9 yaşındaki kızını istismar etti! Savunması kan dondurdu!

9 yaşındaki kızını istismar etti! Savunması kan dondurdu!

Diyarbakır'da kızı, 9 yaşındaki M.Ö.'ye 1 ay boyunca cinsel istismarda bulunduğu öne sürülen 37 yaşındaki M.S.Ö., hakkında 'Çocuğun nitelikli cinsel istismarı', 'Tehdit' ve 'Çocuğu müstehcen yayınları okumaya ve seyretmeye teşvik' suçlarından 19- 37 yıl hapis istemiyle dava açıldı.

Olaydan sonra alınan raporda, babası tarafından 1 ay süreyle cinsel istismara maruz kaldığını tespit edildi. Çocuk İzlem Merkezi'nde ifadesi alınan mağdur çocuk, babasının cinsel istismar eylemlerini yaklaşık 1 ay boyunca sürdürdüğünü söyledi. Tutuklu yargılanan baba M.S.Ö. savunmasında çocuğunun canının acımasını, "Çocuklarımın kabızlık hastalığı vardı" diye açıkladı.

Diyarbakır'da anne ve babası ayrı yaşayan 9 yaşındaki M.Ö., 24 Temmuz günü annesi Z.Ö.'ye, babasının cinsel istismarına maruz kaldığını söyledi. Annenin şikayeti üzerine, 4 çocuk babası M.S.Ö. (37) gözaltına alınırken, soruşturma başlatıldı. Soruşturma kapsamında ifadesi alınan ve suçlamaları reddeden baba M.S.Ö., tutuklanırken, küçük mağdur sağlık raporu için doktora sevk edildi. En son cinsel istismardan 5 gün sonra alınan raporda, 1 ay boyunca babasının cinsel istismarına maruz kaldığı tespit edildi. 

Soruşturma kapsamında Çocuk İzlem Merkezi'nde ifadesi alınan M.Ö. de olayı detaylı şekilde anlattı. Soruşturmayı 3 Ekim günü tamamlayan savcılık, şüpheli M.S.Ö. hakkında 'Çocuğun nitelikli cinsel istismarı', 'Çocuğu müstehcen yayınları okumaya ve seyretmeye teşvik' ve 'Tehdit' suçlarından 19- 37 yıl hapis istemiyle iddianame hazırladı. Doktor raporuna dikkat çekilen iddianamede, şüphelinin savunmasında suçlamaları reddettiği, ancak, doktor raporu karşısında savunmasına itibar edilmediği belirtildi. İddianamede, mağdurun 18 yaşından küçük ağabeyi Y.Ö. ve halasının oğlu Ö. hakkında ayrı soruşturma yürütüldüğü vurgulandı.

"ÇOCUKLARIMDA KABIZLIK SORUNU VAR"

İddianamenin kabulünün ardından tutuklu sanık M.S.Ö.'nün yargılamasına Diyarbakır 3'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nde başlandı. İlk duruşmada Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı avukatı Remzi Atalay ve Diyarbakır Barosu Çocuk Hakları Merkezi avukatı Ümit Asye Demir davaya katılma talebinde bulundu. İfadesi alınan sanık M.S.Ö., suçlamayı kabul etmediğini belirterek, şöyle dedi:

"İnsanın kendi kanından birine böyle bir şey yapması mümkün değil. Kayınbabam ile ailem arasında 13-14 yıldır husumet var. Olaydan önce telefonla kızımla görüştüm. Köye gidip kızım ve oğlumu aldım. 15 gün boyunca ben de kaldılar. Sonra annelerini göstermek için köye götürdüm. 10-15 gün sonra karakoldan arandım. Benim 4 çocuğumda irsi olarak kabızlık sorunu vardır. Daha önce eşim kabızlık sorununu gidermek için bazı yöntemler kullanıyordu. Kızım kendi isteğiyle yanıma geldi. Köyde kalmak istemediğini söyledi. Çocuklarıma içki içirmeye çalışmadım. Kızıma iç çamaşır giydirip, cinsel istismarda bulunduğum doğru değildir. Kızımın söylediği tek bir kelime doğru değildir. Ben tekel bayide çalıştığım için beni kafir ilan ettiler. Kafire iftira atmak günah değilmiş. 4 çocuğum kabızlık sorunu çekiyor. Eşime onları hastaneye götürmesini söylüyordum, ancak götürmüyordu. Eşim ve ailesiyle problemli olduğumdan iftira atmaktadırlar."

AUKAT DEMİR: BASKI ALTINDA ŞİKAYETLERİNDEN VAZGEÇİYORLAR

Diyarbakır Barosu Çocuk Hakları Merkezi avukatı Ümit Asye Demir, şikayetten vazgeçilmesi durumunda çocuğun temsil yetkisi bulunmadığı için bu tarz dosyalarda müdahale talebinde bulunduklarını belirterek, şöyle dedi:

"Aile içi cinsel istismar olaylarında, dosyanın süreci uzadıkça mağdurlar baskı altında olduklarından genellikle şikayetlerinden vazgeçiriliyorlar. Çocuk haklarını korumak bizim temel amacımızdır. Kız çocuklarına ilişkin istismar dosyalarında devletin çocukları korumak için vekille temsil ettirildiğine dair sözleşmeler vardır. Bu nedenle katılma isteminde bulunuyoruz."

Ara kararlarını açıklayan mahkeme, sanık M.S.Ö. hakkında kuvvetli suç şüphesinin varlığı nedeniyle tutukluluk halinin devamına hükmetti. Diyarbakır Barosu Çocuk Hakları Merkezi'nin katılma talebini suçtan doğrudan zarar görme sıfatı bulunmadığı için reddeden mahkeme, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'nın katılma istemini ise kabul etti.