TAYYİP’İN İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ

Tarih; 24 Nisan 2016

Tayyip Erdoğan, kendisini dava eden Baskın Oran’la mahkemelikti.

Baskın Oran, Tayyip Erdoğan’ın; kendileri hakkında söylediği; “Alçak”, “zalim”, “kapkaranlık”, cahil”, “tiksinti verici”, “vatan haini”, lümpen”, “terör örgütünün maşası”, “ahlaksız”, “mandacı artığı”, ruhu kirlenmiş”, sözleri nedeniyle manevi tazminat davası açmıştı.

Tayyip, avukatı Hüseyin Aydın aracılığıyla verdiği savunmasında; Anayasa mahkemesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin düşünce ve ifade özgürlüğü içtihatlarını örnek gösterdi.

Gülmeyin kardeşler vallahi doğru.

Üstelik, “Eleştiri olmadan demokratik toplum olmaz” bile dedi.

Hee bunları dilekçesinde Tayyip söyledi.

Siz hala inanmayın.

Üstelik: “ifade özgürlüğünün devletin veya nüfusun bir bölümü için saldırgan , şok edici veya rahatsız edici bilgiler ve düşünceler içinde geçerli olduğu ve bunlar olmaksızın demokratik toplum olmayacağını” da vurguladı...

Haa bu arada, kendisine dava açan hakkında; ‘Cumhurbaşkanı’na hakaret’ davası açacağını da söyledi ya bu kadar kusur kadı kızında da olur.

Erdoğan’ın cevap dilekçesinde “devlet başkanlarına özel koruma getiren hakaret suçunun kaldırılması gerektiğini” savunan bir AİHM kararını emsal göstermesi vallahi artık beni de güldürmekle kalmadı tama anlamıyla abondone etti.

Erdoğan’ın cevabında sözlerinin tazminat gerektirmeyeceğine ilişkin görüşlere dayanak olarak AİHM’in Handyside-Birleşik Krallık, Kayasu-Türkiye, Otegi-Mondragon  ispanya kararları örnek gösterildi.

AİHM, Erdoğan’ın avukatının emsal gösterdiği Mondragon - İspanya davasında Bask Bölgesi Özerk Topluluğu Parlamentosunda sol kanattan Bask ayrılıkçı parlamento grubunun sözcüsü olan Mondragon’un İspanya Kralı’na karşı söylediği ağır sözlerin cezalandırılması nedeniyle İspanya’yı mahkum etmişti. Mondragon, Bask Özerk Bölgesi Başkanı’nın İspanya Kralı’nı ağırlamasını eleştirirken ““Kral İspanyol ordusunun başkomutanıyken, başka bir deyişle işkencecilerin şefiyken, işkenceyi savunurken ve monarşi rejimini işkence ve şiddetle halkımıza kabul ettirmeye çalışırken, nasıl oluyor da bugün Bilbao’da İspanya Kralı ile fotoğraf çektirebiliyorlar?” demişti.

Bu sözler için yargılanan Mondragon’a 1 yıl hapis cezası verilmişti. AİHM ise Mondragon’a hapis cezası verilmesini “düşünce ve ifade özgürlüğüne” aykırı bulurken “Genel kaygı konusu olan bir politik tartışmada yer alan herhangi bir birey bir dereceye kadar abartma ya da hatta provokasyona izin verilebilir, bir başka deyişle, belirli bir dereceye kadar aşırılığa izin verilebilir” hükmünü vermişti.

Kararda ayrıca “Hakaret konusunda devlet başkanlarına özel bir yasayla daha fazla koruma sağlamanın kural olarak Sözleşmenin ruhuna uygun olmadığını” belirtilmişti.

AİHM’in bu ve benzeri birçok kararı hatta Pakdemirli-Demirel kararı Türkiye’de de Cumhurbaşkanı’na hakaret suçunun AİHM kararlarına aykırı olduğu
görüşünün en önemli dayanağını oluşturuyor.

Ne garip ki; ; “Alçak”, “zalim”, “kapkaranlık”, cahil”, “tiksinti verici”, “vatan haini”, lümpen”, “terör örgütünün maşası”, “ahlaksız”, “mandacı artığı”, ruhu kirlenmiş” sözlerini mahkeme ifade özgürlüğü kabul ederek Tayyip Erdoğan aleyhine açılan davada red kararı veriyordu.

Oysa İnsanlar bu sözlerin bir tekini bile Erdoğan’a söylese soluğu cezaevinde alıyordu.

Yine ne garip ki, tazminat ödememek için  “devlet başkanlarına özel koruma getiren hakaret suçunun kaldırılması gerektiğini” söyleyen Erdoğan binlerce kişiye karşı kendisinin korunması gerekçesiyle dava açmış, bu nedenle binlerce insan haksız ve hukuksuz yere zindanlarda çile dolduruyordu.

Mahkeme kararlarının birçoğunda gördüğümüz kadarıyla ağaya her yol mubah, marabaya nefes almak bile yok...

 

Önceki ve Sonraki Yazılar