Cafer Özilhan: Neden yazdım?
Emin Çölaşan’ın “Önce insan, sonra gazeteciyim” sözlerini hiç unutmadım. Gazeteciliğe ilk başladığım günden bugüne, özel yaşamımda, mesleki yaşamımda ve yaşadığım her olayda, bu sözü anımsadım. Tuttuğum günlüklerde, aldığım notlarda “yaşanmış” olana, “insani duygularımı” ekledim. Günlükleri ve notları öyküleştirmeye karar verdiğim anda da, hep “insanı insan yapan değerleri” anımsadım, yaşamımın her anında olduğu gibi.
Çocukluğumun en güzel eğlencesiydi “Topaç” çevirmek. İpi özenle sarıp fırlatmak, topacın kendi çevresinde dönmesi, ucunun döndüğü yeri tahrip etmesi...
İçinde yaşadıkları toplumu, çalıştıkları işyerini, siyaset yaptığı parti ya da örgütü tahrip eden, mesleki ve siyasi değerleri, kendi kişisel hırs ve çıkarından sonra anımsayanları tanıdıkça o çok renkli topacın, dönmesini sağlayan ipi tutan elin istediğini yapmak için dönen insanları tanıdım. Ve kişisel olarak hem kendimle hesaplaşmak, hem de “paranın peşinden hızla koştukları için, ahlakın yetişemediği insanları” anlatmak istedim.
Okurun, yolda, işyerinde, toplum içinde yaşayan topaçları tanımasına katkısı olur mu? Bilmiyorum. Öykülerdeki “insanı değerleri unutmuş” insanların, öyküdeki hayvan kahramanlarla tek benzerliği “canlı” olmaları. Ben hiç topaç gibi dönen hayvan görmedim çünkü...