Biden başkanlığında Türkiye- ABD ilişkileri nasıl olacak?

ABD'nin yeni başkanı seçilen Demokrat Partili Joe Biden'ın Beyaz Saray'ın yeni sakini olacak. Peki Biden, Türkiye için en dikenli dış politika meseleleri konusunda ne düşünüyor? Başkan yardımcılığı sırasında neden Türkiye'den iki kez özür diledi?

ABD'nin yeni başkanı Joe Biden, Ankara'nın son derece yakından tanıdığı bir isim. Keza o da Türkiye’yi iyi tanıyor. Biden seçime giden süreçte Recep Tayyip Erdoğan’a ‘otokrat’ dediği New York Times söyleşisiyle gündeme gelmiş olsa da, 1973’ten bu yana dış politikayla çok yakından ilgili bir senatör ve eski bir başkan yardımcısı olarak Ankara’yla ilişkilerde bugüne dek birçok kritik rol üstlendi.

YUNANİSTAN LOBİSİNE YAKIN, IRAK'IN BÖLÜNMESİNİ ÖNERDİ

Biden, Barack Obama'nın dönemindeki başkan yardımcılığında Ankara’yı dört defa ziyaret etti; ‘düşünmeden konuşan’ ve gaflarıyla meşhur bir siyasetçi olarak, Türkiye’den iki kez özür dilemek zorunda kaldı. ABD’deki Yunanistan lobisine çok yakın, zira 36 yıl boyunca Yunanistan kökenli nüfusun yüksek olduğu Delaware eyaletinden senatör seçildi. Ermeni Soykırımı’nın ABD tarafından tanınmasını savunuyor. Yine senatörlüğü döneminde, Irak’ın Şiistan-Sünnistan-Kürdistan olarak üçe bölünmesini öneren bir plan kaleme aldı; Kürtlere yakınlığıyla ve Trump yönetiminin Suriye’nin kuzeyinden çekilmesine açıkça karşı çıkmasıyla tanınıyor. Kısacası Biden kağıt üzerinde, Türkiye için en dikenli dış politika başlıklarında epey ‘zorlu’ bir muhatap gibi görünüyor.

SEKİZ AY SONRA GÜNDEME GELEN SÖYLEŞİ

En sondan, yani Biden’ın New York Times’a 19 Aralık 2019’da verdiği ancak Türkiye’de ağustos ayında, yaklaşık sekiz ay sonra gündeme getirilen söyleşiden başlayalım. Biden bu tarihte henüz Demokrat Parti’nin başkan adayı seçilmemiş ve parti içindeki yarışta tam anlamıyla öne çıkamamıştı. ABD’deki Demokratlar ise bu tarihlerde Türkiye’nin Trump’ın yeşil ışığıyla Suriye’nin kuzeyine düzenlediği harekâta ateş püskürüyor; Trump’a sert eleştiriler yöneltiyordu. Parti içindeki yarışı kazanmaya çalışan Biden, New York Times ile yuvarlak masa söyleşisinde Erdoğan'ı ‘otokrat’ olarak niteledi, ‘Türkiye'deki durumdan büyük endişe duyduğunu’ belirtti ve ‘muhalefetin desteklenmesini’ savundu.

BIDEN NEW YORK TIMES SÖYLEŞİSİNDE NE DEDİ?

Biden, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın’ın 16 Ağustos 2020 günü "Türkiye'ye emir verme dönemi sona erdi. Ama bunu hala yapabileceğinizi düşünüyorsanız, buyrun. Bedelini ödersiniz" tepkisini çeken açıklamasında şu ifadeleri kullanıyordu:

"Bence yapmamız gereken ona [Erdoğan'a] karşı farklı bir yaklaşım izlemek. Muhalefetin liderlerini desteklediğimizi açık şekilde belirtmeliyiz. Açıkça pozisyonumuzun parlamentoda da yer edinmek isteyen Kürt nüfusun entegrasyonunu sağlamak olduğunu söylemeliyiz. Yanlış olduğunu düşündüğümüz şeyler hakkında sesimizi çıkarmalıyız. Yaptıklarının bedelini ödemeli. Bazı silahları ona satıp satmayacağımızla ilgili, bir bedel ödemeli. Özellikle de üzerinde F-15 uçurarak çözmeye çalıştıkları bir hava savunma sistemleri olduğunu düşündüğümüzde. Bunlar hakkında çok endişeliyim... Ama hâlâ, geçmişte yaptığım gibi, onlarla (muhalefet) doğrudan iletişimde olup, hâlâ var olan unsurlarını destekleyip onları Erdoğan'ı mağlup etmeleri için cesaretlendirebiliriz. Darbe ile değil, darbe ile değil, seçimle.”

TÜRKİYE’DEN İKİ DEFA ÖZÜR DİLEDİ

Biden’ın Türkiye’de NYT söyleşisi kadar ses getiren bir diğer ‘icraatı’, başkan yardımcılığında Ankara’dan iki defa özür dilemesi oldu. Bunlardan ilki Suriye’deki cihatçı militanlarla ilgili ‘gafı’, diğeriyse 2016’daki darbe girişimi konusunda geriye dönük bir öz eleştiri bağlamında geldi.

SURİYE HAKKINDA NE DEDİ?

Biden, Türkiye ile ABD arasındaki Suriye geriliminin tırmandığı, Ankara-Washington hattında Kobanê’deki IŞİD kuşatmasının kırılabilmesi için yapılan görüşmelerde gelgitlerin zirveye çıktığı bir tarihte, 3 Ekim 2014 günü Harvard Kennedy Okulu’nda bir konuşma yaptı. ABD’nin Ortadoğu'daki en büyük sorununu ‘müttefikleri’ olarak tanımlayan Biden, Türkiye ve Suudi Arabistan’ı şu sözlerle eleştirdi:

"Bu ülkeler, Esad'la savaşacak herkese yüz milyonlarca dolar para ve binlerce ton silah akıttı. Fakat desteklenen gruplar, El Nusra, El Kaide ve dünyanın diğer yerlerinden gelen aşırılıkçı cihatçı unsurları oldu.”

Biden, Türkiye'nin Esad karşıtı militanların ‘sınırı geçmesine izin verdiğini kabul ettiğini’ de öne sürüyor ve "Erdoğan eski dostumdur. Bana bir görüşmemizde 'Haklıymışsın, çok fazla insanın sınırdan geçmesine izin vermişiz' dedi. Şimdi Türkiye sınırı kapatmaya çalışıyor” diyordu.

‘HERHANGİ BİR İMADAN DOLAYI ÖZÜR DİLİYORUM’

Bu sözler Ankara’nın sert tepkisini çekti; Erdoğan da "Bakın bu konuda eğer Biden bu tür ifadeler kullandıysa benim için tarih olur. Sayın Biden eğer Harvard'da böyle bir şey söylediyse bizden özür dilemesi lazım. Öyle ufak tefek çevresinden dolaşarak yapılacak açıklamalar bizim kabulümüz değildir" dedi.

Kısa süre sonraysa, Biden’ın Erdoğan'ı arayarak ‘Türkiye’nin veya bölgedeki diğer müttefiklerin IŞİD’in büyümesine kasten yardımcı olduğuna dair herhangi bir imadan dolayı özür dilediği’ açıklandı.

15 TEMMUZ SONRASI İKİNCİ ÖZÜR

Biden, 15 Temmuz 2016'daki darbe girişiminin ardından Türkiye’den yine özür dileyecekti. Darbe girişimi nedeniyle Türkiye’de Amerikan karşıtlığının zirve yaptığı bir dönemde Ankara’yı ziyaret eden Biden, "Amerikan halkı sizin yanınızda. Obama, Erdoğan'ı arayan ilk kişilerden biri oldu. Ancak yine de özür dilemek istiyorum. Keşke daha erken buraya gelebilseydim. Ancak Sayın Cumhurbaşkanı (Erdoğan), halkınıza büyük hayranlık duyuyoruz ve bu zorluklara göğüs germe biçiminize hayranlık duyuyoruz" dedi.

İDDİA: EMİNE ERDOĞAN, JILL BIDEN’DAN SARRAF’I İSTEDİ

Biden’ın başkan yardımcılığı yaptığı döneme ilişkin Türkiye’de ses getiren getiren bir iddia da, Rıza Sarraf ve dönemin New York Başsavcısı Preet Bharara’yla ilgiliydi. Washington Post gazetesi yazarı David Ignatius’a göre, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan, 2016'daki bir ABD ziyaretinde, Sarraf'ın bırakılması talebini Biden'ın eşi Jill Biden'a iletti. Ignatius, Ekim 2017’de yayımlanan ve Biden tarafından yalanlamayan yazısında şu ifadeleri kullanıyordu:

"Erdoğan'ın Sarraf'ın serbest bırakılması için yürüttüğü kampanya sıradışı. 21 Eylül 2016'da dönemin başkan yardımcısı Joe Biden ile özel görüşmesinde hem Sarraf'ın bırakılmasını hem de [davanın o dönemki savcısı olan] Preet Bharara'nın kovulmasını istedi. Amerikalı yetkililer, 90 dakika süren bu görüşmenin yarısında Sarraf'ın konuşulduğunu söylüyor. Erdoğan'ın eşi de o gece aynı şeyi Jill Biden'dan talep etti. O dönem adalet bakanı olan Bekir Bozdağ ekim ayında Adalet Bakanı Loretta E. Lynch'le yaptığı görüşmede davanın 'kanıtlara dayanmadığını' savunarak Sarraf'ın serbest bırakılmasını istedi."

DOĞU AKDENİZ VE AYASOFYA ÇAĞRILARI TEPKİ ÇEKTİ

İlk olarak Kıbrıs harekatından bir yıl önce, 1973’te senatör seçilen Biden, seçim bölgesi nedeniyle Yunan/Yunanistan lobisine son derece yakın bir isim. Senatörlüğü ve Senato Dış İlişkiler Komitesi’ndeki görevleri sırasında, Biden’ın aldığı bazı pozisyonlar Türkiye’nin tepkisini çekmişti. Demokrat başkan adayı, son olarak 6 Ekim günü Doğu Akdeniz’e ilişkin yazılı bir açıklama yaptı. Biden bu açıklamada, Trump yönetimine 'Yunanistan'a karşı provokatif eylemlerden kaçınması için Türkiye'ye baskı yapma', Erdoğan’a da 'Ayasofya'nın müze statüsünün kaldırılıp ibadete açılması kararından geri adım atma' çağrısı yapıyordu.

ABD’den bakınca daha çok Yunanistan kökenli seçmeni sandığa götürme amaçlı olarak okunabilecek bu sözler, Türkiye’de iktidar kanadında tepkiyle karşılandı. Ancak bu noktada, Trump yönetiminin de Türkiye’ye Ayasofya kararından geri adım atma ve Akdeniz’de ‘provokatif eylemlerden kaçınma’ çağrısı yaptığını not etmekte fayda var...

‘TRUMP ORTAĞIMIZ SDG’YE İHANET ETTİ’

Joe Biden’ın ABD başkanı seçilmesi halinde, gözlerin çevrileceği bir diğer konu başlığı da kuşkusuz Suriye ve Suriyeli Kürtler olacak. Biden, Trump’ın Suriye’den çekilme kararını açıklayıp Türkiye’nin harekâtına yeşil ışık yaktığı dönemde en sert eleştirileri yapan isimlerin başında geliyordu.

Biden, Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyindeki harekâtının başlamasından beş gün sonra, 14 Ekim 2019’da yaptığı paylaşımda “Başkan Donald Trump, ortağımız olan Suriye Demokratik Güçleri’ne ihanet etti ve IŞİD’e karşı zor elde ettiğimiz kazanımları tehlikeye attı. Askerlerimiz, çekilmekten başka bir planları olmadan, savaşın ortasında terk edildi” ifadelerini kullandı.

Biden kampanya sırasında yaptığı bir açıklamada da, Suriye’de 1000 asker bırakacağını söyleyip “IŞİD’le savaşta hayatlarını feda eden Kürtleri korumak için elinden geleni yapacağını” ilan etti. Biden’ın Suriye’de nasıl bir politikayı benimseyeceği sadece Ankara değil, Şam, Moskova ve Tahran’da da çok yakından izlenecek.

BIDEN ERMENİ SOYKIRIMI’NI TANIYACAK MI?

Joe Biden’ın Ermeni Soykırımı’na dair görüşleri de Ankara’yla kriz yaratabilecek bir konu olarak görülüyor. Senatörlüğü döneminde 1915’i soykırım olarak tanınması için girişimlerde bulunan, başkan seçilirse bu adımı atmayı vaat eden Biden, 24 Nisan 2020’de başkan adayı olarak yaptığı açıklamada da şu ifadeleri kullanmıştı: “Ermeni Soykırımı’nın kurbanlarının hatırlanması ve onurlandırılması konusunda, ulusumuza büyük katkılar yapmış olan Ermeniler ve Amerikan-Ermeni toplumunun yanındayım.”

Bununla birlikte, Biden’ın Ankara ile Erivan arasındaki normalleşme protokollerinin devrede olduğu 2009’da, dönemin Ermenistan başbakanı Serj Sarkisyan'dan ‘soykırımı tanımaları için kendilerine baskı yapmamalarını’ istediği görüntüler internete sızdırılmıştı. Ermenistan ve ABD’deki Ermeni lobisinden tepki gelirken, Biden yanlış anlaşıldığını savunmuştu.

Öte yandan, Barack Obama’nın da seçim kampanyasında benzer vaatlerde bulunmasına rağmen, başkanlığı süresince ‘soykırım’ yerine ‘Büyük Felaket’ anlamına gelen ‘Meds Yeghern’ ifadelerini kullanmayı tercih ettiği biliniyor.

BIDEN’IN BAŞKANLIĞI TÜRKİYE İÇİN NE ANLAMA GELİYOR?

Joe Biden’ın seçilmesiyle ABD-Türkiye ilişkilerinin derin bir çıkmaza gireceğini düşünenlerin sayısı azımsanmayacak kadar çok. Biden’ın Trump’a kıyasla daha tutarlı ve sert, yaptırımlara dayalı bir Türkiye politikası izleyeceği kesin görülüyor. Ancak bazı uzmanlara göre de, ‘Türkiye’yi Rusya’nın kucağına atmama’ görüşü ağır basacak ve Biden, özellikle S-400’ler konusunda yaptırımların yanı sıra vaatler de içeren çok boyutlu bir stratejiyi de deneyebilir. Biden'ın başkanlığında, insan hakları ihlalleri, Suriye ve Doğu Akdeniz gibi konuların da ABD’yle anlaşmazlıklarda öne çıkması bekleniyor.

(Kaynak: Duvar Gazetesi)

Gündem Haberleri

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya'dan CHP Lideri Özgür Özel'e 'jammer' ve 'bant' yanıtı
CHP yoğun şaibe altında
Bakanlık ünlü peynir markasını ifşa etti
İki il için endişeliyim
“İşte kanıt, işte yanıt…”