İlk kez Türk sanat müziği albümü yaptın. Yıldırım Gürses’in şarkılarını okumaya nasıl karar verdin?
- Aslında ben nostalji albümü gibi, hayatıma dokunan şarkıları pop tarzında yorumlayacağım bir çalışma yapacaktım. Ama ayaklarım geri geri gidiyordu. İçime sinmeyen bir şey vardı. Şarkıları seçmiştim üstelik. Aralarında birkaç tane Yıldırım Gürses şarkısı da vardı. Yıldırım beyin oğlu Beyazıt arkadaşımdır. Maalesef Yıldırım beyi şahsen tanıyamadım. Ben onun bütün şarkılarını bildiğimi düşünürdüm. Beyazıt’a albümümü anlatınca, o karşıma 350 şarkı koydu ve tüm şarkılarını bilmediğimi anladım. Sadece iki şarkıyla yetinemedim. Beyazıt’a “Bunu albüme çevirelim” önerisinde bulundum. Çok sıcak baktı. Kafamdaki konsept albüm böylece anlamını buldu.
Klasik Türk müziği eğitimin var mı?
- Yok. Benim sahneden eğitimim var. Uzun zamandır sahnede 45 dakika fasıl bölümü yapıyorum. Benim şan eğitimim batıdır. İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’nda tam zamanlı tiyatro, yarı zamanlı da şan okudum.
Bugüne kadar Yıldırım Gürses şarkılarını pop tarzında seslendiren olmadı mı?
- Tek tük var. Sanat müziği haricinde en çok seslendiren isim Ajda Pekkan.
Aile mi vermiyor şarkıları, yoksa kimsenin aklına mı gelmiyor?
- Oğlu Beyazıt bu konuda çok hassas. Ben albümü bitirene kadar sektörden birçok insan “O albüm çıkmaz” dedi. Albümü bitirdiğimi söylediğimde de inanamadılar. Beyazıt bu konuda biraz mimlenmiş. Ama ben onun hassasiyetini anlıyorum. Bütün eserleri önemsiyor. Çok haklı. Onun yerinde olsam ben de aynı şekilde özenirdim.