KASIM SÜLEYMANİ CİNAYETİ

Ergün Poyraz

03.01.2020 tarihinde terörist devletlerin başı ABD tarafından gerçekleştirilen bir saldırı ile İran rejimi açısından kilit bir figür olan ve ‘ulusal kahraman’ olarak görülen Tümgeneral Kasım Süleymani öldürülüyordu.

Irak’ın başkenti Bağdat’ta ABD tarafından düzenlenen saldırıda öldürülen İran Devrim Muhafızları Ordusu Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani, kariyerinde hızla yükselen ve ülkesinin güvenlik politikalarının belirlenmesinde önemli rol oynayan bir isimdi.

İran'ın güneydoğusundaki, Afganistan sınırına yakın Rabord köyünde 1957 yılında doğan Kasım Süleymani, Şah’ın devrildiği 1979 İslam Devrimi’nin ardından Devrim Muhafızları’na katılmıştı.

Daha 30 yaşına gelmeden 41. Sarallah Bölüğü’nün başına geçti ve Kariyerinde hızla ilerleyen Süleymani, 80’li yılların ortalarında İran-Irak savaşı sırasında Saddam Hüseyin yönetimine karşı gizli operasyonları yürüttü.

Savaşın 1988’de sona ermesiyle Kasım Süleymani, Afganistan sınırındaki Kirman’da bulunan Devrim Muhafızları birliklerinin komutanlığı yaptı, burada afyon kaçakçılığına karşı mücadele etti.

Afyon kaçakçılığına karşı yürüttüğü mücadele uyuşturucu imparatorluğunun başındaki ABD’yi oldukça rahatsız etti.

ABD’nin Irak’ı işgali ettiği 2003 yılında Kudüs Gücü Komutanlığı’na getirildi.

Bu görevin ardından Süleymani sık sık ABD ile karşı karşıya geliyordu.

Öyle ki; 2011 yılında eski CIA Direktörü David Petraeus, Süleymani ve Kudüs Gücü’nün Washington'ın Irak’taki Şiilerle çalışmalarının çoğunu baltaladığını ve Lübnan’daki diplomatik ve askeri çabalarını etkisiz kıldığını söylüyordu.

Doğrudan Hamaney’e bağlı olan Kudüs Gücü, Suriye’deki çatışmaların başlamasıyla Devlet Başkanı Beşar Esad yanında yer aldı. Esad ve Suriye ordusu saflarında mücadele etmek üzere Afganistan'dan, Irak'tan ve Lübnan'dan Şii milis güçlerini Suriye'ye gönderdi.

Bu da ABD’nin yaptırımlarıyla karşılaşmasına neden oldu.

Kasım Süleymani, Suriye dışında İran’ın Lübnan, Irak, Filistin ve Yemen'de attığı adımları da yönlendirdi.

Süleymani Filistin'de de boş durmadı İsrail'e karşı sert tutumuyla bilinen Hamas örgütüyle yakın ilişkiler kurdu.

Sonuçta ABD’nin çıkarlarına dokunduğu için onun sayılı düşmanlarının arasına girdi ve ABD her zamanki yöntemlerini konuşturmaya başladı.

04.10.2019 tarihinde İran Devrim Muhafızları Ordusu (DMO) İstihbarat Başkanı Hüccetülislam Hüseyin Taib, Kudüs Gücü Komutanı Tümgeneral Kasım Süleymani’ye yönelik suikast planlandığı, istihbarat elemanların bunu önlediğini duyurdu.

Çok geçmedi, Süleymani 03.01.2020 tarihinde ABD tarafından gerçekleştirilen bir saldırı ile hayatını kaybetti.

Bu cinayet, ABD’nin ne ilk cinayetiydi ne de son olacak...

Martin Luther King, John F. Kennedy, Robert F. Kennedy, Malcolm X, Tupac Shakur ve daha niceleri...

Tüm bu ölümlerin arkasında ABD vardı

ABD eski Başkanı John F. Kennedy...

ABD’nin başkanı olmasına rağmen ABD tarafından öldürülen bir isimdi.

22 kasım 1963’de ABD’nin Teksas eyaletinde yer alan Dallas kentinde öldürülen John F. Kennedy’nin infazcısı Lee harvey oswald olarak açıklanmıştı. Oswald, suikastın hemen ardından tutuklandı.fakat iki gün sonra jack Ruby adlı bir kişi tarafından öldürüldü.

FBI ve Warren komisyonu, Oswald’ın cinayeti tek başına işlediğini duyurmuştu.

Tabii ki buna kargalar bile bir taraflarıyla gülmüştü.

ABD temsilciler meclisi Suikastları Araştırma Komitesi, 1978 yılında Kennedy suikastı raporunu yayınlamış ve Oswald’ın suikastçı olduğuna karar vermişti.

Fakat ABD kamuoyu Kennedy’nin de tıpkı diğer isimler gibi ABD’nin yönettiği gizli bir el tarafından ortadan kaldırıldığına inanıyor.

ABD her ülkede olduğu gibi bizim ülkemizde de birçok cinayet işlemişti. Bunlardan Eşref Bitlis ABD’nin PKK’ya silah sağladığını belgelediği için ABD tarafından öldürülmüştü.

Adnan Menderes’in asılmasında, Turgut Özal’ın öldürülmesinde, 12 Eylül öncesi ve sonrası cinayet ve katliamlarda ABD gölgesi hep en öndeydi.

Ne garip ki, ABD’nin Müslüman kıyımına en çok karşı çıkması gerekenler dinciler olması gerekirken her zaman ABD’ye destek olan yine onlardı.

AKP’li eski milletvekili Şamil Tayyar, sosyal medya hesabından, “Kasım Süleymani’nin ölümü, sadece İran değil terör örgütü PKK ve YPG için de kayıptır” diye yazarak, “PKK’nın en büyük hamisiydi. Su testisi suyolunda kırıldı” ifadelerini kullanıyor, ne yaman çelişki ki, hem PKK’nın hem de YPG’nin babasının ABD olduğunu görmezden geliyordu.

Yine AKP'ye yakınlığıyla bilinen Yeni Şafak gazetesi genel yayın yönetmeni İbrahim Karagül de, Süleymani için "Halep katili" ifadelerini kullanıyordu. Karagül "Bir savaş suçlusuydu. ABD’nin Irak’ta yaptığını o Suriye’de yaptı" diyordu.

Hükümete yakın yazar Ersoy Dede,"yalnız bizim medyalarda ne kadar çok seveni varmış bu Kasım Süleymani denilen katilin. Geceden beri yapılan yayınları hayretle izliyorum" ifadelerini kullanıyordu.

Fatih Tezcan da Süleymani'nin öldürülmesine sevinen isimlerden. Tezcan, "İran Devleti’nin Irak ve Suriye’deki en üst düzey komutanı Kasım Süleymani isimli tecavüzcü bebek katili mezhepçi şerefsizin ölümüyle ilgili düşüncelerim, aşağıdaki gibidir. Cehennemde “Ölüm” diye yalvaracağını bilmek rahatlatıyor. Cennet ucuz değil, cehennem dâhi lüzumsuz değil." Diyebiliyor, sanki gazeteci değil, haşa sümme haşa Allah’ın özel kalem müdürü edasıyla konuşuyordu.

Yeni Şafak yazarı İsmail Kılıçarslan da "Onbinlerce masumun kanı vardı ellerinde. Yeri cehennem olsun" sözleriyle aynı safta yerini alıyordu..

Eski AKP Milletvekili Aydın Ünal ise "Yezidler de ölür" diyordu.

Cübbeli Ahmet olarak tanınan Ahmet Mahmut Ünlü de, ABD'nin operasyonuna sevinen isimler arasında alıyordu. ABD’nin Süleymaniyi öldürmesiyle sevindirik olan Ünlü, sosyal medya hesabından şunları kaydediyordu:

"İran’a bağlı Haşdi Şabi (el-Haşdü’ş-Şa‘bî) milislerinin kurucusu ve yöneticisi, Suriye’deki savaşta milyonlarca Müslümanın katline sebep olan, çoluk-çocuk ve kadın demeden bütün Müslümanlara işkence eden, ırzlara tasallut eden..., ...Kâsım Süleymânî ve Haşdi Şabi’nin üst düzey yedi büyük komutanının gebertilmesi bütün Müslümanları sürûra gark etmiştir. Allâh-u Te‘âlâ kabirlerini ateşle doldursun. Âmîn!”

Bakın, Pentagon; Amerika Birleşik Devletleri’nin başkentinde yer alan, ülkenin tüm askeri işleri ile ilgili resmi kurumlarının bulunduğu binanın adıdır.

1791 yılında, “Hür Masonlar” olarak kendini tanıtan masonik yapılanmanın o zamanki başkanı konumundaki George Washington ve liderlik ettiği heyet tarafından, binanın ve Washington’ın masonik sembollere göre dizayn edildiği bilinmektedir.

İşte bu Pentagon'dan yapılan açıklamada, "ABD ordusu Başkan'ın talimatıyla, ABD'nin terör listesindeki Kudüs Gücü lideri Kasım Süleymani'yi öldürerek yurtdışındaki ABD personelini koruma yönünde savunma amaçlı kararlı bir eylem gerçekleştirdi" ifadelerine yer veriliyordu.

Ne garip değil mi?

Yahudi, Hristiyan ve tabii ki mason ortaklığı ürünü Pentağon vuruyor, dini bütün(!) İslamcılar bayram ediyor...

Oysa, ben dahil hiç kimse Kâsım Süleymânî’yi sevmek zorunda değil. Sevmem de...

Ama, yandaş dinciler gibi hepimiz şunu biliyoruz. ABD’nin, Suriye ve İran’ı halleder halletmez hedefinde Türkiye var. Suriye ve İran’ın korkusundan şimdilik bize dokunamıyor.

O zaman dincilerin bu ABD aşkı neden?