Kocaoğlu yeniden aday olmalı

Eski başkandan açıklama: Kocaoğlu yeniden aday olmalı!

İzmir eski Vali Yardımcısı ve Belediye Başkanı Ceyhan Demir, 14 yıllık Kocaoğlu dönemini değerlendirdi. Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu'nun yeniden aday olması gerektiğini belirtti.

Demir açıklamasında şunları söyledi:

"2019 yılı mart ayında yapılacak yerel yönetimler seçimine 6 ay kaldı ve kulisler ısındı.

Aziz Kocaoğlu’nun İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na aday olup olmayacağı konusu gündemde. Aziz Başkan çeşitli gazetelere verdiği demeçlerde tekrar aday olup olmayacağına ekim ayı başına kadar bazı danışmalarda bulunduktan sonra karar vereceğini söyledi.

Önce bir durum saptaması yapalım. 2017 yılı resmi nüfus verilerine göre İstanbul il nüfusu 15.029.231, Ankara İl nüfusu 5.445.026, İzmir il nüfusu 4.279.677 ve bu 3 ilin nüfus toplamı 24.753.934 kişidir. Ülke nüfusu 80.810.525 olduğuna göre bu 3 büyük şehrimiz ülke nüfusunun %30 undan fazlasını barındırmaktadır. Resmi olmayan rakamlara göre bu oran çok daha fazla %35-40 dolaylarındadır. Bu veri baz alındığında  Ankara, İstanbul ve İzmir büyükşehir belediye seçimlerinin ne denli önemli olduğu ve bu seçimleri kazanan bir partinin, ilk genel seçimin güçlü bir kazananı olarak iktidara geleceğini söylemek abartılı bir yorum sayılmaz.

Bu üç büyük kentimizde 1994 yılı ve sonrasında yapılan büyük şehir belediye başkanlığı seçimlerine kısaca göz atalım.

1994 yılı seçiminde sosyal demokratlar İstanbul’da 3 e bölündü. SHP adayı Zülfü Livaneli % 20,30, DSP adayı Necdet Özkan % 12,38, CHP adayı Ertuğrul Günay % 1,40 oy aldı. Sosyal demokrat olan bu 3 adayın oy toplamı % 34,08 olmasına karşın, Refah Partisi adayı Recep Tayyip Erdoğan % 25,19 oyla İstanbul Büyükşehir Belediye başkanı seçildi. O seçimde İlhan Kesici’nin Anavatan Partisinden aday olduğunu, Ertuğrul Günay’ın ise çok daha sonralarda AKP den milletvekili seçilip ardından aynı partiden Kültür ve Turizm Bakanı olduğunu bir yere not ediniz. Sosyal demokratların bölünmüşlüğünden yararlanan recep Tayyip Erdoğan ise, büyükşehir belediyesi olanaklarını kullanarak bugüne kadar yapılan seçimlerin hepsini kazandı, bununla da kalmayarak iktidara yürüdü.

Gelelim Ankara’ya. 1989 yılı seçimlerini kazanan Murat Karayalçın çok iyi bir başkan profili oluşturarak, güzel projelere imza attı. Ancak başkanlıkta 5 yılını tamamlamadan görevi bıraktı. Erdal İnönü’nün 1993 yılında SHP Genel Başkanlığını bırakmasını değerlendirip Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığından ayrılıp, önce SHP Genel Başkanı, ardından bakan ve başbakan yardımcılığına kadar yükseldi. Ankara halkı Karayalçın’ı büyükşehir belediye başkanlığına 5 yıl için seçmişti. 4. yılında bırakmayıp 5 yılı tamamlamalı ve hatta tekrar 2. bir 5 yıl daha bu görevi sürdürüp sosyal demokratların başarısını Ankara’da perçinlemeliydi. Bu yapılmadığı için sosyal demokratlar Ankara’da bir daha seçim kazanamadılar. Nitekim, SHP ile CHP birleşip CHP adıyla tek parti olduktan sonra Murat Karayalçın 1999 seçimlerinde CHP den Ankara büyükşehir belediye başkanlığına tekrar aday olduğunda ancak %31,95 oy aldı. DSP adayı diğer sosyal demokrat Doğan Taşdelen’de %10,58 oy aldı. Her iki sosyal demokratın oy toplamı % 42,53 olmasına karşın, Fazilet Partisi adayı Melih Gökçek %33,79 oy oranıyla seçimi kazandı.

İstanbul ve Ankara örneği, bölünmüşlüğün, kişisel hırs sonucu tavan yapan ihtirasların aklın önüne geçtiği vakit başarının hayalden öteye geçmediğini göstermiş olmalıdır.

İzmir seçimlerine de bakalım. 1994 seçimini, 1984 yılında Anavatan Partisinden seçim kazanan  Burhan Özfatura tekrar kazandı. 1999 da DSP adayı Ahmet Piriştina Büyükşehir Belediye Başkanı oldu.

2004 yılı seçimini bu kez CHP adayı olarak tekrar kazanan Ahmet Piriştina’nın yaşamını erken yitirmesi sonucu, aynı yıl CHP listesinden Bornova Belediye Başkanı seçilen Aziz Kocaoğlu İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevine getirildi. İktidarın tüm olanaklarıyla seçmene yaptığı sınırsız vaadlere karşın; Aziz Kocaoğlu 2009 seçiminde %55, 2014 seçiminde ise % 49,6 oyla seçimleri kazandı.

Önümüzdeki seçimde  aday olup olmamaya elbette önce kendisi, sonra CHP yönetimi; aday olursa da tekrar seçip seçmemeye İzmir halkı karar verecektir. Bu kentte yaşayan ve aynı görevi kısa bir süre de olsa  yapmış bir kişi olarak kendi görüşlerimi sunmayı yurttaşlık görevimin bir gereği sayıyorum.

Belediye başkanları eskiden ŞEHREMİNİ adıyla anılırdı. Bu deyimin açılımı şehir emini, yani şehrin ve bu şehirde yaşayan insanların güvenilir temsilcisi demektir ki, Aziz Kocaoğlu geçen 14 yıl içindeki tüm icraatlarıyla bu unvanı hak etmiş; efendi ve mütevazı kişiliğiyle en uzak köylerdeki yurttaşların güvenini kazanmış; 400 yıla yakın hapis cezaları isteğiyle açılan tüm davalardan beraat ederek aklanmış, temize çıkmış, böylece; şehrin güvenilir kişisi olduğu yargı organınca da tescil edilmiştir.

 Aziz başkan, kendi partisinden olan olmayan ilçe belediye başkanlarıyla iyi geçinmesini bilmiş, partizanlık yapmamış, büyükşehir belediyesi olanaklarını kendisine oy verip vermemesine bakmadan her ilçe belediyesine ve halkına eşit olarak sunma basiretini göstermiştir. Bu, çok önemli bir niteliktir.

Kendisinden önceki Belediye Başkanı Ahmet Piriştina’nın başlattığı veya başlatmak istediği tüm projeleri bitirmiş, kamu hizmetinde çok önemsediğim devamlılık ilkesini başarıyla uygulamıştır.

Kendisini, ailesini, partisini ve O’nu büyükşehir belediye başkanı seçen İzmir halkını utandıracak, başını yere eğdirecek hiçbir eylem ve işlem yapmamıştır. Bir öğle vakti memurların yemek arası saatinde Kemeraltı’nda Aziz Başkanı tek başına yemeğe giderken gören bir trafik polisinin, bana dönerek, “ Bu başkan tek başına halkın arasında dolaşabildiğine göre, muhakkak alnı açık, icraatı temiz bir kişidir.” deyişini hiç unutmuyorum.

14 yılda yapılanları ve yapılamayanları İzmir’de yaşayan herkes biliyor. Bu süre içinde AKP iktidarıyla çalıştığını; AKP iktidarının İzmir’de belediye yönetimini başarısız kılmak için her yöntemi uygulamaya koyduğunu; müfettişler, vergi denetmenleri ve kontrolörler göndererek sürekli baskı uyguladığını; önemli yatırım projelerini elden geldiğince geciktirdiğini; bazı projelerin bakanlıklarca onaylanmadığı için belediyece dava açılmak zorunda kalınarak  uzun süreli uğraşlar yapıldığını biliyoruz.

Daha önceleri sadece Konak, Karşıyaka, Çiğli, Bornova, Karabağlar, Gaziemir, Balçova, Narlıdere ve Güzelbahçe ilçeleri büyükşehir belediyesi sınırları içindeyken; yasa değişikliği sonucu İzmir İlinin tüm ilçe ve köyleri büyük şehir belediyesi sorumluluğuna geçmiş; buralara hizmet götüren İzmir İl Özel İdaresi kaldırılıp tüm hizmet yükü büyükşehir belediyesine yüklenmiş olmasına karşın, özel idarenin taşınmazları ve gelir getiren tüm kaynakları büyükşehir belediyesine verilmesi gerekirken, örneğin Balçova kaplıca işletmeleri ve özel idarenin İzmir merkez ve ilçelerindeki taşınmaz malları zamanın İzmir Valisi tarafından partizanlık yapılarak hazineye devredilmiş, bu yolla belediyenin eli ayağı dolaştırılmak istenmiştir. Büyükşehir Belediyesi bu hukuksuzluk karşısında bile havlu atmamış, artan iş yükünü iyi bir hizmet organizasyonuyla göğüslemeyi başarmıştır.

Aziz Başkan hakkında değerlendirme yapılırken bunlardan başka;

-Geleneksel belediyecilik hizmetlerinin yanı sıra; Karaburun, Kınık, Kiraz,Tire, Bayındır dahil en uç bölgelerde tarım ve hayvancılıkla uğraşan üreticilere yapılan destekler sonucu üretimde sağlanan artışları,

-Köylerin kalkınmasında önemli yeri olan köy tarımsal kalkınma kooperatiflerinden büyük miktarda alımlar yapılarak üreticilere sağlanan doğrudan destekleri,

-Köylerden daha önceleri İzmir’e göç edenlerden özellikle emekli olan yurttaşların bu kez köylerine geri dönüş yapıp üretime katılmalarını,

-Deniz ulaşımında, tramvay sistemi içinde olmak üzere raylı sistemde ve çevre dostu elektrikli otobüsler ve bisiklet yollarında sağlanan büyük başarıları;                                                         

-İlkokul öğrencilerine süt yardımı yapılmasını bu işin prim yaptığını gören iktidarın yasayla bunu kendi üzerine almasından sonra da bu projeden vazgeçmeyip, bu kez okul öncesi yaşlardaki muhtaç aile çocuklarına karşılıksız süt yardımı yapılmasını,

-Türkiye’nin en gelişmiş arıtma tesislerinin devreye girmesini;

-Kente kesintisiz su verilmesini;

-Köylerde bile kanalizasyon, şebeke suyu tesisi, köy içi yollara kilit parke döşenmesini, tarımsal alanlarındaki yolların asfaltlanmasını, köylere düzenli belediye otobüsleri çalıştırılmasını,

-Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezinin kente kazandırılması, Havagazı Fabrikası alanının restore edilerek kültür ve sanat çalışmalarında kullanılır hale getirilmesini, İlçelerde yapılan kültür merkezleri ve çok amaçlı salonları,

-İzmir için büyük eksiklik olan opera ve bale binası inşaatının başlatılmasını,

-İnciraltı Kent Ormanı, Doğal Yaşam Parkı ve benzeri kültür, sanat ve doğa alanlarının hizmete alınmasını önemsemek gerektiği görüşündeyiz.

İzmir’i başta İstanbul’da yaşayanlar olmak üzere diğer kentlerdeki yurttaşların beğenip; demokrasiyi, Atatürk Devrim ve İlkelerini her köşesinde duyumsayarak, ayrı düşünceden ve inançtan insanların hoşgörüyle sevgi ve saygıyla birlikte yaşayabildikleri, huzurlu  bir kent olarak görüp İzmir’e yerleşmek istemelerini iyi değerlendirmek gerekmektedir. İzmir kenti bu konumunu İzmir halkının yaşam kültürü ve büyükşehir belediyesinin gerçekleştirdiği projelerle kazanabilmiştir.

 Kentimizin kazandığı bu konumu korumak hepimizin görevidir. İktidar partisinden bir belediye başkanı seçilirse kente daha çok yatırım gelir vaadlerine geçmişte olduğu gibi bu seçimde de kanmamak, kanmamız durumunda kazanç-zarar hesabını iyi yapmak gerekmektedir. İstanbul ve Ankara kentlerinin durumu meydanda. İktidar kendi belediye başkanlarını bile görevden uzaklaştırmak zorunda kalmadı mı?

Aziz başkan, dürüst ve güvenilir kişiliği, herkese saygılı davranışlarıyla en uzak köylerde yaşayanlar dahil halkın sevdiği ve güvendiği bir halk adamı konumunu kazanmıştır. Buna karşın, 14 yıl süreli hizmeti sırasında kişisel isteklere sıcak bakmadığı, kimsenin adamı olmak istemediği ve yasa dışı isteklere itibar etmediği için kendi partisi içinde bile özellikle aktif politika yapan bazı sevmeyenlerinin olduğu bilinen bir gerçektir. Dürüst insanın kendisini herkese sevdirmesi görülmüş, yaşanmış değildir.

6 ay sonra yapılacak seçimde iktidar partisi İzmir seçimini kazanmak için iktidar olmanın tüm gücüyle yüklenecektir. CHP de büyükşehir belediye başkanlığı yapacak yetenekte kişiler yok değildir. Ancak bu seçimde en uzak ilçeler ve köylerdeki tüm İzmirli yurttaşların İzmir büyükşehir belediye başkan adayı için oy kullanacağı gerçeğini çok iyi değerlendirmek ve bu seçimde aday gösterilecek başkan adayının İzmir il bütünündeki oy kapasitesini; tanınmış, denenmiş ve güven kazanmış olma kriterlerini  hesaba katmak çok önemlidir. 

Hangi siyasi partiden olursa olsun İzmir halkının, dürüst yönetici Aziz Başkana hak ettiği sevgi ve saygıyı göstereceğine adım gibi inanıyorum. Benzer görüşlerimi 10 yıl önce 6 Ocak 2008 tarihli Hürriyet Ege Yaşam ekinde yayınlanan tüm sayfa röportajda da belirtmiştim. Aradan geçen uzun zaman görüşlerimin doğruluğunu ortaya koymuş, Aziz bey aynı çizgiyi koruma başarısını göstermiştir. Bu nedenle Aziz Başkan kendisi aday adayı olduğunu ilan etmeli, CHP yönetimi de kendisini aday yapmalıdır. Aziz bey kendisi aday olmaz ise, bu durumda da, CHP den gösterilecek büyükşehir belediye başkan adayı hakkında Aziz beyin görüş ve onayı alınmalı, bu yolla, gösterilecek  adaya desteği kesin olarak sağlanmalıdır.

 Aman dikkat, Ankara ve İstanbul’da yapılan hatalara meydan vermeyelim. Yoksa çok ah vah eder, bugünlerde huzur içinde yaşadığımız Atatürk’ün çizgisindeki İzmir’imizi çok ararız."

Politika Haberleri

Şerafettin VURGUN ; Dereliye Hizmet İçin Geliyoruz
Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan yerel seçim mesajı
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Yavuz'dan yerel seçim yorumu: Çantada keklik değil
Burak Akburak: Etkin Siyasetçi ve Sosyal Lider
Edremit Belediye Başkanı Selman Hasan Arslan kimdir?