Tayyip Bey akıllanmıyor

AKP Genel Başkanının siyaset yapma biçimi, aldığı islami kültüre uygun olarak olsa gerek, tam bir "cihat" üslubudur.

Tayyip Bey, kendisi gibi düşünmeyenleri, kendi önerdiği yaşam biçimini benimsemeyenleri,-deyim yerindeyse- "kılıç zoruyla" baş eğdirmeyi, bir hak olarak görmektedir. Gerek iç gerekse dış politikada, karşıtlarını "düşman ilan ederek varlığını sürdürmektedir.

Bu siyasal tavır uzun bir süre başarılı olmuştur. Daha önce, sosyo-ekonomik ve kültürel koşulların etkisi ile zayıf düşmüş, kendisini yenik ve ezik hisseden toplumsal kesimleri etrafında toplaması, onları, düşman ilan ettiği muhaliflerine karşı bir cephede birleştirmesi, bunun için dinsel, çıkarsal bütün faktörleri kullanması başarısını sağlamıştır.

Hiç bir şey ilelebet süremez. Bu politikanın da başarısının sonuna geldiği, ilk kez 17 Haziran 2015 Genel Seçimlerinde, AKP'nin Mecliste tek başına çoğunluğu kaybetmesi ile kendini göstermiştir. Hemen alınan Kasım 2015 erken seçim kararından sonra, seçimlere kadar geçen sürede, "kaynağı meçhul" terör eylemlerinin yıldırdığı seçmenin aynı kulvara dönmesi sağlanmıştır.

Sonrasında Tayyip Bey, iktidarını sürdürmenin tek yolunun rejimi değiştirmek olduğu düşüncesi ile, hileli bir referandumla, ne olduğu bellisiz bir "Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi" getirerek tüm yetkileri kendi elinde toplamıştır.

Bu yeni rejimin Türkiye'yi getirdiği nokta bellidir. Ancak 31 Mart yerel yönetim seçimleri, arkasına aldığı MHP ile birlikte, "ülkenin beka sorunu var" tezini ve bu tezin doğal sonucu olarak getirdiği sertlik ve düşmanlık siyasetinin artık geçerli olmadığını göstermiştir. 

23 Haziranda tekrarlanan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimleri, Türkiye seçmeninin artık, düşmanlık, kin, nefret, acımasızlık dolu politikalara prim vermediğini; barış, kardeşlik, şefkat, anlayış içeren politikalara yöneldiğini açıkça ortaya koydu.

Ben AKP Genel Başkanı Tayyip Bey'in bu değişimi kavrayacağını, kendisine ve arkadaşlarına bu yönde bir çeki-düzen vereceğini düşünmüştüm. Ancak geçen günlerde ve özellikle 15 Temmuz darbe teşebbüsünün yıl dönümünde aldığı tutum, CHP Genel Başkanını yuhalatması, muhalif medya mensuplarına veto uygulaması ve asla değiştiremediği "dili" ile benim bu iyi niyetli beklentimi boşa çıkardı.

Tayyip Bey, hoşgörünün, gönül almanın, düşmanlıktan vazgeçmenin erdemini bir türlü anlamıyor, akıllanmıyor. 

Önceki ve Sonraki Yazılar