Türkiye'nin enerji çıkmazı

Malumunuz üzere ülke gündemi hala Rusya ile yatıp kalkıyor. Her gün yeni bir açıklama, yeni bir yaptırım haberi duyuyoruz. Sorunun nasıl çözüleceğine dair bir işaret hala yok... Turizm, gıda, inşaat sektörlerinin yaşamaya başladığı sıkıntılar hissedilmeye başlandı bile ancak en önemli konu enerji...

Rusya her ne kadar doğal gaz, petrol satımı ve nükleer santral konusunda bir yaptırım kararı almamış olsa da bu sıkıntı yaşamayacağımız anlamına gelmez. Aslında Türkiye, enerjide tam bir çıkmazın içine girmiş durumda. Rusya krizi bu çıkmazı çok daha belirgin hale getirdi. Atalarımızın dediği gibi bir musibet, bin nasihattan iyiymiş ki, enerji sorunu konuşulmaya başlandı.

Bu çıkmazı isterseniz enerji alanında uzman bir ismin yaptığı saptamalarla özetleyeyim... Bosphorus Energy Club’ın kurucusu Mehmet Öğütçü, enerjiyi Türkiye’nin ‘yumuşak karnı’ olarak niteleyerek, “Bugün artık enerji konusu hem ekonomik büyüme, rekabet gücü, hem çevre korunması, iklim değişikliği, hem yakıt ve güzergâhların çeşitlendirilmesi, hem dış ve güvenlik politikası hem finansal piyasalar hem vergilendirme hem de yeni dünya düzeni ile doğrudan bağlantılı” diyor. Öğütçü, düşen Rus uçağıyla birlikte başlayan jeopolitik ve ekonomik gerilimin, Türkiye’nin enerji ikmal güvenliği açısından da ciddi bir risk yarattığını da söylüyor.

Manzara özetle şöyle: Geçen yıl 31 Mart’ta yaşadığımız ulusal elektrik kesintisi, Rusya ile jeopolitik gerilimin tırmanması, İran ve Irak’la yaşanan sorunlar, Kürt bölgesi, Suriye’deki iç savaş ve Doğu Akdeniz’de ısınan sular... Öğütçü, bu sorunlar uzun zamandır yaşanırken Türkiye’nin ‘hazırlıksız’ yakalandığını söylüyor.

Şimdi bu çıkmaz içinde Türkiye’nin aradığı alternatif yolları inceleyelim. Bu yollardan biri İran ama orada da Rusya faktörü var. Öğütçü, “Moskova-Tahran ekseni Suriye’de Ankara’nın karşısına çıkıyor. Üsluplar zaman zaman sertleşiyor, hem Esad’ın kontrol ettiği alanda jeopolitik nüfuz bölgesi yaratmak, hem Kürt bölgesinden de geçerek Iran-Irak-Suriye güzergâhından Doğu Akdeniz’e koridor oluşturmak hem de İran’ın yüksek değerli enerji pazarlarına girişi gibi başlıkların çözülmesi gerekiyor.


Kürt gazında belirsizlik var


İkinci çıkış yolu Kürt bölgesinden gelecek olan doğal gaz... Öğütçü, bu seçeneğin de içinde çok sayıda sorun barındırdığına vurgu yapıyor. “Bu tabloda IŞİD, Kürt bölgesi içindeki siyasi çekişmeler, Bağdat ile ilişkilerin geleceği, Türkiye’nin Kürtlerin bağımsızlığına bakışı, gerekli yatırımlar için paranın nasıl bulunacağı gibi bir dizi belirsizlik var” diyor.

Akdeniz henüz bir seçenek değil...

Gelelim Doğu Akdeniz’e... Orada da Mısır, İsrail ve Kıbrıs üçlüsü var. Yeni bulunan gazın Türkiye üzerinden Avrupa’ya taşınması gibi bir seçenek olsa da Türkiye’nin bu üç ülkeyle siyasi sorunları var. Özellikle Mısır ve Kıbrıs, Türkiye güzergahına hiç sıcak bakmıyor.

Orta Asya ve Kafkasya’da da manzara pek iç açıcı değil. Çin’den Bakü’ye uzanan demiryolu hattı bitti ancak Türkiye ayağında henüz inşaat başlamış değil. Bu bölgedeki Rus etkisini göz ardı edemeyiz. Azerbaycan-Ermenistan gerginliği, Gürcistan Rus etkisinin artması bu seçeneği de ‘belirsiz’ hale getiriyor.

Yatırımcı iştahını kaybetti

Öğütçü’nün dikkat çektiği son nokta da enerji ve alakalı altyapı yatırımları... 2040’a kadar 68 trilyon dolar gerekiyor, Türkiye’nin her yıl neredeyse 12 milyar dolarlık yatırım yapması şart... Düşen enerji fiyatları, artan riskler ve belirsizlikler nedeniyle yatırımcıların iştahı da kaçmış durumda, bu yatırımların nasıl yapılacağı kocaman bir soru işareti barındırıyor. Kısaca Katar’dan alınacak LNG ile bu iş çözülmeyeceğini herkes biliyor...

Manzara kısaca böyle... Şu anda Türkiye’nin en önemli konusu olan enerji, Cumhurbaşkanı’nın damadı olarak tanıdığımız kabinenin en genç bakanı Berat Albayrak’a emanet edilmiş durumda. Bakalım Albayrak, bu çok bilinmeyeni olan denklemi nasıl çözecek, daha doğrusu çözebilecek mi?

Önceki ve Sonraki Yazılar