YAŞLILARINA KIYANLAR, GELECEKLERİNE KIYARLAR

Korona salgını her ülkede farklı hissedilirken, ülkemizde yaşlı düşmanlığına dönüştü. Ülkemiz insanlarına içten içe hınç duyanlar bunu yaşlı ve çaresiz insanlarımız üzerinden sergilediler.

Kara Kuvvetleri eski komutanı Aytaç Yalman’ın önce koah hastalığından öldüğü açıklandı. Ardından Gazeteci ve yazar Saygı Öztürk, ölüm nedeninin korona olarak duyurdu.

Ne garip ki, ülkenin sağlık bakanı olayı gazeteciden öğrendiğini açıkladı.

Bizler bu bakanı iki tweet attı diye kahraman ilan ettik.

Sormadık, virüsü Fenerbahçe Orduevi’nde kapmış olmasına rağmen bu virüsün bulaştığı diğer isimler kim?

Yoksa virüs orduevinde sadece Aytaç Yalman’ı mı seçmişti?

Bütün ülkeler, virüs için her türlü önlemi alırken; bizde patronlara milyar dolarlar, insanlara dua abdest, ha bir de konut kredisinde yüzde on indirim. Yaşlılara kolanya...

Günler geçti yaşlılara kolanyadan haber yok.

Şimdi bekliyoruz peşinatlarda yüzde on kredi indiriminin koronayı mahvetmesini.

Hastaneler yetersiz, test yok denecek kadar az, maske yok, kolonya karaborsa.

Semt pazarları kapandı. Migros beş liralık biberi yirmi liraya çıkardı, Şok onbeş liraya.

Diğer ihtiyaç malzemeler de zam üzerine zam görüyor.

Bütün bu olayların içinde Corona’nın günah keçileri bulundu;

Yaşlılar!

Evet yaşlılar!

Onlar evden çıkınca korona dörtnal ortalığa yayılıyormuş. Ev de kalırlarsa korona yok olacakmış...

O nedenle önce serbest kartları ellerinden alındı.

Sonra, Denizli’de banklarda oturan, dinlenen yurttaşlar, koronavirüs dolayısıyla uyarıları dikkate almamış denildi.

Ardından Denizli Belediyesi harika(!) bir buluş yaptı. “Size hizmet edeceğiz” diye yalvar yakar oy istediği yaşlıların oturdukları bankları söktü.

Onu; Kırklareli, Balıkesir Edremit ve Edirne Keşan takip etti. Böylece belediye ekipleri, kentin çeşitli noktalarındaki bankları kaldırarak, koronavirüs (Kovid-19) salgınının yayılmasını önlemek için tedbir aldığını söyleme gafletinde bulundu.

Bankları alınca korona ölüyor ya!

Yaşlılara hakaret ve zulüm haline gelen sözde korona mücadelesinde nirvanaya Nevşehir belediyesi ulaşıyordu.

Nevşehir Belediyesi, İçişleri Bakanlığı'nın yeni tip koronavirüs (Covid-19) salgınına karşı aldığı tedbirler(!) kapsamında 65 yaş üzerindeki yurttaşların evlerinin dışına çıkmasına sınırlama getirmesinin ardından sosyal medya hesabından “Yaşlı ihbar hattı ALO 153; sokakta görürseniz arayın” paylaşımı yaptı.

Belediye yaşlıları kurbanda kesilmekten kaçan canlara benzetmiş olacak ki, onları yakalamak için ihbar hattı kuruyordu.

Hadler aşıldı. İnsan üzülmeden edemiyor, 65 yaş ve üzeri insanlara edilmedik laf kalmadı. Ne salaklıkları kaldı ne bunaklıkları, hainlikleri de cabası.

Toplum içinde onları fazlalık gören, içlerindeki kini onlar üzerinde sergileyenler adeta onların intihar etmelerini istiyorlardı. Saygısızlıklarını zirveye taşıdılar.

İnsan sormadan edemiyor, “sizlerin ana ve babaları, dede ve nineleri yok mu?”

Bir gün sizlerde o yaşlara varacaksınız.

Kindar ve dindar gençlik yetiştirilecekti. Az miktarda da olsa taciz ve tecavüz edilmiş nesil yetiştirildi. Üstelik terbiyesiz.

Türk milleti için yaşlılarımız, büyüklerimiz her zaman baş tacıdır. Biz onların yüzü suyu hürmetlerine bunca kötülüğümüze rağmen yaşayabildiğimize inanırız.

Onların tecrübe ve duaları bizleri korunmaktadır.

Böyle inandık ve böyle inanmaya devam edeceğiz.

65 yaşın ücretsiz dolaşım kartlarını iptal edebilirsiniz, toplu olarak oturup muhabbet etmelerini yasaklayabilirsiniz. Ama sokağa çıkma yasağı koyduğunuzda o kişinin tüm ihtiyaçlarını karşılamak için aldığınız tedbirleri de açıklamalısınız.

İlacını kim nasıl temin edecek, ekmeğini alışverişini kim yapacak gibi.

Virüsten tabi ki koruyalım lakin evde tek yaşamak zorunda kalanlarda bakımsızlıktan ölmesin...

Bakın peygamberimiz Hz. Muhammed (sav) yaşlılar hakkında ne demiş;

“Bir genç, bir ihtiyara yaşlı olmasından dolayı ikramda bulunursa; yaşlandığı zaman, kendisine ikramda bulunacak bir kimseyi, kendisine hazırlar.”

Şimdi Müslüman olduğunu iddia edenler ne yapıyor?

Yaşlıların oturacağı bankları söküyor. Onların dolaşım kartlarını iptal ediyor.

Mevlana; “Gençlerin aynada gördüklerinden daha fazlasını, ihtiyarlar bir tuğla parçasında görürler” diyerek bir gerçeğe parmak basıyordu.

Kızılderili Atasözü şöyle der; “Gençleri övün; fakat yaşlılara güvenin.”

Bilim adamları, yaşlılığı yeteneklerin kristalleştiği ve yoğun bir yaşam birikimi ile anıların, insanı yeni deneyimlerinin tadını çıkarmaya hazır kıldığı onurlu bir dönem olarak nitelendiriyorlar.

Yaşlılarımızı ve onların engin deneyimlerini hiç bir zaman unutmamalıyız. Gençlerin enerjisi ne kadar mühimse, yaşlıların tecrübeleri de bir o kadar önemlidir. Gerek yaşlılar gerekse gençler birbirlerini engel olarak değil de, tamamlayıcı olarak görmelidirler.

Zira, Batılı toplumlar, yaşlılarına gereken önemi veriyorlar. Çünkü çok iyi biliyorlar ki; bu gün geldikleri seviyeyi onlara borçlular.

Her insan yaşlılarına saygı göstermeli, minnet duymalıdır. Ulusal kurtuluş savaşımızın kahramanı Mustafa Kemal Atatürk, insanlara saygı göstermiş ve yaşlı insanları sevmiş, hürmet etmiştir.

Mustafa Kemal Atatürk bizleri bugüne getiren yaşlılarımız ile ilgili şu sözü söylemiştir;

"Bir milletin yaşlı vatandaşlarına ve emeklilerine karşı tutumu; o milletin yaşama kudretinin en önemli kıstasıdır. Geçmişte çok güçlüyken, tüm gücüyle çalışmış olanlara karşı minnet hissi duymayan bir milletin, geleceğe güvenle bakmağa hakkı yoktur.”

Başka söze gerek var mı?

Önceki ve Sonraki Yazılar