Yağcılarda inecek var!

Epeydir yazmak istiyordum da araya başka konular giriyordu. Bugün-sağ olsun Kemal Bey ilham verdi de "Artık yazayım" dedim.
Efendim, kime sanatçı denir?
Bu konuda toplumumuzun, yüce halkımızın beğeni çıtası oldukça düşük, toleransı ise oldukça yüksektir.
Örneğin halkımızın gözünde, yanık bir sese sahip olup, şarkıyı-türküyü usulüne göre okuyan herkes "sanatçıdır". Halbuki eskiden bu marifete sahip olanların erkeklerine "muganni", kadınlarına "muganniye", yani "okuyucu" denirdi.
Aynı bakış açısı ile, usta dansöz Nesrin Topkapı'ya, Picasso resimlerine bakıp, "Ben bundan daha güzelini yaparım" diyerek ressamlığa soyunan Kenan Evren'e bile "sanatçı" demeye halkımız gönüllü olmuştur.
Ben bu insanları (Kenan Paşa hariç) hiç küçümsemiyorum. Onlar "işlerini iyi yapan" bireylerdir; beğenen beğenir.
Halbuki "sanatçı" bambaşka bir şeydir.
Sanat "yaratıcılık" ister. Adına "estetik" denen "güzellik duygusu" ister. Sanat "evrensellik" ister. "İnsan" denilebilecek bir gelişmişliğe ulaşmış yaratıklarda, o zamana kadar tatmadığı hazlar ortaya çıkaran ürünler yaratabilme becerisi ister. Bunun için sanatçı, hiçbir ayırım yapmadan "insanları" sevebilmelidir. Hadi, herkesi sevebilmek güç iştir diyelim; o zaman insana, gene hiçbir ayırım yapmadan saygı duyabilmelidir.
Bunları beceremeyenden "sanatçı" olur mu?
Türkiye'de son 17 yıldır kabaran, "güçlüye biat etme", iktidara yakın durma, ondan çıkar sağlama amacı ile her kılığa giren, şarkıcı-türkücü-oyuncu tayfası türedi.
Bunlardan sanatçı olur mu?
Türkiye sağcılarının yere göğe koyamadığı, kendilerine rehber gördüğü, kişisel zaaflarını bir tarafa bırakın, para için zamanın iktidarına yalvar-yakar olanİgerici, ayrımcı, insana bakışı "kör" olan Necip Fazıl Kısakürek ile, Nazım Hikmet gibi, yaratıcılığı, insan sevgisi, emeğe saygısı, muhteşem Türkçesi, incecik estetik zevki ile tüm dünyanın hayranlığını kazanmış bir büyük şair, bir büyük "dünyalı" kıyaslanabilir mi?
Bana ilham veren konuşmasında, Kemal Kılıçdaroğlu buna benzer bir benzetme yaptı. Yakın zamanda hayatını kaybeden, insanları "biz ve diğerleri" diye ayırmada ve o "diğerlerine" ağız dolusu küfretmede bir beis görmeyen "Ozan Arif" ile bir Anadolu bilgesi olan Neşet Ertaş'ı ve hele hele yüceler yücesi Pir Sultan Abdal'ı bir tutuverdi. Bunu niye yaptı Kemal Bey? Cahilliğinden olamaz. Olsa olsa, ya şimdilerde ittifak yaptığı İYİ Parti yöneticilerine şirin görünmek ya da gönlünü bir türlü onlardan koparamadığı sağcı seçmene "yağ çekmek için" olsa gerektir. Bilmiyorum. Benim öğrencilik yıllarımda, hocalara yağ çeken bir arkadaşımız görüldüğünde, herkesin duyacağı şekilde, "yağcılarda inecek var!" diye bağırmak adettendi. Yağcılarda inecek var!

Önceki ve Sonraki Yazılar