Aslında bu tiyatronun ve satılmışlığın öyküsünü anlatmaya tam 2 yıl önceden başlamak gerekir. Bizim kandırılmaya alışmış ve adeta kandırılmaktan yalama olmuş kitle, Kudüs’ün ABD Başkanı Trump’ın son açıklaması ile İsrail’in başkenti olarak tanındığını sanıyor. Oysa daha 2 yıl önce bu iş bitmişti. Oysa, hepsi dünya Müslümanlarının azar azar gazını ala ala, alıştıra alıştıra yapılıyor.
13 Aralık 2017 tarihinde İslam İşbirliği Teşkilatı’nın aldığı karar sonrası, hemen kolları sıvayıp durumu analiz etmek için, 15 Aralık günü bir yazı kaleme almıştım. Çünkü tehlikenin farkındaydım. Türk kamuoyu, iktidarı ve muhalefetiyle bir tiyatro ile uyutuluyordu. ‘Bir zulme engel olamıyorsan en azından onu herkese duyur’ sözünden yola çıkarak, en azından ihaneti analiz edip, ortaya koyup yazmalıyım dedim. Ve hemen bir internet sitesinde yayınlanmak üzere, ‘İS(RAİL)LAM İŞBİRLİĞİ TEŞKİLATI VE KUDÜS’ÜN PERDE ARKASI’ başlıklı bir yazı kaleme aldım. Bu yazıyı aynı zamanda, sosyal medya üzerinden yaklaşık 300 bin takipçili, milliyetçi çizgide bir sayfada da paylaşılmasını sağladım. Epey ses getirmişti. Şimdi bu yazının önemli kısmını sizinle paylaşıyorum.
‘Ben hariç, hepiniz umutlandınız, hepiniz bir şeyler beklediniz. Belki de ilk defa, iktidarın doğru bir strateji izlediğini sandınız. Hatta, MHP’yi saymayın ama, CHP dahi, iktidarı bu konuda destekledi. O kadar ustaca kurgulandı ki her şey, herkes bu zokayı yuttu. Önce ABD denen terör devletinin elebaşısı Trump, İsrail’in Kudüs’ü başkent yapma talebini onadı.
Ardından, sözüm ona Müslümanlar tepki gösterdiler. ‘Öfke Cuması’ bilmem ne halt propagandalarla, güya tepkilerini gösterdiler. Açık söyleyeyim, Müslümanların yüzde 80’i gazla çalışır, akıl işletmezler. Türkiye’deki İslamcılar da öyleler. İşte tam da bunu bildikleri için, oyunu ona göre kurguladılar. Burada iki adet başrolümüz var. Donald ve Tayyip, yani iki sıkı dost başrolü paylaşıyorlar.
Ben demiyorum, ‘sevgili’ AKP Genel Başkanı diyor. ‘Dostum Donald’ diyor.
Önce Trump ‘İsrail’in başkenti Kudüs’tür’ dedi. Sonra Erdoğan kılıcı çekti, topladı İslam İşbirliği Teşkilatını ‘Eyyyy, turp beyinli Trump sen kimsin yaa? Sen ne yapmaya çalışıyorsun’ dedi. Sonra İslam ülkelerinin lideri edasıyla ‘Doğu Kudüs de Filistin’in başkentidir’ dedi ve onaylattı.
Önce soralım; neden ‘Doğu Kudüs’? Batısı ne olacak? O nereye gitti?
Ya da, orayı kime vereceksiniz?
Yanıt çok basit dostlar. Batı Kudüs’te binlerce Yahudi yerleşimci var. İsrail Batı Kudüs’ü istiyor zaten. Batı ve BM ise iki devletli çözüm öneriyor. Müslümanlar ise ‘Hayır İsrail işgalcidir. O tası tarağı toplayıp, gitmelidir’ diyordu.
Şimdi ne olacak biliyor musunuz? Bizler gidip Doğu Kudüs’ü Filistin’in başkenti olarak onaylatacağız Birleşmiş Milletler’de. Ardından İsrail de Batı Kudüs’e konacak ve oranın da kendi başkenti olduğunu BM’ye onaylatacak.
Peki, sonra ne olacak? İsrail amacına ulaşmış olacak. Başkentini Tel Aviv’den Kudüs’e taşıdığı gibi, bunu da uluslararası camiaya da onaylatacak.
Zaten, İsrail de bunu istemiyor muydu?
Peki, Erdoğan’ı neredeyse Kudüs fatihi ilan edecek olanlar, hiç şundan haberdarlar mı ki, bu İslam İşbirliği Teşkilatı’nın sonuç bildirgesine İran, Lübnan, Cezayir, Yemen gibi ülkeler imza atmadılar ve bundan ısrarla çekindiler. Çünkü oyunu gördüler. Baş aktör BOP Başkanı ise, hemen rolünü icra etti. En büyük ihanete imza attı. Peki, Erdoğan bunu neden yaptı? Nasıl ve ne için böyle büyük bir ihanete imza attı?
ABD’deki ‘Zarrap Davası’nın ucu Erdoğan’ın şahsına kadar uzanmıştı. Bir çare aranmalıydı. Çare bulunmuştu. Suud ve Katar nasıl ABD’ye rüşvet vererek paçayı yırttıysa, bizimkiler de aynını yapacaktı. Yaptılar!
Erdoğan, ‘Zarrap Davası’nı kapatma karşılığında Kudüs meselesinde görev üstlendi. ‘Amerika aman bana dokunma, bin yaşa’ kendi atalarının sözünden yola çıkarak, bu hamleyi yapıverdi. Yahudilere Batı Kudüs’ü vermek için Doğu Kudüs bizim diye bir çıkış yaptı.
İslam İşbirliği Teşkilatı zaten ABD güdümündeki ülkelerin çoğunluğunu oluşturduğu bir yapı değil mi? Elbette öyle. Erdoğan ‘Zarrap Davası’ uğruna Kudüs’ün batısını Yahudilere hediye etti. Bunu yaparken de kahramanlık destanı yazdı. Filistin’i verirken, bunu kahramanlık olarak gösterebilen tek dünya Müslüman lideridir, kendisi. Asla, bu alanda kendisine yetişebilecek ikinci bir baba yiğit bulunamaz. Bu sefer, muhalefeti bile kandırdı bu konuda yanına çekti.
Düşünün, Erdoğan muhalifi en çok satan ‘Kemalist gazete’ bile bu tuzağa düştü. Doğu Kudüs Başkent ilan edilsin diyor. Muhalif, Türk Milliyetçilerinin gazetesinde de aynı durum hâkim. Yani açıkçası, Türk medyası Kudüs meselesini analiz etmede ve doğru yorumlama konusunda sınıfta kalmıştır. Gerçeklikten son derece uzak, köylü kafasıyla iş gören bir basınımız var.
İşte dün tiyatroyu sahneye koyan taraflar, bugün ikinci sahne ile karşımızda. İki yıl önceki filmin devam filmini çekiyorlar. Adım adım iki devletli çözüm planı işliyor. Nasıl bu duruma geldik? diye sorgulayanlar için bir ipucu olarak İslam İşbirliği Teşkilatı’nı kimler kimlere kurdurdu, onu bir araştırsın. İşte o zaman, benim bu teşkilat için neden ‘İsrail İşbirliği Teşkilatı’ dediğimi daha iyi kavrayacaktır. Son olarak şunu eklemek isterim ki; dünya üzerindeki bütün İslamcı hareketler, ister Şii ister, Sünni hepsi emperyalizmin kuklalığını yapar ve dolaylı yoldan da olsa, onların değirmenine su taşırlar. Artık gerisini siz düşünün.
Türk Aklı Düşünce Birliği Başkanı
Onur Beyhan