DÜRÜST SİYASETLE SİMGELEŞEN İSİM; BÜLENT ECEVİT...

Atilla Köprülüoğlu

“Bizim iki gücümüz var; hak ve halk!..’’

(Bülent Ecevit)

CHP’de "Ortanın Solu" politikasının öncüsüdür.

1977’de partisinin oyunu yüzde 44’e çıkartmıştır.

Dağa taşa "adı" yazılmıştır!

Barışı, emeği, emekçiyi; hep savunandır!..

1970’lerin modası uçuk mavi gömlek...

Güvercin, 

Kasket, 

Demli Çay, 

Bitlis sigarası, 

Erica daktilosu...

‘’Sayın’’ hitabı, 

Umut-Barış-Özgürlük= Karaoğlan'la...

Veee...

Tevazuyla özdeşleşmiştir!..

Ömür boyu üç oda bir salonlu evde oturmuştur.

Ölürken bütün varlığını Atatürk ve İnönü’den sonra 

devlete bırakan tek liderdir de!..

Yakın dostu Prof.Dr.Emre Kongar şunu yazar; 

‘’Ecevit, 

hiziplere ve öteki 

politikacılara duyduğu tepkiden dolayı 

en zor yolu

-doğrudan tabanla etkileşimi- 

seçmiştir. 

Böylece duygusal destekçileri tabanda oluşmuştur!

Dürüstlükle yapılan siyasetle simgeleşmiştir!

Kongar Hoca’nın bir tespiti de şöyledir;

‘’Ecevit ve ailesi, siyasal yaşamları boyunca 

(son dönemde ne yazık ki olağanlığını

yitirip artık bir erdem haline gelmiş olan)

 ‘hırsızlığa bulaşmama’ konusunda başarılı bir sınav vermiştir.’’

Gazetecidir...

Siyasetçidir...

Şairdir!..

Okan Yüksel Ustam’a göre; 

Attilâ İlhân, Can Yücel ve Cemâl Süreyâ 

gibi ülke şiirinin yıldızlarındandır.

“Elele büyüttük sevgiyi birlikte öğrendik seninle’’yi 

satırlara dökmüştür.

‘’İnsan’’da;

“elbette senden güzel olacaktı çizdiğin resim

yaptığın heykel: 

senden büyük olacaktı

senden yakışıklı elbette senden doğru söyleyecekti

yazdığın şiir elbette senden çok duyacaktı

söylediğin türkü:

sen olduğundan büyüksün

sen olduğundan iyisin

sen olduğundan güzel!’'

"Takalar geçiyor yükle yürekle

takalar geçiyor emekle dolu

günlük güneşlik kıyılardan kopmuş

denizlerde Anadolu’’ 

dizeleri de onundur!..

Sanatçılar, şairler; 

onun döneminde en büyük itibar görmüştür!

Bakınız; 

Şair Ece Ayhan çok hastadır ve özel bir hastanededir.

Masrafları büyümüştür, maddi durumu yetersizdir. 

Bülent Ecevit Başbakan’dır o günlerde.  

Durumdan haberdar 

olur, şairi arar; ilgilenir ve masraflarını da hissettirmeden 

-bizzat- kendisi öder. 

Bir tarihte ulusal ölçekte bir gazete manşet atmıştır:

 “Ona şairden Başbakan olmaz diyorlardı!..”  

Bal gibi de olurdu!..

Ecevit’e göre; 

“Şiirsiz kalan toplum bu nedenle 

insanlığın anadilinden kopmuş olurdu.’’ 

Nezaket abidesidir...

Örneğin; bu anekdot Usta Haberci Uğur Dündar’dandır;

TRT yıllarıdır Dündar'ın...

Bir toplantıda (Keman Sanatçısı Suna Kan da eşi Faruk Güvenç ile dahildir)bir araya gelinir. Kan ve Güvenç erken kalkar. 

Ardından Dündar’ı evine bırakacaktır Ecevitler. 

'Renault Station' makam otomobilin bagajına iri kıyım 

Başbakanlık Koruma Müdürü oturur (!) 

Eve geldiklerinde 

Uğur Dündar’ın oturduğu aracın ön kapısını açan;

Koruma Müdürü Mümtaz Karaduman’dan önce davranan Başbakan Bülent Ecevit’tir(!)

Evine haber yapmaya 

gelen bir gazetecinin kaybolan anahtarını 

'yerlerde emekleyerek' araması, dönemin 

hükümet ortağı yardımcısı 

Necmettin Erbakan’ı  otomobiline 

bindirip arkasından el sallaması fotoğrafı; 

‘nezaket’ tarihinden sadece birkaç örnektir de!

Yıl 1986, ara seçimler yapılıyor. 

Ecevit yasaklıydı.

Eşi Rahşan Hanım, Erdal İnönü(SHP) ve 

Atillâ Yurtçu’nun(ANAP) rakibiydi.

İnönü büyük farkla milletvekili seçilmişti.

Ertesi gün Ecevitler’in kaldığı Kordon’da 

kaldığı eve röportaja gittim.

Ne göreyim; tek başına bavulları 

yerli marka bir otomobilin bagajına yüklüyor.

Beni farkedip gülümseyerek yanıma geldi.

Hemen kendimi tanıttım, 

‘’Günaydın Gazetesi Muhabiri Atilla Köprülüoğlu ben efendim.

Değerlendirmenizi alıp fotoğraf da çekeceğim!.."

Yanıtı: "Sizi kırmak istemem ama bavullarla fotoğraf çekmeseniz. 

Rica edebilir miyim?’’ dedi.

O kadar nazikti ki,

’’Nasıl uygun görürseniz’’ karşılığını verdim, 

röportajı tamamlayıp tokalaşıp ayrıldım.

****

"Bülent Ecevit" denilince usuma geliverenleri 

aktarmaya çalıştım..

İnsanı ölümden sonra yaşatacak olan; 

kalıcı ürünleri vermek, 

onuruyla yeryüzüne sevdalar bırakıp gitmektir.

Şairliğiyle, siyasetiyle, tevazusuyla, 

düşünceleriyle, uygulamalarıyla

bize -insan olmayı- öğreten

Bülent Ecevit’i halk taçlandırdı!..

15 yıl önce bugün yitirmiştik ‘’Karaoğlan’’ı!..