Mustafa Ülkü Caner

Mustafa Ülkü Caner

Temmuz rehaveti

Çökmüş üstüme.

Ne de olsa 23 Haziran'da İstanbul yüzümüzü gülümsetmiş ve umut kapılarımızı aralamıştı.

Artık her şeyi daha bir güzel gözle görmeye başlarız ümidi büyüyor.

Sanki her şey doğa anamızın bize sunduğu duru ve güzelliğinde.

Ama nerdeeee?

***
Her türlü üçkağıt ve yüzsüzlükle İstanbul engellenmek isteniyor.

Eee, kolay değil en büyük tatlı yolsuzluk kaynağını terk etmek zorunda kalmak.

Dolayısıyla saldırganlıkları artıyor.

Mesela;

İstanbul gülümsemesini CHP İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu şahsında yargılamaya çalışan birilerini kısık ve kızgın gözlerle izliyoruz.

Uyduruk ve tertipli dosyalarla intikam alınmak isteniyor 23 Haziran İstanbul'undan belli ki.

Bir de dünya demokrasi ve çağdaşlaşma tarihine demokratik tepki örneği olarak yerleşen "GEZİ" dönemini Osman Kavala şahsında mahkum etmeye çalışan bazı talimatlı ”adalet" unsurlarını izliyoruz elbette.

***

Yazık, vallahi yazık!

"Ergenekon talimatlı yargı" unsurlarının akıbetleri bile musibet olamamış bazılarına.

"Ergenekon" davalarının diplomasız esas başsavcısı göz önünde. 

Peki, hukuk diplomalı "sözde savcısı" tertipçi, iftiracı kaçak FETÖ'cü Zekeriya Öz şimdi nerede?

***

Rehavet mi yazdım makalenin başlığını?

Nerdeee?

Keşke rehavet yaşayacak kadar sakin ve düzenli bir ortamımız olsa!

Halbuki makaleyi yazmaya başladığımda bunu hayal etmiştim.

Ama tuşlara vurmaya başlayınca gerçekler kafamıza tık tık vuruyor.

Ne rehaveti?

Zaman, en uyanık olma zamanı!

Çünkü, birileri kaybetmeyi hazmedemiyor.

Yeni tezgah ve tertipler hazırlığı kokuları geliyor.

Ama hani bizim köyde derler ya.

“Hayvan terli, 

Yemezler!”

Önceki ve Sonraki Yazılar