ALEVİLİĞİN STAND-UP’LAŞMASI

İlhan Cem Erseven

Geçtiğimiz hafta sosyal medyaya bir canlı performans görüntüsü yansıdı. Pınar Fidan adında bir kızımız, TuzBiber adında bir stand-up gösteri hazırlayarak bir sahnede sergiledi. Fakat gösteri sırasında kendisinin de ifade ettiği gibi Alevi olmasına karşın Alevileri incitecek sözler söyledi.

Stand-up sözcüğü İngilizce ayağa kalkmak olup buradaki anlamıyla komedi, bir komedyenin genellikle doğrudan onlarla konuşan canlı bir kitlenin önünde yaptığı komik bir stildir. Sanatçı genellikle komik, stand-up komik, komedyen, komedyen, stand-up komedyeni veya sadece stand-up olarak bilinir.

Anlam böyle olunca kendini stand-up’çı kabul eden Pınar kızımız da sözde sahneye çıkıp komiklik yaptı(!). Sosyal medyaya yansıdığı kadarıyla izlediğimiz gösterisinde, gerçek anlamda bir komedi unsuru göremiyoruz. Hani derler ya kendi çalıp kendi oynuyor türden, tabi izleyenlerin de olur olmaz yerde gülmeleri de zorlamadan öteye gitmiyor.

Komedyenimiz şunları söylüyor (tümce düşüklükleri kendisine ait) komiklik olsun diye:

“Siyasilerle ilgili şeyler paylaşıyor. Finlandiya Başbakanı işe metro ile gidiyormuş galiba ‘asıl cennete gidecekler bunlar, bizim ülkemizdeki siyasiler cehennemlik’ bunu söyleyen de bir yandan Alevi. Yani hiçbir şey yapmadan cennete gideceğini sanan insan. Bir de başkalarına böyle yargı dağıtıyor. Hani arada böyle haberler okuyorum cemevine saldırıda bulunulmuş. Bakın böyle haberler oluyor sık sık gazetelerin üçüncü sayfalarında ‘bilmem neredeki cemevine saldırıldı’ ama hiç Alevi kaybetmiyoruz. Çünkü boş, Alevi yok. Bir şey yapmamız gerekmiyor, saldırganlar cemevine Alevilerden daha çok gidiyor. Bunun anlaşılması lazım, çok istiyorsan meyhaneye falan git ya da hepsini bir otele tıkıp yakabilirsin. Geçmişte örnekleri var.”(altını ben çizdim-İCE)

Bu anlatıma göre sözde metroyla işine gidenler cenneti hak ediyor, lüks araba ve korumalarla gidenler hak etmiyormuş. Burası karışık, Allah bilir kimin öte dünyada nereye gidip gitmeyeceğini. Ama bunu israf anlamında söylüyorsa, haklı, bir iki araba ve 3-5 korumayla gidilecek bir yere şaşaalı bir biçimde gitmenin de bir anlamı yok. Halktan tasarruf isteyen, israfçı olmamalarını öneren siyasilerin de önce kendi davranışlarına ve uygulamalarına dikkat etmeleri gerekir.

Gelelim Alevilerle ilgili söylediklerine. Kendi açıklamasına bakılırsa sözde ironi yapmış. Hiç de öyle değil, yapılan cahillikten ve haddini aşan bir eylemden başka bir şey değil. Be kızım, hem Alevi olduğunu söylüyorsun hem de böyle bir nane yiyorsun. Kaç yaşında olduğunu bilmiyorum ama sanırım 1993 Sivas-Madımak oteli yangını sırasında ya çok küçüktün ya da dünyaya henüz gelmemiştin. Dolayısıyla bu yaşa gelmişsin ama Sivas-Madımak olayının neden, nasıl olduğunu bir türlü kavrayamamışsın.

Pınar hanıma şunu söylüyorum: Cemevlerine saldırı üzerinden konuyu doğrudan “hepsini bir otele tıkıp yakabilirsin. Geçmişte örnekleri var” diyerek ironi yapamazsın. Senin önce cemevlerine saldırıya da 33 canın otelde yaşamını kaybetmesine de yüreğinin sızlaması gerekir. Gelen tepkiler sonucunda şöyle bir açıklama yapmışsın, özür mahiyetinde. “Amacım, herhangi bir inancın mensuplarını veya halkın bir kesimini incitmek, hedef göstermek, aşağılamak, kışkırtmak, bir zümreye hakaret etmek değil, aksine geçmişte yaşadığımız acılı olayları n sorumlularını ve zihniyetlerini yaptığım iş doğrultusunda hatırlatmaktı.”

Amacın gerçekte bu olabilir ama sen stand-up yapmayı bilmiyorsun, kaş yapayım derken göz çıkardın, kendi inancında olan insanları üzdün, rencide ettin, 33 canın annelerinin yüreğini sızlattın. İroni yaparak bir şey anlatmaya çalışma. Mizah, dalga geçmek ya da küçümsemek için değil, eleştirmek için yapılır. Geçmişte Güner Ümit ve Mehmet Ali Erbil de televizyonda tarihi süreçlerde Alevilerin katledilmesine gerekçe olarak kullanılan “mum söndü” iftirası üzerinden mizah yapmışlardı. Sen ise Alevilerin katliamını bizzat mizah konusu yaptın. Ümit ve Erbil, Alevilerden görmesi gereken en sert tepkiyi gördüler ve kamuoyu vicdanında hak ettikleri cezaya çarptırıldılar. Her ne kadar bu durumu paraya çevirip Erbil’i affetmeye kalkan Aleviler ortaya çıksa da onlar da Erbil’le aynı muameleyi gördüler. Bunlar, doğrudan bilinçaltlarındaki Alevi algısıyla o iğrenç mizahı sergilemişlerdi. Senin yaptığın ise kendi beyanına göre bu durumu eleştirmek için bir mizah. Sanırım bundan sonra ironi diye, komiklik olsun diye stand-up’lık yapmaya kalkışmazsın, zira eline yüzüne bulaştırıyorsun. Stand-up yapmak, güzel bir şey, ancak bir o kadar da tehlikelidir. Çünkü oldukça az kişinin yapabileceği ve doğuştan gelen özelliklerle birlikte olabilen bir iş. Çevrenizde oldukça komik biri olarak tanınabilirsiniz, ancak bu seni yanıltmasın. Seni izleyenler de yalnızca ayıp olmasın diye gülüyor olabilirler. Bu yüzden iyi düşünmeli ve adımlarını ona göre atmalısın. Sana iki önerim var: 1- Beynini geliştir. Unutma, stand-up yapan insanlar hazır cevap olarak bilinirler. Bunu yapmak da o kadar kolay değil. 2- Çok okumalısın. Eğer bu işi yapmayı sürdüreceksen, sözcük dağarcığın çok zengin olmalı, doğaçlama yaptığın için çok gerekli, daha fazla sözcük demek daha fazla yeni espri demektir, unutma.

Bu olay üzerine Pınar Fidan hakkında gerekli suç duyurusunda bulunuldu ve savcılık da soruşturma açtı. Sanırım bu da ders olur. Yalnız bu konuda yorum yazanlar nedense ağızlarının ayarını biraz fazla kaçırmışlar, hatta fahişe diyecek kadar aşağılamaya kadar işi götürmüşler. Bu, çağdaş bir insana yakışan bir tavır değil, hele bunu yapan Alevi de olsa.

Hünkar Hacı Bektaş Veli’nin şu sözünü unutmayalım:

“Düşmanınızın bile insan olduğunu unutmayın”