YURT ÖZEL | 'Nâzım sosyalizmin bir değeri, korkmaları normal'

Tiyatro ve sinema sanatçısı Cansu Fırıncı yasaklanan oyunu ile ilgili YURT'a konuştu.

Tolga Kaan Ateşli

Oyun Sandalı ekibi tarafından sahnelenen, Harun Güzeloğlu’nun yönetmenliğini yaptığı, Cansu Fırıncı’nın tek kişilik performansıyla sahnelenen, komünist şairimiz Nâzım Hikmet'in "Taranta Babu'ya Mektuplar" eserinden düzenlenmiş olan "Taranta Babu" oyunu, MHP'li Amasya Belediyesi tarafından 'politik' olduğu gerekçesiyle engellenmişti. Engele pek çok sanatsever tarafından tepki gösterilirken, AKP ve MHP'nin sanat düşmanı ideolojik yaptırımlarına da tepkiler çığ gibi büyüdü. 

Meseleyi tiyatro ve sinema sanatçısı Cansu Fırıncı ile konuştuk.

"Sosyalizm mücadelesinin bir değeri olan Nâzım Hikmet elbette o çevreleri rahatsız edecekti" diyen Fırıncı, açıklamasında "Konumuz insansa, konumuz toplumsa, konumuz bireyse; o zaman zaten sanatın siyasete de değen, onunla rözenans halinde, etkileşim halinde olan bir doğası var. Bu doğa inkar edilemez. Bu doğa yasaklanamaz" diyerek, halkın tarihsel çıkarları ve sanat arasındaki bağa işaret etti. 

Cansu Fırıncı'ya sorduğumuz soruları ve aldığımız cevapları sizlerle paylaşıyoruz: 

> Oyunun yasaklanmasını nasıl değerlendirebiliriz? Kaynağının Nâzım Hikmet olması ile yasak arasında sizce bir bağ var mı?

Eğer biz hükümetin ve iktidarın zihniyetindeki kurumların yağlayıcısı, yıkayıcısı olsaydık bu oyun yasaklanmazdı. Biz Türkiye'de yaşanan bütün olumsuzluklara karşı sessiz kalsaydık bu engelleme yaşanmazdı. Biz onlardan olmadığımız için bizim tiyatro oyunumuz engellendi. 'Necip Fazıl' oynasaydık, son derece yüksek bütçelerle oyunumuzu satın alırlar, defalarca Türkiye'nin pek çok sahnesinde gösterirlerdi. Onların işine gelmeyen bir oyunu oynadığımız için engele, yasağa maruz bırakıldık. 

Onlar Nâzım Hikmet'in temsil ettiği bütün değerlere düşman. Nâzım bunu bir şiirinde açıklıkla anlatmış:

"Onlar ümidin düşmanıdır sevgilim
Akarsuyun
Meyve çağında ağacın
Serpilip gelişen hayatın düşmanı.
Bursa'da havlucu Recep’e
Karabük fabrikası’nda tesviyeci Hasan’a düşman.
Fakir köylü Hatçe kadına
Irgat Süleyman’a düşman
Sana düşman, bana düşman
Düşünen insana düşman.
Vatan ki bu insanların evidir sevgilim, 
Onlar vatana düşman..."

Bu dizeleri yazmış olan eşitlik ve özgürlük mücadelesinin, sosyalizm mücadelesinin bir değeri olan Nâzım Hikmet elbette o çevreleri rahatsız edecekti.

> Yasağı AKP'nin sanata yönelik hamlelerinin bir çıktısı olarak görebilir miyiz? 

Aksi mümkün değil... AKM'yi yıkan bir zihniyet, kendinden olmayan sanatçıları durmadan düşman ilan eden, vatan haini ilan eden bir zihniyet, 'bölücü', 'terörist' ilan eden bir zihniyetin bu yasakla alakası olmaz olur mu? Bu ilk kez bizim başımıza gelmiş değil, son kez de bizim başımıza gelecek değil. Daha geçtiğimiz ay Levent Üzümcü'nün oyununu oynayacağı sahneler bir telefonla yüzüne kapatıldı ve oyununu düğün salonunda oynamak zorunda kaldı. Pek çok tiyatro ekibinin, sanatçının başına geliyor... Konseri iptal ediliyor, oyunu iptal ediliyor, televizyonlardaki işlerinin önü kesiliyor. Bizi açlığa ve yoksulluğa mahkum ederek terbiye etmeye çalışıyorlar. Ama anlamadıkları şey şu; Türkiye'de aydınlıktan, emekten, eşitlikten yana sanatçıları açlıkla terbiye edemezler. Böyle bir şey mümkün değil. Çünkü bu memleketin aydınlıktan, emekten, eşitlikten yana bir halkı var ve o halk bizi sarıp sarmalar. Koruyup kollar ve böyle bir şeye müsade etmez. 

> Bugün sanat sizin için neyi ifade ediyor? 

Elbette ki sanat başlı başına bir tür ve kendi gündemleri olan bir tür. Mesela bizim, sahnede biçimsel arayışlarımız var. Başka türlü ifade etme arayışlarımız var; tiyatro da başlı başına bir amaç bizim için. Ama konumuz insansa, konumuz toplumsa, konumuz bireyse; o zaman zaten sanatın siyasete de değen, onunla rözenans halinde, etkileşim halinde olan bir doğası var. Bu doğa inkar edilemez. Bu doğa yasaklanamaz. 

Sanat hem kendi gündemleriyle hem de içinde bulunduğu dünyanın gündemleriyle hemhal olmak durumundadır. Bugün kadınlar öldürülüyorsa, çocuklar tecavüze uğruyorsa, emekçiler sömürülüyorsa, hepimizi insanlığımızdan utandıran görüntüler ortaya çıkıyorsa, elbette ki sanatın bir tarafıyla da konuları bunlar olacaktır. 

> Emekçilere, sanatçılara ve sanatseverlere bir çağrınız var mı?

Bir olmaya, birlikte olmaya, kol kola girmeye, birlikte mücadele etmeye çağırıyoruz. Bakın, bizim oyunumuz yasaklandıysa eğer, yasaklayan zihniyet bellidir. O zaman dayanışan zihniyet de kendini göstermeli, meydanın boş olmadığını ortaya koymalı. Bizlerin yalnız olmadığını, sahiplendiklerini göstermeli. Salonlarımız dolmalı ki bize bu muameleyi yapan zihniyet, bu muamelenin sonunda insanların bir araya gelip seslerini güçlü bir şekilde duyurmaya karar verdiklerini algılasın ve eskisi kadar kararlı istikrarlı ve zorbaca hareket edemesin. Talebimiz budur: gelsinler bir arada olalım ve sesimizi hep birlikte, güçlü bir şekilde duyuralım. Destek olan, yanımızda olan herkese teşekkür ediyorum.

Politik olduğu ileri sürülerek engellenen, Nâzım Hikmet'tin eserinden sahneye uyarlanan Taranta Babu oyununun Mayıs programı:

12 Mayıs Pazar 21.00 Van Devlet Tiyatrosu
15 Mayıs Çarşamba 21.00 Antalya/ Mall Of Antalya
17 Mayıs Cuma 21.00 Kartal Hasan Âli Yücel K. M
24 Mayıs Cuma 21.30 Merzifon Akif Gülle Kültür Merkezi
25 Mayıs Cumartesi 21.30 Mersin Kongre Merkezi
26 Mayıs Pazar 21.00 Kadıköy Boa Sahne

Güncel Haberleri

Mahiroğlu hakkında yakalama kararı
Ferdi Zeyrek'in sağlık durumunda son durum
Güncel motorin, benzin fiyatları ne kadar oldu?
Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan Özgür Özel'e geçmiş olsun telefonu
Çanakkale'de 5.2 büyüklüğünde deprem!