DÖVİZ NEDEN ARTIYOR?

Bekir Aksoy

Son günlerde döviz kurları tekrar hareketlenmeye başladı. Halbuki, yaz aylarında Haziran-Eylül döneminde turizm gelirleri beklentisiyle dövizin bollaşacağı, düşüşlerin yaşanacağı veya en azından sabit kalacağı yorumları yapılırken ABD Doları her gün yüzde 0,3-0,5 aralığında küçük adımlarla yükseliyor. Yılbaşında 13,2 TL düzeyinde bulunan dolar kuru bugünlerde 17,90 TL’ye ulaşmış durumda, diğer bir ifadeyle yüzde 35 dolar kuru artmış.

Türk Lirasının değer kaybını ABD FED ’in politika faizini artırması ve artışlara devam edeceği açıklamalarına bağlayan da var, içerideki ekonomi politikasında yaşanan gel gitlere ve yine enflasyon oranlarının sürekli olarak yükseliyor olmasına bağlayan da var. Şahsen tüm bunlar doğru olmakla beraber döviz kurlarının artışının yapısal  problemlerimizden kaynaklandığını düşünmekteyim. Nedir bunlar?

Döviz kurlarındaki artışın en önemli nedeni enflasyon oranlarının yükseliyor olması ve daha da artacağının kesinlik kazanması. Bir nevi yumurta-tavuk hikayesi.  Enflasyon artıyor kur yükseliyor, kur yükseliyor enflasyona yansıyor. Ocak-Haziran dönemi altı aylık TÜFE oranı TUİK’e göre yüzde 32-33, dolar kurundaki artış yüzde 33-35. Daha bugün TCMB 2022 yıl sonu enflasyon tahminini yüzde 42,8’den yüzde 60,4’e yükseltti. Ocak ayında enflasyon raporunu açıklayan TCMB yıl sonu tahmini yüzde 23 idi. Altı ay içinde gelinen nokta, tahmin sapması yüzde yüzden fazla.

Döviz fiyatlarındaki artışın ikinci nedeni döviz ihtiyacımız. İthalat yapabilmek hatta ihracat yapabilmek için döviz bulmamız ve yine dış borç ödeyebilmek için dolar bulmamız gerekiyor. “Faiz düşünce, krediye erişim kolaylığı ve ucuzluğuyla yatırım ve ihracat artacak, dış ticaret ve cari açık azalacak, hatta cari fazla oluşacak, bu suretle döviz talebi azalacak” şeklinde açıklanan Yeni Ekonomi Modeli (YEM) ilk altı ayda tam tersi sonuçlar üretmiş durumda. 2022 Ocak-Haziran arası dış ticaret açığı 2021 Ocak-Haziran dönemine göre yüzde 142 artışla 51,3 milyar dolar olmuş. (TB, Basın Açıklamasından). Cari açık ise Ocak-Mayıs döneminde 28 milyar dolar olarak gerçekleşmiş. (TCMB açıklaması) Cari açık 2021 aynı dönemde 12,5 milyar dolarmış. Her iki kalemde beklentilerin aksine yüzde yüzden fazla sapma var.

Diğer bir konu da kısa vadeli dış borç ödemeleri için döviz bulma ihtiyacımız. Birkaç hafta önce TCMB kısa vadeli yani bir yıl içinde ödenmesi veya çevrilmesi gereken dış borç rakamını açıkladı, 183 milyar dolar. Bu borcun büyük çoğunluğu yaklaşık 65 milyar dolarla özel şirketler ve 84 milyar dolarda bankalara ait. Bir de TCMB swap borçları ve kamunun borçları var. İşin en can alıcı tarafı ise kamunun değil özel sektörün borcunun 900 puan civarında seyreden CDS ortamında nasıl çevrileceği. Bir ülkenin risk primi, CDS 400 baz puanın üzerindeyse o ülke riskli, hatta aşırı riskli kabul ediliyor. Yaklaşık bir aydır 850-900 bandında Türkiye CDS primi. Okuyucuların anlaması için belirtmek isterim ki, bundan altı ay önce yüzde 8-9 dolar faiziyle çevrilebilen borçlar şimdi yüzde 12' ler düzeyinde faizle yanlış anlaşılmasın TL’ye değil ABD Dolarına yıllık yüzde 12. Kamu Hazinesi yeni tahvil veya sukuk ihracı rahatlıkla yapar, faiz ha yüzde 11-12 olmuş ha yüzde 8-9 olmuş fark etmez, sonuçta 84 milyonun üzerindeki yük birazcık daha artar. Ama özel sektörün işi kolay değil.  Geçen hafta ziyaret ettiğim ülkemiz önemli enerji ve taahhüt firmalarından birisinin YK Başkanı dedi ki, Türkiye’nin önde görünen malum şirketlerine yurt dışı bankalar kredi vermiyor. Yurt içi bankalarında limitleri dolmuş durumda.

Bu arada yabancılar hemen hemen her alanda yani ister tahvil ve bono piyasası isterse borsa olsun portföylerini satıp gidiyorlar. Değerli akademisyen H.Bürümçekci’nin geçen açıkladığı verilere göre 2013 yılı ortalarında 82 ve 69 milyar dolar ile rekor seviyede bulunan yabancı yatırımcının hisse senedi ve devlet tahvili portföyü, temmuz ayı başında 15 ve 2.2 milyar dolar ile rekor düşük seviyelere inmiş durumda.” Sadece 2022 ilk beş ayında 5 milyar dolardan fazla çıkış var. Yani dış güçlerde ülkeyi terk ediyor, sadece elde gayrimenkul alan Araplar ve Ruslar var. 

Velhasıl bu şartlarda kimse doların artmasına hayret etmemeli, daha nereye kadar yükselir diye düşünmeli. Neler olabiliri isterseniz haftaya bırakalım.