Dövme Sanatı Artık Sadece Deriye Değil, İnsanların Hayatına İşleniyor

Dövme Sanatı Artık Sadece Deriye Değil, İnsanların Hayatına İşleniyor

Dövme Sanatı Artık Sadece Deriye Değil, İnsanların Hayatına İşleniyor, Dövme sanatçısı Fatih Erdal ile Röportaj...

whatsapp-image-2025-05-31-at-20-38-11.jpeg

Sizi tanımayanlar için, Fatih Erdal kimdir?

Ben dövme sanatçısıyım. Sanat yolculuğum 2015’te başladı. Türkiye’de birçok sanatçı ve tanınmış isimle çalışma fırsatı buldum. Zamanla kendi tarzımı oluşturdum ve kariyerime Amerika’da devam etme kararı aldım. Şu anda hem fiziksel olarak stüdyoda çalışıyor hem de sosyal medya platformlarında içerik üretiyorum.

 

 

Dövme sizin için ne ifade ediyor?

Dövme benim için sadece bir görsel değil, bir anlatım biçimi. İnsanların hayatlarındaki en özel anlara, kayıplarına ya da hayallerine tanıklık ediyorum. Bu yüzden her tasarım, her çizgi kişiye özel. Aynı zamanda bir tür sessiz iletişim. Derideki her iz, bir hikâyenin parçası.

 

 

Hangi tarzlarda çalışıyorsunuz?

İnce çizgi (fine line), siyah-gri ve gerçekçi (realistic) tarzlara ağırlık veriyorum. Ama zaman zaman yaratıcı ve deneysel işlere de yöneliyorum. Özellikle derin anlam taşıyan, minimal ama güçlü dövmeler üretmeyi seviyorum.

 

 

Sosyal medyada ciddi bir etki alanınız var. Bu süreci nasıl değerlendiriyorsunuz?

Instagram ve TikTok’ta yüz binlerce takipçiye ulaştım. Dövme yaparken çektiğim videolar milyonlarca kez izlendi. Bu içerikler aslında sadece tanıtım değil; dövme süreci, sterilizasyon, danışma gibi birçok konuda

 

bilgi veriyor. Genç sanatçılara da ilham olduğunu görüyorum, bu beni ayrıca motive ediyor.

 

 

Amerika’da bir yıl içinde New York’tan Miami’ye, oradan San Diego ve Los Angeles’a, ardından Chicago üzerinden tekrar New York’a uzanan uzun bir yolculuğa çıktınız. Gittiğiniz her şehirde içerik ürettiniz ve dövmeler yaptınız. Bu süreç sizin için nasıl bir deneyimdi?

Kesinlikle hayatımın en yoğun ama en öğretici dönemlerinden biriydi. Her şehir kendi enerjisini, kültürünü ve insan yapısını taşıyor. Bu yolculuk aslında bir nevi kendimi yeniden keşfetme süreciydi. Bir gün New York’ta gökdelenlerin arasında çalışırken, ertesi gün Pasifik

kıyısında palmiyelerin gölgesinde dövme yapıyordum. Bu değişim hem üretim tarzımı besledi hem de içeriklere yansıdı.

Her durakta yeni hikâyelerle tanıştım. Gittiğim şehirlerde sadece dövme yapmadım; aynı zamanda o şehirle bağ kurdum. Bunu sosyal medyada paylaştıkça takipçilerim de bu yolculuğa ortak oldular. İnsanların mesajları, destekleri beni daha da motive etti. Dövme sanatı sayesinde bir ülkenin haritası boyunca iz bıraktım diyebilirim.

 

 

Amerika’daki sanat ortamı ile Türkiye’yi karşılaştıracak olsanız neler söylersiniz?

Her iki yerin de farklı güçlü yanları var. Türkiye’de çok yetenekli

sanatçılar var ama sistemsel bazı zorluklar yaşanabiliyor. Amerika’da ise bireysel sanatçı olarak alanınız daha geniş, rekabet çok ama yaratıcılığa daha fazla alan tanınıyor.

 

 

Gelecek planlarınız neler?

Sanatsal üretime ara vermeden devam edeceğim. Yakın gelecekte farklı şehirlerde konuk sanatçı olarak çalışmalar yapmayı ve bir dövme sergisi açmayı planlıyorum. Ayrıca sosyal medyada daha fazla eğitim içeriği üretmek de hedeflerim arasında.

 

Son olarak dövme yaptırmak isteyenlere bir mesajınız var mı?

Dövme bir trend değil, bir hikâye. Hızlı karar vermeyin, gerçekten sizi anlatan bir tasarım seçin. Ve en önemlisi, steril, lisanslı ve deneyimli bir sanatçıyı tercih edin