Vızvız sözcüklerden oluşan Milli Tarım Projesi

Milli Tarım Projesi denen tuhaf proje, bir takım moda sözcükleri bir araya getirmiş. Bir yazarımız bu sözcüklere vızvız sözcük demiş. İngilizcesi buzzword. Kullanıla kullanıla zamanla gerçek anlamı dışında kullanılan söz şeklinde de tanımlanabiliyor. Projeyi yapanların amacı bu sözcükleri kullanarak herkesi bu proje safına toplamak.

Kısaca açıklamak gerekirse proje üç katmandan oluşuyor. En altta çiftçiler var. Ortada, Milli Kooperatif denilen ve Tarım ve Orman Bakanlığı'nın taşra örgütünü de kapsayan ve başta Tarım Kredi Kooperatifleri'nin oluşturduğu bir kooperatif var. En üstte ise Semerat Holding denilen ve yüzde 50 hissesini şirketlerin oluşturduğu bir yapı var.

Birinci sözcük milli. Projeye milli deniyor, ama Unilever gibi çok uluslu bir şirket holdinge katılacaklar arasında özellikle sayılmış. Kooperatif de ikinci sözcük. İyi de kooperatif devlet eliyle kurulacaksa buna kooperatif denmez ki. İstenilen, holdingin etkisinde zorlama bir kooperatif. Böyle kooperatifler var. Örneğin, Torku markası ile anılan kooperatif olarak tanınan ve reklamları da böyle yapılan yapı aslında şirketlerin hâkim olduğu bir holdingin altında çalışıyor. Bir başka moda sözcük ise yalın sistem. Bu sistemin neresi yalın anlamak mümkün değil. Bütün Tarım ve Orman Bakanlığı'nın birçok işlevi var. Bunları bu sistem yapacaksa nasıl yalın oluyor. Bir açıklasalar. Bir başka moda sözcük ise Osmanlı. Projede Osmanlı’da olduğu söylenen “iaşecilik” ve “ahiliğe” tarihi referans verildiği iddia ediliyor. İaşecilik olarak Osmanlı Devleti'nin reayanın yani halkın refahını düşündüğü iddia ediliyor. Tamam, Osmanlı bizim tarihimiz ama 21. yüzyılda Osmanlı’ya öykünmek çok tuhaf. Ayrıca Osmanlı reayanın refahını değil, dar bir grubun çıkarlarını güdüyordu. Reaya ise sömürülüyordu.

Kullanılmayan ama örtük olarak projede olan bir başka sözcük ise devleti küçültmek olabilir. Proje, Tarım ve Orman Bakanlığı'nın bütün taşra kuruluşunun milli kooperatif denilen yapıya ekleneceğini söylüyor. Sadece bir işlevi ele alalım. Bir kooperatif nasıl kamunun işlevi olan kontrol işlevini üstlenebilir. Bir holdingin altında çalışan bir kooperatif neden ve nasıl gıdayı, yemleri kontrol edebilir. Tarım arazilerinin yok edilmesini nasıl engelleyebilir. Bu sorunlar bugün de çok ağır. Yeni yapıda sorunlar iyice artacaktır.

Bir başka vızvız sözcük “yapısal reform”. Bakıyoruz projede bir reform yok. Başka bir sözcük “dünya markası”. Üreticiye dünyadan katma değer aktarılacakmış. Bu Semerat Holding’e katılacak şirketler neden şimdi bir dünya markası yapmıyorlar. Bir araya gelip Semerat Holding'i kurunca ne değişecek. Ayrıca markayı şirketlerin hâkimiyetindeki holding yapacaksa katma değeri neden çiftçiye aktarsınlar. Kendileri yararlanmazlar mı? Bir başka sözcük “büyük veri” (big data). Halen bakanlık büyük veri kullandığını ileri sürüyor. Her gün fiyatlar başta olmak üzere, binlerce veri toplandığını söylüyorlar. İyi de bu kadar veri topladıktan sonra yaptıkları ne? Gümrük vergilerini sıfıra indirip gıda ithal etmek. Proje incelendiğinde daha çok moda sözcüğe rastlanıyor. Örneğin, “yerinden yetkin yönetim”. Bunun nasıl sağlanacağı ise bilinmiyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar