Sırada Esad'la 'selfie' mi var?

  Memlekette artık acil servislere ‘kız bakmaya’ gidiliyormuş! Bu ülkenin başbakanı söylüyor bunu hem de gülerek… Sanıyorum kendisi birkaç özel hastane dışında başka bir yere gitmediği için böyle bol keseden atabiliyor. İnsanların hayatta kalma mücadelesi verdiği bir yer hakkında böyle fütursuzca benzetme yapmak, o konuşma sırasında canıyla uğraşanlara hakaretten başka bir şey değil. Bu arada acaba kime bakmaya gidiyorlarmış, doktorlara mı, hemşirelere mi? Bir meslek grubunu bu duruma düşürmek ne kadar yakışık alır, kararı size bırakıyorum.    Zaten bu ülkede artık duyduklarımıza, okuduklarımıza şaşırmaz hale geldik. Son örnek, Türkiye’nin dış politikasında yaşanan değişim. Erdoğan’ın 5 yıl boyunca her toplantıda “bebek katili” dediği İsrail ile anlaşma imzalandı. Bir zafer gibi gösterilen bu anlaşma aslına bakarsanız Türkiye açısından tam bir fiyasko… Arkasından Rusya’dan dilenen özür, Putin’e gönderilen mektup… Son iki gündür de Başbakan Binali Yıldırım’ın “Mısır’la Suriye ile kavga etmemize gerek yok” mesajları…  “Ortadoğu’nun lideri” tarih oldu   Arap baharının başladığı süreçte kendisini “Ortadoğu’nun lideri” olarak görmeye başlayan Erdoğan ve dolayısıyla Türkiye, çatışmaların yaşandığı tüm ülkelerde isyancıları desteklemişti. Aleni verilen destek, el altından yapılan yardımlar tüm dünya tarafından biliniyor. Ancak Libya’yı anımsayın ne oldu? Türkiye isyancıları destekledi, para yardımı yaptı, Kaddafi öldükten sonra yönetimi ele geçiren isyancılar, Türk şirketlerinin varlıklarına el koydu. Türkiye’nin esamesi bile okunmuyor.  Mısır’ı, Rabia işaretlerini, Sisi’ye söylenen sözler de unutulmadı, Mısır hala Türkiye ile son derece mesafeli bir ilişki içinde. Erdoğan sadece yurt içinde değil, katıldığı her uluslararası toplantıda Sisi’yi eleştirdi ve Mısır’ın sert tepkisiyle karşılaştı. Dış politikada en büyük tavır ise Suriye ve Beşar Esad’a alındı. Bir zamanlar kardeşi olan Esad’ın adı değişti ‘Esed’ oldu. Türkiye’nin radikal İslamcıları desteklediği, silah sağladığı yönün, yurt içinde gizlenmelerine ve örgütlenmelerine yardımcı olduğu iddiaları tüm dünyanın dilinde…   Sanki bunlar tarihin ‘tozlu sayfalarında’ yaşanmış, üzerinden onlarca yıl geçmiş gibi, bugün herkese zeytin dalı uzatan bir Erdoğan var.    Türkiye, ideolojikleşen dış politikasını neden değiştiriyor? Aslında değiştirmek zorunda kaldı dememiz daha doğru. Önüne gelene posta koyan Erdoğan’ın AB’nin tüm liderleriyle arası bozuk, sandığı gibi Ortadoğu’nun lideri de değil, ABD, Türkiye’nin ‘hayır’ dediği her şeye ‘evet’ diyor. Rusya zaten tavrını hem siyasi hem de ekonomik yaptırımlarla gösterdi.   onomik yaptırımlarla gösterdi. Kısaca Erdoğan ve AKP hükümeti uluslararası arenada köşeye sıkıştı, dört bir yandan kuşatılmış durumda. Bu yanlış dış politikanın getirdiği ekonomik yük de büyüyünce geri adım atmak kaçınılmaz oldu. Tabii dış politika uzmanlarının da belirttiği gibi Rusya’nın ‘barışmak’ için bu şartları öne sürdüğünü de göz ardı etmemeliyiz.   Bu değişim sadece yurt içinde değil, tüm dünyada ilgiyle izleniyor. Nedenleri ve sonuçları üzerine çok sayıda makale yazılıyor. Bu saptamalar içinde benim ilgimi en çok FT’de yayımlanan bir analiz çekti: “Türkiye’nin üzerindeki bazı baskı unsurlarını kaldırarak, Erdoğan esas hedefine ulaşmak, yani anayasayı değiştirerek başkanlık sistemini getirmek için daha fazla alan yaratmayı amaçlıyor olabilir.”    Başkanlığa giden her yol mübahsa yakında “Erdoğan-Esad” selfiesine tanıklık edebiliriz!

Önceki ve Sonraki Yazılar