Gücü oluşturan nedir?

Tuba Emlek

Güçten ne anlıyoruz.

Bir fayton, tek atlı veya daha çok sayıda atla koşulsa da aynı hedefe hep ulaşacaktır.

Çok atlı olanlarda birbirlerinin farkında olanlar, yaptıkları işin gezinti olduğunu düşünürken,  tek başına olanın hedefine kilitlendiğini, arkasına bakmadığını biliyor muydunuz? 
O zaman gücü oluşturanın kalabalıklar değil, sorumluluk olduğunu da düşünebiliriz.
Buna bir de, hedeflediğiniz yolda, yanında başkası olup olmadığına bakmadan, yani "arkaya bile bakmadan" sorumluluk eklerseniz güç, yerini inanç ve sorumluluğa terk eder. 
En küçük tarih bilgisiyle bile, geçmişe damga vuran başarılarda toplumların değil, kişilerin anıtlaştığını görürsünüz.
O kişi bir toplumu hatta bir ülkeyi de peşine sürüklemek ise, bu gücünü toplum dinamiği çevirmesinden kaynaklanır. 
Yüzlerce örnek arasında en iyi örneğin Ulu Önderimiz  Atatürk, olduğu sadece bizlerin değil, tüm dünyanın ortak görüşüdür. Atatürk bu karakterini okumak, araştırmak ve inisiyatif almakla tanımlar.
Bu özelliği ile lisansüstü eğitimlerde, dünyanın bütün üniversitelerinde Atatürk ortak derstir.
Bu dersi alanların büyük kısmı liderlik söz konusu olduğunda ilk tercihlerinin Atatürk olabileceğini söylüyorlarsa, biz başka bir arayış saçmalığına girmemeli ancak, onun cesaret ve kararlığını kilitlendiğini çıtayı daha üste taşımalıyız.
Cesaret ve korkunun tartışıldığı bu günlerde ana payda, haklarımızdır.
Demokrasiyi savunurken "bir daha gel, gel Samsun'dan" sözleri, duygularımızı ifade etme ötesine geçmiyorsa, mücadele için acizliğimizin acı itirafıdır.
Bir faytona koşulan kalabalık atlardan biri olmak, kamçılanınca gitmekten farksız değil midir?
Hatta bazılarımız o hedefe gitmek için kendi yerini atların yanında değil, fayton koltuğunda ancak düşleyebilirler. 
Hedefe ulaşırken, tek başına arkasına bakmadan yürüyen, kalabalıkların arasında bir göreve koşulmuş olduğunu hisseden, kalabalıkları kamçılayan ve fayton koltuğunda keyif yapan sınıflar oluşur.
Bunların en  yücesi, arkaya bakmadan hedefe yürüyebilmektir. 
İnandıklarınız için tek başınıza yola çıkacak cesaretle, kamçılanmayı beklemeden adım atmalıyız.
Hedefe ulaşmak görevse, sorumluluk bilinciyle kamçılanarak, onurumuzu zedeletmeyelim.
İlk adımı biz atalım.