DUYGU SÖMÜREN CİPS OLUR MU?

Aycan Ulusan

Siyasetten ekonomiye, eğitimden sağlığa neresinden bakarsan bak ülke yangın yeri. Haliyle konuşulacak pek çok ‘önemli’ konu var.

Sokakta iki kişi yan yana gelse gündem ya erken seçim ya da ekonomi.

Çocuklar bile mahalle bakkallarının önünde artan çikolata fiyatlarından dert yanıyor.

Hal böyle olunca gelişmiş ülke tadında konular bizim için önceliklerini yitiriyor.

Çocuklara ilişkin meseleler, büyüklerin dertleri arasında kaynayıp gidiyor.

Biz yetişkinler dünyasında debelenip dururken, çocuklar çizgi film aralarında markalarla iletişime geçiyor.

Ya da şöyle demek daha doğru olur.

Markalar çocukları gafil avlıyor.

Dikkat edelim.

Reklamlar vasıtasıyla markalar artık doğrudan çocuklara sesleniyor.

Onlara ‘sen’ diye hitap ediyor.

‘Tarz’ giyinerek havalı olmayı, abur cubur yiyerek başarıya ulaşmayı, ya da sahip oldukları oyuncaklarla diğer çocukların arasında popüler olmayı vadediyorlar.

Açık açık tüketin diye bağırıyorlar çocuklara. Mutluluğun kapısını tüketimle aralıyorlar.

Tükettikçe var olmayı öğütlüyorlar.

Çocuklara hitap eden reklamların neredeyse tamamı için geçerli bu durum ama öyle bir marka var ki çıtayı giderek yükseltiyor.

Biraz dikkatliyseniz mutlaka televizyon ekranlarında denk geldiniz. Çıtayı yükseltti derken ünlü bir cips markasının akıl almaz duygu sömürüsünden bahsediyorum.

Ülkemizde hayvanların yaşam koşulları malum. Beklenen yasal düzenlemeler bir türlü gelmiyor.

Hal böyle olunca özel sektöre sosyal sorumluluk projeleri için yeni yeni alanlar açılıyor.

Devletin yapamadıklarını şirketler üstleniyor.

Bahsi geçen cips markası da fırsattan istifade ediyor.

Reklam filminde sevimli hayvanların görüntüleri yer alıyor. Hepsinin mutlu ve sağlıklı yaşam hakkı olduğu ifade ediliyor. Hayvan severlerin kayıtsız kalması mümkün değil.

Çocuklar içinse reklamın çekim alanına girmemek çok daha zor. Hayvan sevgisi onların kalplerinde neredeyse doğuştan yer alıyor. Çocuklar sevgiye sevgiyle karşılık vermeyi, zor durumda olana yardım etmeyi, empati kurmayı pek çok yetişkinden daha iyi beceriyor.

Reklam filminin sonunda markanın maskotu çocuklara ‘hadi sen de cips yiyerek hayvanlara destek ol’ anlamına gelen bir ifade ile sesleniyor.

Burada cipsin zararlarından bahsetmeye lüzum yok. Hala bilmeyenler varsa basit bir arama ile internetten ulaşılabilir.

Bir marka çocuğunuza eğer hayvanları seviyorsan, onların sağlıklı ve mutlu olmasını önemsiyorsan, onlara yardım etmek istiyorsan bunu cips yiyerek yapabilirsin diyor.

Bunu sizin kendi evinizde, salonunuzda, oturma odanızda ya da mutfağınızda doğrudan çocuğunuzla iletişime geçerek yapıyor.

Hani özellikle son dönemde daha da önemli ya çocuklarımızın güvenliği…

Evden çıkarken, parkta oynarken, yolda yürürken ve en önemlisi de yalnız başınayken yabancılarla konuşma diye öğütlüyoruz ya onları…

Oysa televizyonla baş başa bıraktığımız her an reklamlar yoluyla markalar çocuklarla iletişime geçiyor.

Bizler de bu markaların çocuklara yalnızca potansiyel tüketiciler olarak bakan birer yabancı olduklarını gözden kaçırıyoruz.