Long live “Wonderful Friday!"  

Oktay Erol

Ülkemizde yaşanan daralmalar nedeniyle, “iktidarın” anaparadarı kollamak için yaptığı çalışmalar ardından kredili ödemelerde taksitler artırılmıştı!

Amaç “piyasada” varsıllık oluşturmaktan öte;

Beyaz eşya, otomobil, mobilya benzeri “bilindik” ürünlerin stokunun eritilmesiydi!

Önemli olan alıcının “alabilirliği” değil, “bilindik” ürünlerin ne pahasına olursa-olsun elden çıkarılması amaçlanmıştı!

Aynısı şimdi inşaat sektörü için sürdürülüyor!

Birkaç yıldır kentlerin “yeşil alanları” bozularak dikilen beton yapıların “satılabilmesi” için neler yapılmıyor ki?

Üstelik “açlık sınırına” tutsak edilmiş yurttaşların gözlerini “umutsuzlukla” örterek…

Bir bununla kalsa-bitmiyor ki…

***

Geçtiğimiz hafta “11.11 çılgınlığı” adı verilen kampanyalar vardı…

Tüm medya allandıra-pullandıra öylesine anlattılar ki;

Adana için; “sudan ucuz” fiyata, ne alırsan al sanki…

Etiketin yarı fiyatına, ya da daha altına tüketiciye sunulacak ürünler sıralanıyordu!

Her neresi olursa-olsun!

Her yer dağ-başı olmuş!

Etikete istenen fiyat konabiliyor!

Her yerde “ahlak” konusu tartılıyor ya; işte budur!

İnsan nerede, hangi koşullarda, neye inanırsa-inansın “ahlak” olgusundan uzaklaştığında “kazanma çılgınlığından” kurtulamıyor!

Buna kapitalizmin kolu-kanadı olan ülkelerde “liberalizm” denirken, bizim gibi kapitalizm öykünmecisi ülkelerde de “işini bilmek” deniyor!

Yeter ki “alıcısı” olsun; ürünün ne kadar harcamayla oluştuğu değil, işini bilen için kaça alıcı bulduğu önemlidir!

Bir lira harca, beş liraya etiketle; yüzde elli indirimle ikibuçuk liraya sat!

Yeter ki “11.11 çılgınlığı” ile stoklar eritilsin!

***

Bitiyor mu; bitmiyor!

İlki Amerika’da yapılan, oradan tüm dünyaya “medya” aracılığıyla yayılan, son yıllarda ülkemizde de uygulanmaya çalışılan, İngilizce “Black Friday” olarak bilinen, dilimize neden “Şahane Cuma” olarak geçtiği bilinmeyen alış-veriş günü…

Ben işin “çılgın tüketim” yanına bakıyorum da; “iktidarın” konuya birazcık olsun “cuma” yönünden değerlendirmesi, bu “çılgınlığı” öteleyecek önlemler alması gerekmez miydi?

Bunları neden yazıyorum da…

“Çılgın tüketimi” sonuna dek destekleyen, toplumu “tükettirme” aşkı için kamçılayan, renkli-neon ışıklı çılgınlıklarla insanların gözlerini boyatan kim, “iktidar” değil de!

Çılgınlıklar olacak ki, yurttaş “alım gücünü” unutacak; yalan!

***

İki gün önce televizyonda “çılgınca” anlatılan bir reklam vardı!

“Onbirinci ayın yirmibirinde, saat yirmibirde, gördüğünüz fiyatlara şaşıracaksınız!”

“Black Friday” alış-veriş gününden bir gün önce de olsa, bizdeki öykünmecilerin bir buluşu olmalı bu!

“Serbest piyasadan” aldıkları güçle, üçe-beşe katladıkları fiyatı yarısının da altına çekecekler sanırım!

Hiç-bir güç de nasıl “üçe-beşe katlayarak fiyatlandırıyorsun” demeyeceğine göre…

Üstelik “piyasanın canlanması” için “iktidarın” bulamayacağı bir ergi olduğuna göre…

Alım gücü olmayanın canı çıkması pahasına…

Hep birden bağıranların sesi geliyor kulaklara, duyunuz;

Long live “Wonderful Friday!" (=Şahane Cuma)

201119