Osmanlı ailesinin mensuplarının düğününde Şevki Yılmaz isimli şahsın Cumhuriyet'in kurucularına hakaret etmesi tepki çekmeye devam ediyor. Son olarak CHP'nin eski Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da topa girdi ve okul arkadaşı MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'ye seslendi.
"AĞZINDAN SALYALAR AKARAK ATATÜRK'E ÇATALLI DİLİNİ UZATAN SOYSUZA TEK KELİME EDEMEYEN OKUL ARKADAŞIM"
Kılıçdaroğlu şöyle dedi:
Ağzından salyalar akarak, Kurtuluş Savaşı kahramanımız Büyük Önderimiz Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’e çatallı dilini uzatan soysuza tek kelime edemeyen okul arkadaşım, 15 Temmuz darbe girişimi için asılsız bir iddianın peşine düşmüş ve hemen savunmaya geçmiştir.
"ŞİMDİ ATATÜRK'E DİL UZATANLARA DAHİ BİR ŞEY DİYEMİYOR"
Oysaki bir zamanlar ne kadar cesur konuşurdu, suda ateşin nasıl yanmayacağını, balda tuzun bulunmayacağını ve kimden Cumhurbaşkanı olmayacağını söylerdi. Şimdi Atatürk'e dil uzatanlara dahi bir şey diyemiyor...
"KÖHNE BİZANS'IN YILDIZ BURCUNDA İKAMET EDEN BAYKUŞ ÖZENTİLERİNE VE KALINTILARINA SÖYLÜYORUM"
İyi dinleyin, Köhne Bizans'ın Yıldız burcunda ikamet eden baykuş özentilerine ve kalıntılarına söylüyorum; Türkiye’nin yönetim şekli ile ilgili tartışmalar 29 Ekim 1923'de ebediyen son bulmuştur! Aklınızdakini kursağınızda bırakırız!"
MAHMUT ŞEVKET PAŞA KİMDİR?
Mahmud Şevket Paşa'nın askere hitap ettiği sözler şu şekildedir:
"Kardaşlar,
Yüzbinlerce şühedanın kanı pahasına kazanılan meşrutiyetimizi mahvedip yerine yine istibdatı ikame etmek üzere İstanbul'da, o köhne Bizans'ın Yıldız burcunda ikamet eden baykuş, insan kanı emmekten, öksüz yetimlere gözyaşı döktürmekten mütelezziz olan haris, 600 senelik muhteşem, muzaffer bir milletin tarihini, ecdadın namusunu lekeleyen o insan kıyafetindeki canavar, İstanbul'da avcı taburlarını iğfal ettirmişti, para mukabilinde namuslarını satan o alçaklar da sair muti askerleri cebren ve tav'an isyanlara iştirak ettirmişler. Orada ne kadar hamiyetli kardaşlar, ne kadar genç mektepli zabitler varsa cümlesi birer suret-i feciyede şehit ediliyorlar.
İşte, bu şühedanın içinde Asar-ı Tevfik zırhlısı kapudanı Ali Kabuli Bey de var. İstanbul'un erbabı namusu pencerelerden bile bakmaya cesaret edemiyorlar. Makarr-ı hilafet kan ağlıyor. Payitaht bizden, ordudan, imdat bekliyor. Vatan gidiyor, millet mahvoluyor. Ne duruyoruz? Bizde cesaret, bizde hamiyyet yok mu?
İşte ben, tekmil servetimi ordunun masarıf-i iftihariyyesine hayatımı, hayatımı da vatana feda ediyorum. Hürriyetin istihsali için benimle beraber İstanbul'a gidecek içimizde kaç kahraman var? Bir subay: "Paşa, kumandan hepimiz gideceğiz. Cümlemiz sana hıre olacağız. Kanımımzın son damlasını vatanın, Meşrutiyet'in istihsali için dökmekten, bu uğurda güle güle can vermekten ictinap eden içimizde bir kişi yoktur. Hepimiz hazırız, emrinize muntazırız."
Öyleyse, ordu marşı çalarak eyy!"