Uzel: Bir direniş hikâyesi

Pazar sabahı yapılacak bir kahvaltının, içilecek bir sıcak çayın ve de kallavisinden hazırlanmış bir kahvenin, haftanın tüm yorgunluğunu alacak olan sıcak bir aile sohbetinin mağdurlarıydı onlar…

Yazın piknik yapmak, kışın çocuklarıyla kartopu oynamak, kömür sobası üzerinde pişirilmiş kestane tadına varmak ve her yeni yıla girerken umutlanmak uyanmak haramdı onlara. Kalabalıktılar. Ama sonbahar misali yaprak döküleceğini de biliyorlardı. Bu da kaçınılmaz sondu.

Kabullenmek, kader veya fıtrat demek bir tercihti. Ya da kaderlerini değiştirmek. Donkişot misali yel değirmenine kılıç mı sallayacaklardı, yoksa Bolu beyine direnen birer Köroğlu mu olacaklardı belli değildi. İşte asıl meselede buydu.

“Bir yol ortasındasın ve senin,

Değişmek için çırpınıyor kaderin”

Nihat Behram’ın dediği gibiydi her şey…

Aslında, yapılan haksızlığı kabullenmek en kolayıydı, içten ah edip arkalarını dönüp başka şeylerle de meşgul ede bililerdi kendilerini. Geçmişi yok sayıp önlerine bakmak, kısıtlı imkânlarıyla yaşamak da vardı. Ya da…

Ya da parayla ölçülmeyecek değerde çocuklarına onurlu bir baba olmak, onurlu bir gelecek bırakmak…

Zor olanı seçtiler. İmkansız görüleni. Yapmayın, etmeyin nasihatlarına karşın ONUR dediler, HAK dediler, HUKUK dediler. Dile kolay tam 14 yıl. 728 hafta. 5.096 gün susmadılar. Direnmenin, onurun adını yeniden yazdılar bu topraklarda.

İş ve emek tarihi onları en doğru haliyle yazacaktır. Günümüzden gelecek kuşaklara ilham kaynağı olacaklar. Yarısı yıkılmış o devasa fabrikanın önünde hakkımızı almadan buradan bir çakıl taşı dahi vermeyiz deyişleri, yağmur, çamur, sıcak veya soğuk demeden derme çatma kurdukları direniş çadırında her pazar günü “HAK, HUKUK, ADALET” sloganları, tekstil atölyelerinden, kömür madenlerine, İstanbul’dan Türkiye’deki tüm işçi sınıfına dalga dalga ulaştı ulaşacaktır. Onların adı UZEL işçileridir. Bugün onlara en yakın olan isimlerden biriyle Uzel’i konuştuk. Uzel işçilerinin arasında dolaşırken hepsinin ortak olarak sevgiyle bahsettikleri kiminin ablası, kiminin başkanı olan Uzel sürecine son 4 yıldır katılan CHP 2019 Eyüpsultan Belediye Başkan adayı Sayın Emel Bilenoğlu ile Uzel günlüklerinden paragraflara baktık.

Emel hanım Uzel ile nasıl tanıştınız?

Öncelikle Uzel işçileri vesilesi ile tüm emekçi, işçi kardeşlerimi selamlıyorum. Aslında tanışma konusu benim için biraz kendimi de eleştirdiğim bir süreç, ben Uzel’in son 4 senesine yetiştim. Zira adaylık sürecimde pazar ziyareti yaparken Uzel ile ilgili Eyüpsultanlı bir kadın komşumuz tarafından yönlendirildim. Çırçır Pazarında boynuma sarıldı “Emel Başkanım niye hiç Uzel’e gitmiyorsunuz orada yıllarca süren bir direniş var, üzüntüden kanser olanlar, intihar edenler, cinnet geçirenler var” dedi. O günden sonra biraz geç de olsa Uzel işçileri benim hayatıma girmiş oldu. İlk pazar günü direnişlerine katıldım ve 2019 dan beri fırsat bulduğum her pazar Uzel’i ziyarete gittim.

Sizin katıldığınız sürece girmeden önce bize Uzel’in talihsiz hikâyesinden bahsetmenizi istesek.

Direnen Uzel işçilerinin önderliğini yapan Sayın Suat Bektaş ile gün be gün süreci takip ettik. Ama geçmişe dönük 15 yıllık hikâye tam olarak adaletsizliğin vücut bulmuş hali aslında. Kendisinden aldığım bilgiler şöyle. Uzel Makina 2007 de savunma sanayine yani takviye uçak, jip, tank parçası yapıyordu 2007 de 640 milyon dolar ciro yapmıştı 8 ay sonrada iflas etmiştir.…Suat bey bana bizzat kendisinin bir klasör dolusu yolsuzluk , hırsızlık, hukuksuzluk belgesini bakanlara  gönderdim dedi. Bu belgelerin de Cumhur Başkanlık makamına kadar iletildiğini ve bir geri dönüş alınmadığını söyledi. Laflarına üzülerek Uzel işçileri kimlere karşı mücadele edip kazandı siz düşünün diye devam etti. Bir de Vera varlık olayı var ki evlere şenlik. Suat bey o konu ile ilgili süreçten hep şöyle bahseder. Vera Varlık’ın   2015’ de ipotekli alacağı üzerinden yapılan ihalede, Kiptaş’ın o zamanki yöneticileri 320 milyon 150 bin Tl pey biçti Vera varlık ihaleyi geri çekti, masayı o zamanın parasıyla 120 milyon zarara uğrattı. Ben bunu ihalenin fesi davasında Vera’nın avukatına sordum sizin alacağınız 103 milyon işçi alacağı 96 milyon siz paranızı alıyorken neden ihaleyi geri çektiniz dediğimde ben sana cevap veremem demişti. Bu süreç ise neye mal oldu ne yazık ki Suat beyin anlatımı ile “Bu süreçte 2 arkadaşım İNTAHAR etti, bir arkadaşım cinnet geçirdi eşini öldürdü 8 yıl hapis yattı çıktıktan sonra üzüntüden öldü, bir çok arkadaşım üzüntüden kanser oldu öldü.” Ne yazık ki tablo bu şekilde.

Süreç nasıl ilerledi neler yaptınız birlikte?

İlk gittiğim gün başkan adayıydım, önce Suat beyle, Suat Bektaş’ la tanıştım. Haydar Beyle, Ayten Hanımla, Mahir beyle, Bayram Beyle ve burada isimlerini sayamayacağım ama her birini haklı direnişleri için ayrı ayrı selamladığım yüzden fazla kardeşimle tanıştım. Bazen güldük, bazen ağladık, birlikte slogan attık, dua ettik, ah ettik yani birbirimizle hemhal olduk aynı amaç için, yani Hak, hukuk, adalet için bir araya gelmiş sağ görüşlüsü, sol görüşlüsü tüm fikirlerin sadece Uzel’in hakkını almak için bir araya geldiği küçük bir grup olduk. Daha sonrasında Nakliyat İş’ in büyük desteği ve başkan Ali Rıza Küçükosmanoğlu’ nun da büyük desteği ile direne direne kazandık. Tabi bu direniş Türkiye’deki işçi sınıfı temsiliyetinde yapılan direnişler arasında 15 yıllık hikâyesi ile de tarihe yazılacak kadar önemli bir direniş oldu bunun da altını kalın çizgilerle çizmek istiyorum.

Süreç partiler üstü yani? Siyasi partilerden katılan olmadı mı?

Olmaz mı, tabii ki oldu, özellikle CHP’ den konuyu meclise taşıyan millet vekillerimiz, geçmiş dönem millet vekilimiz eski disk başkanı sayın Süleyman Çelebi  destek ziyaretinde bulunan  il başkanımız sayın Canan Kaftancıoğlu , her zaman yanlarında olduğunu hissettiren Büyük Şehir Belediye Başkanımız Sayın Ekrem İmamoğlu, diğer partilerden zaman zaman ziyaretlerine giden millet vekilleri ve siyasetçi arkadaşlarımız, başkanlarımız destek bulundu, ancak konuya dahil olmayan siyasi görüş her seferinde söz verip bir türlü programını denk getiremeyen iktidar partisi oldu. Hiç gelmediler ne sahip çıktılar ne de destek verdiler. Bu süreci ilk defa siyasileştirerek şunu ifade etmek istiyorum, Uzel’ e de ülkenin umudu olan ve geleceği adaletli bir şekilde yönetecek olan Millet İttifakı Sahip çıktı. İşte Tam da bu nedenle Uzel işçisi de sadece CHP grubunu ziyaret ederek Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’na teşekkür ziyaretinde bulundu.

Emel hanım hatırladığımız kadarıyla yaz kış demeden sizler de birçok etkinliklerinde bulundunuz, bunun genel siyaset niteliğinde bir geri dönüşü olur mu?

Bildiğiniz gibi 2019’da CHPden Eyüpsultan belediye başkan adayı oldum ve o süreçten beri her alan da mücadeleye omuz veriyorum. Kendi kişisel ikbalim için değil, geleceğe dair umut var eden başta parti genel başkanımızın mücadelesine katkı vermek için mücadelemiz esas olarak önemli. Bana sorarsanız il ve genel merkez düzeyinde çok kıymetli vekillerimiz mücadelelerini veriyorlar, bizlerde o mücadeleye yerelde destek veriyoruz. Tek hedefim var 2023 de millet ittifakının gelecek olan başarısına küçük de olsa katkıda bulunmak. Yerel mücadele olduğumu bu nedenle birçok kez açıkça ifade ettim ve tekrar ediyorum. Uzel mücadelesi de bu noktada benim bir ahdim ve mücadele alanım olarak anlaşılmalı. Ben Eyüpsultan’ı öğrendim, taşını toprağını insanını bildim ve yerelde çok şey öğrendim, öğrenmeye de devam ediyorum emin olun.

Bu nedenle Uzel işçilerini anlamam çok kolay oldu yani karakterlerimiz çok benziyordu. İlk gün söz verdim onlara gücüm neye yeterse dedim, haklarınızı alana kadar dedim, sözümü tuttum. Yaptığım şet çok çok önemli değildi onların yaptıklarının yanında benimki hiçti zaten. Ben belki yılda 10-15 pazar kahvaltısını kaçırdım ama onlar hayatlarının en önemli zamanlarında kışın zemherisinde, güneşin sıcağında her pazar oradaydılar.

Son olarak işçi mücadelesi ve Uzel ile neler Söylemek istersiniz.

Ülkemizde gerek Uzel işçileri gibi, yakın zamanda Neo Trend işçileri ve daha nice işçi arkadaşlarımın hak mücadelelerini takdir ve saygıyla karşılıyor ve destekliyorum. Ayrıca sonu gelmeyen, ismini de cinayet yerine kaza olarak andığımız, işçi arkadaşlarımızın vefatlarının devam ettiği bu sistem bozukluğunu da şiddetle kınıyorum. Özellikle maden işçisi arkadaşlarımın hayatlarının bu kadar yok sayılması, hafife alınması noktasında hicap duyuyorum. Uzel geç de olsa hak edişini sadece direnen işçi arkadaşlarım olarak neredeyse haklarını haram edecekleri kadar bir meblağ ile alabildiler. İflas masası halen hak edişleri dağıtıyor. Ancak 15 yıl önce alacakları para ile kendilerine birer ev alabilecekken şimdi belki de ancak borç harç kapatabilecekler. Yani bunca sene ne bir ev olarak ne de bir araba olarak dönemeyecek Uzel işçisine… /

Bu nedenle şunu düşünmeden edemiyorum, 15 sene önce Uzel işçisinin iktidara önerdiği “ fabrikayı kapatmayalım, gelin ortak olalım, işçi emeğini devlet babalığını göstersin birlikte yerli otomobil yapalım” dediğinde bunca büyük bir tesis lav edilmeseydi, işçilere biraz da olsa kulak verilseydi belki de bugün üretilen yerli otomobil 15 sene önce üretilmeye başlanacak ve teknolojinin takipçisi değil üreticisi olacaktık. Uzel makina kapanmadan önce günde 120 traktör üretebilen devasa bir engtegre tesisti. Şimdi ise, hurdacıların 15 senedir içinden makina parçalarını yavaş yavaş aldığı, arkasınada hayat ve üretim dolu duvarların yavaş yavaş yıkıldığı, evlerine ekmek götüren neşeli işçilerin kahkahalarının molozlar arasında kaybolduğu, ilerleyen süreçlerde adının bile anılmayacağı bir avm nin yapılacağı ruhu olmayan üzerinden dozerlerin geçmiş olduğu dolu kocaman bir arazi haline geldi…

İnsan Mehmet Akif Ersoy’u anmadan geçemiyor “gel yıkalım desen şu Süleymaniye’ yi, iki kazma kürek, iki de ırgat gerek. Hadi gel yapalım şunu geri desen bir Sinan bir de Süleyman gerek” yani uzun lafın kısası ne geçmişten ne şimdiki zamandan ders alamıyoruz. Ne insana, ne doğaya ne de milli servete değer vermiyoruz. Bizler topraklarından bereket fışkıran, dört yanı denizlerle kaplı, maden zengini bu coğrafyanın şımarık çocukları olmaktan vaz geçip gelecek nesillere teminat olamıyoruz. Uzel işçileri için çok mutluyum haklı davalarını kazandılar ama genel çerçevemiz son derece endişe verici.

Güncel Haberleri

Terörle mücadelede önemli bir eşik aşıldı
Hürriyetçi Eğitim Sen Genel Başkanı Levent Kuruoğlu: Tapusu Lozan’la tescillenmiş bir devlete, Sevr paçavrasıyla meydan okumak; hainliğin daniskasıdır!
Artık o imkanları olacak
Bunu yapan yolculara para cezası kesilecek
Depremler devam edecektik