S. Ersu Hızır

S. Ersu Hızır

Üniversite ve Büyük Ortadoğu Projesi (1)

Bilimsel çalışmalara önem veren ülkeler teknolojide ileri, sanayileşmiş kalkınmış ülkeler.
Bilimsel çalışmalar sonunda elde ettikleri verileri, ülkelerinin ekonomik ve teknolojik gelişmesi için kullanmaktalar.
Bu nedenle gelişmiş ülkelerde eğitimde araştırma ve yaratıcılığa önem verilmekte, üniversitelerde araştırma ve laboratuvar çalışmaları desteklenmekte, birçok ülkeden akıllı, zeki öğrenciler davet edilmekte, beyin göçü transferleri ile yeni araştırmalar yapılmakta, yeni buluşlar gerçekleştirilmekte.
Üniversiteler kendi aralarında, devletin araştırma merkezlerindeki laboratuvarlar sürekli daha iyiyi, daha yeniyi bulmak için yarışmakta.
Sistem böyle olunca her gün yeni bir buluş yapılmakta, yeni heyecanlar yaratılmakta, genç beyinlerin transferi kolaylaştırılmakta.
Her üniversitenin; ülkenin bilimsel, teknolojik, sosyal, kültürel, iletişim alanlarında gelişmesi ve dünya üzerinde etkileşiminin güçlenmesi için üstlendiği bir misyonu bulunmakta.
Teknik branşları güçlü bir üniversitede araştırmalar, bilimsel çalışmalar yapılırken hangi yöntemler izlenmekte.
Detaylara girmeden ana başlıklarına birlikte bakalım istedim.
Üniversitelerin gelir kalemleri içerisinde, kabul ettikleri öğrencilerden aldıkları harçlar küçük bir bölümünü oluşturmakta.
Devletten aldıkları destek bütçelerinde önemli bir payı oluşturmakta.
Bu desteğin karşılığı olarak askeri, tıbbi, teknik, biyolojik, stratejik vb. konularda araştırmalar yapar, yeni projeler üretir, buluşlarını sunarlar.
Az gelişmiş ya da gelişmekte olan ülkelerden sağladıkları fonlarla hem kendi projelerini geliştirirler, hem de oralara teknoloji transferi yaparlar.
Bu çalışmalardan sağladıkları katma değerle yeni araştırmalarının bütçelerini oluştururlar.
Kısaca önce az gelişmiş ülkelerin yetişmiş beyinlerini, sonra onların fonlarını alarak çalışmalarını sürdürür, bilimsel çalışmalarını geliştirirler.
Mekân burada deyip üniversitelerine akıllı, zeki beyinleri davet eder, onların fonlarından da yararlanarak bilimsel çalışmalarını geliştirirler.
Her üniversitenin kendine özgün çalışması vardır.
Amerika’da teknik ve bilimsel çalışmalarıyla tanınan okullara bakacak olursak; Massachutes Teknoloji Üniversitesi (MIT), Stanford, Harvard, Kaliforniya Teknoloji Enstitüsü (Caltech), Chicago, gibi üniversiteler teknik (uzay, bilişim, nanoteknoloji, mekatronik vb.), hayat bilimleri, tıp, biyoloji vb. alanlarda çalışmalara önem veren üniversiteler olarak ilk sıralamalarda yer alırlar.
Bilimsel çalışma, laboratuvar araştırması nasıl yapılır diye sorabilirsiniz?
Üniversitede bilimsel çalışmalar yapılırken devlete, belediyeye, sanayi ve teknolojik kuruluşlara, yabancı ülkelerden istenilen projelere göre öncelik sıralaması belirlenir.
Araştırmanın yapılacağı bölüme master ya da doktora yapacak öğrenciler arasından seçim yapılır.
Laboratuvar için gerekli aletler ve malzemeler alınır, deney seti kurulur ve etap etap deneyler ve modeller yapılır.
Aksayan yönler belirlenir gerekli modifikasyonlar gerçekleştirilir.
Sonuca ulaşmak için farklı deneyler ve modeller yapılır.
Aynı sonuca ulaşmak için farklı yöntemler kullanılır.
Bu bazen farklı kodlarda yazılmış bir yazılım bazen farklı deney metotları olabilir.
İstenilen sonuç elde edildiğinde farklı üniversitelerde benzer çalışmaları yapanlarla tartışmaya açılır.
Yapılan çalışma bilimsel makaleye çevrilir.
Çalışmayı yapan kişi, grup ve üniversitenin makale üzerinde hakları saklı tutulur.
Bazen deneylerde öngörülemeyen durumlarla karşılaşılır, istenilen sonuç alınamaz ise çalışmalar dondurulur.
Dondurulan çalışmalar gelecekte başka bir ekibin yeniden çalışacağı zamana kadar bekletilir.
Çalışmalar yapılırken yeni alanlarda bireylere özgür çalışma ortamı yaratılır, yeni buluşlar yapmalarının önü açılır.
Pazar sabahı ülke gündeminde bunca konu varken bilimsel çalışmayı anlatmaya ne gerek var diyebilirsiniz?
Niçin gerek duydum?
ABD Devlet Başkanı Trump Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıdı.
Bu karara karşı en sert tepkiyi Laik Demokratik Türkiye Cumhuriyeti verdi.
Arap ülkelerinden yükselen tepkiler dağınık ve güçsüz.
Avrupa ülkeleri yeni bir terör olaylarından çekindikleri için diplomatik tepki gösterdiler.
Nedeni belli değil mi?
Ortadoğu ve Kuzey Afrika’daki Arap ülkelerinde on yıl önce estirilen “Arap baharı” rüzgârına dönelim.
Tunus, Mısır, Irak, Suriye, Bahreyn, Yemen bu rüzgârdan doğrudan etkilenen ülkeler. Türkiye gibi, İran,
Kuveyt, Ürdün gibi birçok ülkede dolaylı olarak etkilendi ve etkilenmeye devam ediyor.
Rüzgârı estiren ülkeler belli. Başta ABD, İngiltere, Fransa, Almanya, İtalya, Belçika olmak üzere NATO’ya bağlı ülkeler.
Libya’ya harekâta önce karşı çıkan Türkiye bir gün sonra onay vermek zorunda kalmamış mıydı?
Arap baharı ile emperyalist ülkeler Arap ülkelerinde mevcut yönetimleri devirip, mezhepsel ve ırk ayrımına dayalı çatışmaları körüklediler.
İç savaşlar başlattılar, askeri darbeler yaptılar, yeni askeri üsler kurdular.
ABD ve emperyalist ülkeler petrol ve su kaynaklarının kendileri için önemini biliyorlardı.
Kendi çıkarları için önce projeyi tanımladılar. Projenin adı Büyük Ortadoğu Projesi (BOP).
Sonra mekânı belirlediler. Bu mekân belli idi; Ortadoğu!
Bu projede kullanabilecekleri kendileri dışından ülkelere, elemanlara ihtiyaç vardı. Onları da kimilerini BOP başkan yardımcısı, kimilerini BOP üyesi yaparak bünyelerine aldılar.
Projeyi gerçekleştirmek için ekip, ekipman, makine ve teçhizatı sağlamışlardı. Sıra deneysel çalışmaya gelmişti.
Öncelik neydi? Ne yapmalı, hangi yöntem izlenmeliydi?
Bu kaynakların olduğu bölgede sürekli egemen olabilmek için büyük ve ulus devletleri parçalamak gerekiyordu…
(devam edecek)

Önceki ve Sonraki Yazılar