Abdullah Ağırkan

Abdullah Ağırkan

DEVLET AKLI VE İTTİHATÇILIK

Devletin derinliği noktasında pek çok ahmağın söylemlerine tanık olduğunuza eminim. tv-kitap vb. popüler kültür saçmalıklarında: Oysa gerçekte insanlığın verili tarihi “devletin doğuşuna” alamettir…

Popüler kültür her şeyi çürütür…

Ve çürüyen her şey kokar…

İnsanlığın genel-geçer tüm serüvenleri bize 200 bin yıllık miras bıraktı…

Bu miras şüphesiz daha yaşanılır bir dünya umudunu diriltmek için yola çıkanların ilk adımı olarak anılmalı…

İnsanlık tarihi tüm zorlu süreçleri atlattı…

Yani hayat yolunu buldu…

İnsanlık 200 bin yıl önce ilk adımı atan tezin şu an ki yorumudur esas olarak! Birlik ve İlerleme tezi…

Küllerinden doğarak…

Ancak mesele birazda gerçekliğe iman etmede saklı.

21 yy. restore edilmiş anayasal tez…

Belki de daha kapsayıcı olacak.

Doğrusunu ifade etmek gerekirse “30 yıl sonra etnik-mezhep sorunları yazmak istemiyorum.”

Ustalarım var benim…! Okuduğum-incelediğim-her gün! / dedim ya 30 yıl sonra daha başka şeyler yazmalıyım…

Bir oğlum var!

Kağan Boran’lara daha yaşanılır bir ülke-dünya bırakmak bizim görevimiz değil mi? Oğullarımız -kızlarımıza daha yaşanılır bir ülke borcumuz yok mu sizce?

200 bin yıllık insanlık tarih…

180 yıllık demokrasi / Özgürlük mücadelemiz bu topraklarda…

Birlik ve İlerleme gerçekliğini kolektif şekilde dayatıyor…

Geçmiş hatalardan ders çıkararak.

180 yılık devrimci dönüşüm süreçlerinde yaşanılan tarihi dönemeçler-olaylar bize referans nitelikte…/

İşte tam da bu nokta da size tarihi bir konuşma naklediyorum…

31 Mart İsyanını bastıran Hareket Ordusu, İstanbul’a girmeden önce Mahmut Şevket Paşa askere hitabı…

"Kardaşlar,

Yüzbinlerce şühedanın kanı pahasına kazanılan meşrutiyetimizi mahvedip yerine yine istibdatı ikame etmek üzere, İstanbul’da, o köhne Bizans’ın Yıldız Burcunda ikamet eden baykuş, insan kanı emmekten, öksüz yetimlere gözyaşı döktürmekten mütevezir olan haris, 600 senelik muhteşem, muzaffer bir milletin tarihini, ecdadının namusunu lekeleyen o insan kıyafetindeki canavar, İstanbul’da avcı taburlarına iğfal ettirmiş, para mukabilinde namuslarını satan o alçaklar da sair muti askerleri cebren ve sehven isyanlara iştirak ettirmişler.

Orada, ne kadar hammiyetli kardaşlar, ne kadar genç mektepli zabitler varsa, cümlesi birer suret-i feciyyede şehit ediliyorlar! İşte, bu şühedanın içinde Asar-ı Tevfik zırhlısı kaputanı Ali Kabuli bey de var! İstanbul’un erbab-ı namusu, pencerelerden bile bakmaya cesaret edemiyorlar. Makarr-ı Hilafet kan ağlıyor. Payitaht bizden, ordudan imdat bekliyor. Vatan gidiyor, millet mahvoluyor! Ne duruyoruz?

Bizde cesaret, bizde hammiyet yok mu? İşte ben, tekmil servetimi ordunun masarif-i iftihhariyesine hayatımı, hayatımı da vatana feda ediyorum! Hürriyet istihsali için benimle beraber İstanbul’a gidecek içimizde çok kahraman var. Paşa, kumandan hepimiz gideceğiz. Cümlemiz sana diren olacağız. Kanımızın son damlasını vatanın, Meşrutiyet’in istihsali için dökmekten, bu uğurda güle güle can vermekten ictinap eden içimizde bir kişi yoktur. Hepimiz hazır, emrinize muntazırız."

Mahmut Şevket Paşa  

 

Önceki ve Sonraki Yazılar