LEŞ KARGALARI

Abdullah Ağırkan

Türkiye siyaseti çok okumadan, çok konuşan insanlar cennetidir demişti vaktiyle kıymetli bir ustamız. Sokak ağzıyla siyaset yapan gerzeklere entelektüel düzlemde yorumlar yapmak açıkçası aptallıktır, zira bunu anlamak için alt yapı gerekli ve şüphesiz bu alt yapı mevcut toplumsal içerikte yok…

Onun için bu seferlik yazım dilimiz açık biçime evirilmesi gerekti…

Ne yazık ki!

Fazla tevazunun sonu vasat insandan nasihat dinlemektir. 

İbn-i Haldun.

VASAT KİŞİLER

Her konuda fikri olanlar…

Kendinde kusur bulmayanlar

Aynaya bakacak yüzü dahi olmayanlar!

Toplumsal arenada siyaset kovalaması, çürümenin en somut biçimi olarak toplumsal hayatta karşılık bulmuş vaziyette…

Ahlaksızlık/ Düşkünlük / haksız kazanç

Rantçılık / Hırsızlık / sahte biletçilik /

Daha sayılabilecek pek çok konuda varlığını sürdüren kişiler güncel siyasetin muteber kişilikleriymişçesine varlıklarını his ettirme çabasında. Türkiye siyaseti bu vasat kişilerin oyun sahası değildir…

Ancak işin ilginç yanı, bu şahsılar o kadar pişkindirler ki kendi gerçekliklerini ikiyüzlüce…

Sergiler ve utanmazlar her ne hikmetse!

Türkiye son 20 yılda özellikle bu ahlaksal gerçekliği kaybetti…

Utanmayı unuttu…

Esas fakirlik nedir ? Ali Şeriati! Çok güzel özetlemiş…

“Her yerde olan fakirlik açlık ya da açıklık değildir.

Fakirlik para ve altına sahip olamama da değildir.

Fakirlik, sahafta satılmamış bir kitabın üzerindeki tozdur.

Fakirlik, kağıt imha makinasında, gazete parçalayan bir bıçaktır.

Fakirlik, arabanın camından dışarıya atılmış muz kabuğudur.

Fakirlik yemeksiz geçirilen bir gece değildir,

Fakirlik “düşünmeden” geçirilen bir gecedir”.

Türkiye’de siyasal arena bu leş kargalarından kurtulmalıdır.