgünün 75. yıldönümünde Cumhurbaşkanımız adına onların hüznünü, acılarını paylaştığımızı tekrar etmek istiyorum."