Abdullah Ağırkan

Abdullah Ağırkan

Beni vurmak kurtuluş mu?

Bu ülkenin değerleri her dönem hoyratça ezildi. Sadece cumhuriyet dönemi değil, diğer tarihsel süreçlere baktığınız vakitlerde de buna şahit olmanız mümkündür…

Oysa bir aydının yetişme süreci çok kolay olmuyor. Ancak bu toprakların kaderimidir bilinmez, bu coğrafya aydınına düşman, düşünürüne hoyrattır şaşılacak düzeyde.

Şimdilerde sosyal medya, linç kültürünün farklı bir aracı haline dönüştü ne yazık ki. Gerçek bilginin değil, sadece varsayımların egemen olduğu bu dünyada, bencillik, sahte hesaplar, troller, egemen algı yöneticileri kuşattı hayatlarımızı.

Bu linç sürecinin kime tam olarak denk geleceği de bilinmez.

Sosyal medya linçinin bir yenisine ise 4 Ocak akşamı şahit olduk ve bu sefer ülkenin gerçekten de aydın, demokrat ve yurtsever kişilerinden birine, insafsızca yapılan tweetler/içerikler son derece rahatsızlık verici düzeydeydi.

Bu günün Sözcü Yazarı/ Odatv Davası’nın tutuklu sanığı Soner Yalçın, 682 gün sonra oy çokluğuyla tahliye edildi.

Yıl 2012…

Tahliye sonrası gerçekleşen çeşitli davetlerin, yemeklerin, ziyaretlerin vb içerikleri barındıran görsellerin 10 yıl sonra bir linç aracına dönüşmesi sosyal medyanın nasıl bir düzeysizlik barındırdığına kanıt…

İşte o görsellerden biri;

whatsapp-image-2022-01-05-at-12-28-52.jpeg

Ahmet Hakan, Hülya Avşar, Soner Yalçın arkadaşlarıyla 10 yıl önce çekilen görsel sanki dün çekilmiş gibi yılbaşı sefası/rakı masası tadında servis ediliyor…

 

İlk görünüşte ‘’nasıl ya’’ dememek mümkün değil fotoğrafa... Avşar ve Hakan’ın son süreçteki söylemleri sonrası bu kareler iyi bir algı yönetimi aracı şüphesiz…

Buna şaşıranlardan biri olarak sordum;

-Abi iyi akşamlar. Bu eski Hürriyet dönemi sanırım... Twitter da mevzu olmuş fotoğraf /linç formatında.

Yanıt: Cezaevi çıkışımın yemeği… Hep sahte isimli fetö yanlıları... Vasatlık bunlar.

Sosyal medyanın bir linç aracı/yargı mecrası ve daha da önemlisi kara propaganda aygıtına dönüşmesi ciddi bir sorundur.

Bu nokta da ciddi bir çözüm şart…

Bu elbette “politik özgürlükleri kısıtlama aracı’’ olmamalı.   

Demokrasi ve özürlükler çerçevesinde olmak zorunda.

Ülkemizin aydın ve demokrat kişilerine sahip çıkmak/dayanışma içinde olmak, geçmişten – geleceğe mirası sahiplenmek bu günün “genç aydın adaylarının” görevidir bence. 

……………………………………………………………………..

Sen olmazsan öldürmek ne, çürümek ne, zindanlarda

Özlem ne, ayrılık ne, yokluk ne, yoksulluk ne

Direnmek ne, dilenmek ne, işsiz güçsüz dolanmak ne…

HASAN HÜSEYİN KORKMAZGİL

Önceki ve Sonraki Yazılar