Walid Phares’e göre, Suriye Demokratik Güçleri’yle (DSG) birlikte uygulanacak olan ilk plan, A planıydı. ABD ordusunun büyük bir konuşlandırması olmadan Suriye'nin kuzeydoğusunda varlık gösterebilmesi, Washington'da Başkan Trump'a karşı güçlü bir muhalefet dolayısıyla bu plan uygulanabilir değildi.
Bu nedenle B Planına, yani çekilmeye başvurdular. Ancak Türk hükümetinin saldırısı, Trump’ın müzakereler için Ankara’ya yardımcısını göndermesine yol açtı. Phares, ABD’nin çekilme kararının, Suriye’nin kuzeyindeki Amerikan kuvvetlerinin konumunun herhangi bir çatışmaya izin vermemesi, Türk hükümetinin müzakere kabul etmemesi ve operasyon konusunda ısrar etmesinden kaynaklandığını dile getirdi.
ABD ve Türkiye, sınırlar boyunca “Güvenli Bölge” ilkesini kabul ettiler ve Avrupa ülkelerinin bölgenin tüm bileşenlerini korumak için birliklerini konuşlandırmalarını istediler.
Walid Phares, söyleşide DSG’nin yeniden düzenlenmesi, rehabilitasyonu, silahlandırılması ve donatılması ve 30 km’lik hattın güneyinde kalan ABD kuvvetleriyle yeniden konuşlandırılmasını da içerecek şekilde konumunun yeniden yapılandırılmasını içeren Plan D’den söz etti.
Bu plana göre, ABD güçleri petrol sahalarına yayılacak ve DSG güçlerinin milis yapılanmasından düzenli bir orduya dönüştürülmesi için stratejik olarak güçlendirilmesine yardımcı olacak.
Eski danışman Phares, petrol sahaları ile ilgili kararın, Bağdadi operasyonundan sonra basın toplantısında, ABD kuvvetlerinin bu bölgeleri savunacak stratejik bir güç olarak orada olacağını açıkça belirten Başkan Trump tarafından verildiğini belirtti.
Phares, ABD'de Trump yönetimi üzerinde Kongre ve Trump'a seçmenlerinin büyük kısmından Suriye’deki müttefiklerinden vazgeçmemesi yönünde önemli bir baskı olduğunu ve bu nedenle B Plan'ından D Plan'ına dönüldüğünü vurguladı.
D Planı'nın senaryosu, Trump'ın dediği gibi, Kuzey Irak Kürt Bölgesi'nin başkenti Erbil'de temeli güçlendirilecek bir üs içeriyor. Böylelikle Irak ve Suriye Kürt bölgeleri arasındaki işbirliği ve koordinasyon herhangi bir birleşmeye ihtiyaç duymadan, sadece stratejik işbirliği ve koordinasyon şeklinde gerçekleşebilecek.
Walid Phares, "ABD Temsilciler Meclisi’nin Türkiye aleyhindeki kararı ve yaptırımların, Kongre ve Trump yönetiminin DSG ve Kuzeydoğu Suriye ve Kuzey Irak’taki azınlıklarla olan ortaklığını sürdürmeye ve onları stratejik ortaklar olarak kabul etmek" anlamına geldiğini vurguladı.