TÜSİAD VE TÜRKONFED başkanları yüksek enflasyon ve faiz politikası nedeniyle hükümeti eleştirdi.
Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED) ve Türk Sanayici ve İş İnsanları Derneği’nin (TÜSİAD) ‘Anadolu Buluşmaları'nın ikinci etkinliği Mardin'de düzenlendi.
“Hepimizin bildiği gibi ekonomimizde son dönemde önemli refah kaybı ve enflasyon artışı ile yüz yüzeyiz” diyen TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan, “Enflasyon-kur-faiz sarmalından ekonomimizi çıkarmalıyız. Enerjimizi global ekonomide değişen sistemi anlamaya ve bu sisteme nasıl uyum sağlayacağımıza harcamalıyız” ifadelerini kullandı.
‘MERKEZ’İN FAİZİ İLE BAĞLANTI KOPTU’
Reel kesimin sıkıntılı bir durumda olduğunu belirten Turan, “Bırakınız uzun vadeli plan yapmayı, kısa vadeyi tahmin etmekte bile zorlanıyoruz. Bu koşullar yatırım yapma imkanını da sınırlamakta” dedi.
Turan, şöyle devam etti:
“Merkez Bankası faizi ile tüm faizler arasında bağlantı kopmuş, sık değişen regülasyonun oluşturduğu belirsizlik içinde bugün bankalar kredi vermekte zorlanır hale gelmiştir. Sorunu; bir sonuç olan kredilerde değil, soruna sebep olan yüksek enflasyonda aramalıyız. Konu kredi, faiz ya da kur değil aslında tam da yüksek enflasyondur.
‘ÖNCELİKLİ SORUNUN ENFLASYON ’
Türkiye'nin öncelikli sorununun enflasyon olduğunu söyleyen TÜRKONFED Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Sönmez, “Yüksek büyümenin toplumsal refah oluşturması beklenirken, gelir dağılımında yaşanan adaletsizlik ülkemizin öncelikli sorununun enflasyon olduğunu gösteriyor” dedi.
Yüksek enflasyonun yoksullaştıran bir büyüme oluşturduğunu işaret eden Sönmez, “Sadece ekonomik değil toplumsal ve sosyal sorunlara da neden olan enflasyon, toplumun refah düzeyini aşağı çekerken, üretim çarklarında ciddi bir ivme kaybına yol açıyor” diye konuştu.
Hayat pahalılığı ve satın alma gücünde yaşanan azalmanın, ekonomik ve toplumsal anlamda çalışma barışı başta olmak üzere olumsuz sonuçlara neden olabileceğini hatırlatan Sönmez şunları söyledi; “Dünya, enflasyon ile ekonomi bilimi çerçevesinde mücadele ederken, ülkemiz maalesef uyguladığı yöntemler ile ciddi olarak ayrışıyor. Karar vericilerin artık daha aktif, akılcı, yaratıcı ve bilimsel politikalar üretmeleri kaçınılmaz görünüyor.”